Gerçekler yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Şimdilik hikaye biraz kafa karıştısa da ilerde her şeyi anlaşılır zaten. Buraların pek okunmadığını biliyoruz zaten. Uzun bi bölüm keyifli okumalar..
(1 hafta sonra)
Zeynep davetten sonra tüm yoğunluğunu işine vermişti.
Mimardı Zeynep ailesinin şirketi var diye hiç baskı yapılmamıştı ona işletme okusun diye. Çocukluğunun hayali olan mesleği yapıyordu. Ailesi de hep destek oldu hiçbir zaman Zeynep'in istemediği bir şey için zorlamadılar. Ailesi hep yanındaydı Zeynep'in tabi birde Güneş. Zaten hep bu güç veriyordu, iyi hissettiriyordu.
Ailesi sayesinde de başarıdan başarıya koşuyordu Zeynep. İşkolik değildi ama mesleğini seviyordu bu da iyi sonuçlar almasına neden oluyordu zaten. Şimdi önünde koskocaman bi kapı vardı. Bu ihaleden de hakkıyla gelmeliydi.
Heyecanlıydı ama bir o kadar da iyi hissediyordu. Mutluydu en önemlisi hayatı güzeldi huzurluydu, en sevdikleri yanındaydı Güneş, ailesi..
Onları kaybetmeyi hiç düşünmemişti zaten aklının ucundan bile geçirmiyordu. Düşündükçe içi titriyor, düşündükçe gerçekleşecekmiş gibi hissediyordu.
Kahvaltı masasından kalktı yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesiyle. Üzülmesi gereken bi konu yoktu ki gülümsemesin. Hayat ona gülümsüyordu, o da etrafındakilere.
Bu ara biraz tedirgindı ama o kadar. Sebebi de Güneş'di, garip davranıyordu bu aralar ama yakında çıkardı kokusu..
Gazete okuyan babasının arkasına gelip kocaman öpücük kondurdu yanaklarına sonrada annesine. Bu onun uğruydu. Ailesinin gururlu bakışlarıyla arabaya binip ofise geçti, son kontrolleri yapıp öyle gidecekti ihale yapılan yere.
İşte bu kadardı ihaleyi almıştı. Zeynep çok mutluydu hemen Güneşe haber vermeliydi.
Bu yüzden ilk şirkete gidecekti Güneş'in yanına. Arabasıyla şirketin önüne geldi ona doğru gelen valeye anahtarını verip gülümsedi, aynı şekilde şirketin güvenlikcisine de.
Güneş'in odasının önüne gelince duraklayıp sekreterine sordu.
"Güneş odasında mı?"
Ufak bir tebessüm etti. Zeynep bu kızı çok seviyordu gerçi evli olmasa sevmezdi ki. Biran aklına ilk gün yaptıkları geldi bu kıza ama tartışmaya açık bi konuda değildi bu zaten. Çünkü Güneş onun sevgilisiydi. Sekreter de tebessümle karşılık verdi.
"Evet efendim odasında."
Zeynep teşekkür ederek girdi içeri.
"Aşkım ihaleyi aldım, iş bizimdir gerçi arada Amerikaya gitmem gerekebilir, ama olsun bu ihale çok önemliydi benim için zaten almak için de katılmadım mı? Güneş.. Güneeeeş sen beni dinlemiyor musun?"
Bi süredir böyleydi Güneş sürekli dalıp dalıp gidiyordu Zeynep'in yanında zaten bundan tedirgindi Zeynep'de.
"Yoo dinliyorum güzelim. Senin adına çok sevindim zaten alacağını biliyordum ben."
Zeynep Güneşe sıkıca sarılıp yanaklarını sıkarak konuşmaya başladı.
"Ya sen ne şeker şeysin böyle yerim seni ben yer."
Güneş buna koca bir kahkaha atıp, sahte bi kızgınlıkla konuştu ama Zeynep'e karşı bırak kızgınlığı sahtesini bile yapamıyordu. Bunu yapamazken neler yapmayı göze almıştı Güneş.
"Çocuk muyum ben Zeynep."
Zeynep'de bu dediğine gülmüştü Güneş'in. Tam bir şey söylüycekken telefonu çaldı Güneş'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN AYNASI
RomanceHer şeyleri aynı birbirini tanımayan koskoca iki adam tek farkları isimleri ve yaşadıkları hayat. Farklı dünyanın insanlarıydı onlar ne buluşturdu onları peki ?? Güneşin tek derdi üzmemekti sevdiği kadını üzülmeyecekti de anlamayacaktı gittiğini b...