5. Bölüm

640 130 1
                                    

Ayağa kalkmamızla gözlerimin yanması bir oldu. Sanki gözlerim ateşin içine atılmıştı. Gözlerimi kapattım. İki saniye bekleyip açtım ve şok oldum. Yine arenadaydık. Bir sürü vampir abimi ve Mehmet'i parçalıyorlardı. Sonra ben ellerimde ateş oluşturup hepsini yaktım. Gözlerimi tekrar kapatıp açtım. Abimin dizlerinde yatıyordum. Mehmet gözlerime su döküyordu.

"Kendine geldi!" Mehmet sevinmişti. Abimde ürkmüştü.

"Tuhaf bir şey gördüm. Vampirlerin sizi parçaladığını gördüm. Buradaydık yine. Sonra ben ellerimde ateş oluşturdum ve hepsini yaktım" çok korkuyordum. Abim bana hafice gülümsedi. Az önceki av sonrası travma sanıyorlardı. Şimdide düşüncelerini duyuyordum. Ama Sonra Mehmet abinin yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi. Abimde fark etti. Arkasına baktı. Titrediğini hissettim. Dizlerinden kalkıp aynı yöne baktım. Bir sürü vampir bize doğru yürüyordu. Gözleri kıpkırmızıydı bazılarının, bazılarınsa simsiyah. Hiç ışık yoktu o gözlerde.

"Çabuk sırt sırta verip kapıya yürüyelim!" dedi abim.

Dediğini yaptık. Mermim kalmadığı için bıçaklara ve kılıca güveniyordum. En az otuz tane vampir vardı.

"Gördüklerim çıktı! Diğerleri de çıkacak!" bunu beklemiyordum ama ağlıyordum. Eğer görüş tamamen çıkarsa ben ateş elementini kullanabilir ve abimleri kurtarabilirdim. Gözlerimi kapadım ellerimde ateşi oluşturmaya çalıştım. Sıcaklığın arttığını hissettim ve abimlerin heyecanlı seslerini duydum.

"Işık! Ellerinde ateş oluştu!" Mehmet'in coşkulu sesi ile gözlerimi açtım. Ellerim ateşle alev alev yanıyordu, ama canım hiç acımıyordu. Vampirlere baktım. Bize gelmeye devam ediyorlardı. Ateşi onların önünde bir duvar oluşturacak şekilde büyüttüm. Vampirler durmuşlardı.

"Sayıları çok fazla!" abim titriyordu.

"Ama biz daha güçlüyüz" terlemiştim. Ateşten kaynaklanmıyordu bu; strese ne zaman girsem terlerdim.

"Canın yanıyor mu?"

"Hayır abi hiç acımıyor" vampirlere baktık. Ateşin içinden geçemeyeceklerini anlayınca etrafından dolaşmaya başladılar. "Ateşi daha fazla kullanamayabilirim. Bir an önce kapıya gitmeliyiz" komutumla yürümeye başladık.

Vampirler çoktandır beslenmemişlerdi. Bu yüzden çok yavaşlardı. Bir damla kanın onlara vereceği güçle üçümüzü de bir çırpıda öldürebilirlerdi. Hızlı olmalıydık.

"Kapı ne taraftaydı? Bilen var mı?" Mehmet'in sorusu ile dondum. Abimin de çenesi titriyor konuşamıyordu.

"Ne tarafta olduğunu hatırlamıyorum" dedim. Ben kanalizasyondan gelmiştim. Oradan çıkamazdık. Vampirler kapağı bulurlarsa dışarı çıkabilirlerdi. Başım birden döndü ve yere düştüm.

"Işık?" abim hemen yanıma çömeldi.

"Ateş duvarı yıkıldı. Gücü kullanabilecek kadar enerjim yok..."

"Onu aramıza alalım. Gücünü toplarken bizde vampirleri fiziksel yollarla durdurmaya çalışırız"

"Mehmet bunların sayısı çok. Neden hala yardım gelmedi!" bu sorum kafamı gerçekten kurcalamaya başlamıştı.

"Sanırım vampirler iki taraftan saldırıyorlar. Dışarıda beslenmiş vampirler var büyük ihtimalle. Yoksa çoktan bize yardıma gelirlerdi" abim arenanın tavanına bakarken dışarıdaki avcıları koruyarak konuşuyordu. Onun aksine ben nedeninin bu olmadığını düşünüyordum. Yürümeye devam ettik. Kapıyı görüyordum ileride. Abimler iki tarafımda yürüyorlardı. Vampirlerin çığlıkları ilk defa beni bu kadar korkutuyorlardı. Kapıya ulaşmadan yedi vampir önümüzü kesti. Bunlar arkamızdakiler değillerdi. Beslenmiş sağlıklı vampirlerdi. Saldırmak yerine bizi aralarına alıp diğer vampirlere saldırdılar.

Dünya GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin