Aptallık

584 14 6
                                    

Bizi üzen insanları sevmeye nasıl da aşığız değil mi? Sanki bunca yıl biri gelsin de bizi en derinimizde yaksın ateşiyle diye beklemisiz. Her bir hücremiz onu görmek için can atarken onun başkalarına gülüşünü görmek ne büyük acı. Sevmeyeceğini bile bile beklemek, onlu hayaller kurmak ne kadar doğruydu ki? Ama biz zaten hep yanlışları sevmedik mi bu hayatta?


O kadar yakındık ki nefesini hissedebiliyordum. Her hücremde o sıcaklığı hissediyordum. Daha da yaklaştı ve birden dudaklarıma yapıştı. İşte o an bana birşeyler oldu. Tarif edemeyeceğim birşeyler. Karşılık verdiğimde içimde yanan ateşi daha da alevlendirmiştim. Dudaklarının benimkilere deyişi, o şehvetli kavrayış... Sanki bambaşka bir dünyadaydım. O nasıl hissediyordu bilmiyordum. Ama benim gibi hissetmediği kesindi. O çok kişiyle öpüşmüş, daha da fazlası olmuştur. Onun için ben, sıradan bir sürtüktüm. Kendimizi toplayıp ayağa kalktık. Benim evime doğru yürümeye başladık, tabi ben her zamanki gibi suskundum. Evime yaklaştığımızda vedalaştık. Ben onu arkamda bırakıp yürümeye başladığımda "Canan!" diye bir ses duydum. Arkamı dönüp baktım, Bay S idi. Heyecanlandım. Acaba az önce olanlar hakkında mı birşey diyecekti yada sarılacak yada öpecek miydi? Yanına gittim ve hayallerim suya düştü. "Kulaklığım sende kaldı." dedi. "Ah doğru." deyip çantamdan çıkardığım kulaklığı ona uzattım. Zihnimi kurcalayan sorularla eve doğru yürümeye başladım. Bundan sonra ne olacaktı? Böyle bir durum ilk kez başıma gelmişti. Engel olamadım kendime, engel olamadım ve onun büyüsüne kapıldım. Bu yaşadığım normal değildi benim için. Evet belki bu Bay S için cok basitti ancak ben ondan çok farklıydım. Benim hayatım, onunkinden çok daha disiplinli çok daha korkakçaydı.
Akşam...
Yatağıma uzandım ve telefonumu elime aldım. Bay S ile mesajlaşıyorduk. Artık fazla rahat konuşmaya başlamıştık. Konular gittikçe genişliyor, cinselliğe kadar gidiyordu. Cinsellik hakkında konuşan bir erkek benim gözümde gerçekten sevemez. O an Bay S'nin beni yalnızca kullanacağına inandım. Oysa ben ona karşı çok başka şeyler hissediyordum. İliklerime kadar tutkuyu hissediyordum. Bu aşk mıydı değil miydi bilmiyorum. Tek bildigim o asla beni istemeyecekti yatak dışında. Peki ama neden ben? Tek sözüyle yatağa atabilecegi onca kız varken neden işi bu kadar uzatıp benim duygularımı araya katıyordu? Acaba zevk mi alıyordu kendine aşık etmekten? Aslında biraz farklıydı. Cümleleri direk yatağıma gel gibisinden değil de "kokuna, sarılmana ihtiyacım var" gibisindendi. Belki de bu yüzden onu keşfetmek istiyordum. Bu da onu merak etmeme neden olanlardan biriydi. Sanki sevilmeye ihtiyacı var gibiydi. Sevilmeye hatta sevmeye... Hayatında birşeyler hep eksikti onun. Hissediyordum bunu her cümlesinde. "Tamam ulan" dedim kendi kendime."Tamam, madem o böyle mutlu olmak istiyor. Onun gibi olurum bende. Sevişmekse sevişmek. Yaparım. Yeter ki o beni sevsin, eksiklik olmasın hayatında. Onu mutlu etmek istiyorum." bu düşünceler beynimi esir almıştı. Yazdım. Her mesajına cevap verdim. Her mesajda cinsellik ön plana çıktı. Aynı yatağa girdik, öpüştük, soyunduk, seviştik. Ben ne mi hissettim? Koca bir hiç. Onunla bunları konuşurken hissizce yazdım. İcimde ne bir kıpırtı oldu ne de bedenimde kasılma. Koca bir hiç işte. Ama onu mutlu ettiğim için huzurluydum. Ama sonra... Sanki ben bir fahişeymişim gibi davrandı. Onun sevgilisi olamazmışım gibi, bu şeyleri daha önce yaşamışım gibi... Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Nasıl ya nasıl? O değil miydi bunu isteyen? Şimdi bana nasıl böyle davranabilirdi,hayalkırıklığına uğramış gibi? Kavga ettik o gece. Ben ona bir türlü anlatamadim kendimi. Bir türlü anlamak istemedi onun için yaptığımı, ilk kez yaptığımı. Bir sekilde tatlıya bağladık konuyu ama içim hiç rahat değildi. Galiba hatta ne galibası ya ben bu çocuğu seviyordum. Farklı bir sevgiydi. Daha önce hissetmediğim bir sevgi. Gözlerimden akan yaşları bir türlü durduramadım o gece. Hangi ara uykuya daldım hatırlamıyorum.

Dans günü...
Onu görmenin heyecanıyla uyanmıştım sabah. Aceleyle hazırlanıp salona gittim. Hiç birşey olmadı. Evet birbirimizi tanımıyormuş gibiydik. O başkalarıyla gülüp egleniyordu ben ise sadece izliyordum çaktırmadan. Bu haftasonu böylece geçip bitmişti.

Haftaiçi ben okuldayken...
Mesajlaşmaya devam ediyorduk tabiki. Her ne kadar dansta birbirimizi tanımıyormuş gibi yapsak da. Ondaki farklılığı hep hissediyordum. İkimiz çok farklı insanlardık. Bu beni ona çekiyordu. Yine buluşalım dedi. Okulu asıp onun yanına gittim. Bir park vardı sahile doğru giderken orada oturduk. Bana anılarını anlattı. O kadar mutlu görünüyordu ki. Ona baktıkça bende mutlu oluyordum. Hayatıyla ilgili ne var ne yoksa anlatıyordu. En azından anılarını yani. Sonra bana biraz ileri kaymami söyledi. Bacağıma yattı. Güneşi sevmiyordu bu yüzden elleriyle gözlerine güneşin gelmesini engelliyordu. Onu izlemek ayrı bir huzurdu benim için. "Gel" deyip beni kendine çekti. Eğildim ve yine öpüştük. İlk öptüğü kadar heyecanlanmamıştım ama bu sefer korkuyla karışıktı. Geçen gece bana söyledikleri ondan uzak durmam gerektiğini belirtiyordu. Onun gözünde nasıl biri olduğumu bilmiyordum ama daha fazla degismeyecektim. Zaten onun için fazlasıyla değişmiştim. "Kuzenimin evi buraya yakın gidelim mi?" dedi. "Boşver ya." dedim.
"Sana bahsettiğim diziyi izletirim hem." dedi. Bana daha önce "iki üç dizi var izlediğim bunlarda kendimi buldum hep ama kimseye söylemiyorum hangi diziler olduğunu belki bir gün sen öğrenebilirsin." demişti. Bu teklif üzerine ,
"Iyi tamam ama benim çok zamanım yok." demiştim. Kuzenine haber verdi. Evin anahtarını alacaktık önce. Kuzeninin okulu yakındı zaten oraya gidip alacaktık. Yürümeye başladığımızda,
"Ha bu arada Mert'in yanında anneyle ilgili birşey söyleme, bir yıl önce kaybetti annesini." deyince içim bir kötü oldu.
Okula vardık. Kuzeniyle tanıştım bize anahtarı verdi, "Siz gidin bende yarım saate gelirim"dedi. Biz eve doğru yürümeye başladık.
Apartmana adım attığımda hala kararsızdım, gidip gitmemek konusunda. Ama işte yapmıştım eve adımımı atmıştım.

Not: Bay S beni hem üzdü hem mutlu etti. Bu çok farklı bir duygu. Belkide bir daha yaşayamayacağım türden bir his.

YAŞIYOR MUSUN? #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin