"Tuana , iyisin" dedi Leya sıkıca bana sarılarak. Daha sonra kapıda geçmem için yol verdi. İçeri geçtiğimde Alisa hızlıca bana sarıldı.
"Abla , çok endişelendim," dedi Alisa ağlamaklı çıkan sesiyle. Gülümseyerek karşılık verdim.
"İyiyim, sence benim beceremediğim her hangi bir şey var mı ? Canavar da neymiş," dedim saçını kulağının arkasına itip.
"Tuana , nasıl kurtuldun? " Dedi Leya aldığımız yiyecekleri getirdiğinde şöminenin yanına oturduk .
"Şey, size daha önce anlatmadım. Ben odun toplanmaya gittiğim gün ormanda biri vardı. Yaralıydı ," dediğimde ikisi de kaşlarını çattı.
"Ormanda birinin olduğunu bize şimdi mi söylüyorsun? , " dedi Leya kızgın sesle.
"Ne önemi var ? Ben nasıl oldu bilmiyorum o gün yüzük o adama yardım etmem için sürekli işaret etti. Bende daha fazla dayanamadım. Nasıl oldu anlamadım ama yarasını bir anda yok ede bildim. Daha sonra kendi vücuduma dahil olan sıvıyı kustum. O an ne olduğunu bilmiyordum ama mektupta geçen şu şifacı şeysi mi her neyse onunla alakası olmalıydı," dedim o günü yine hatırlayarak.
Gerçekten inanılmaz bir şeydi. Ellerimi kaldırıp baktığımda hala nasıl yaptığıma anlam veremiyorum.
"Şaka mı? Böyle bir şey mümkün mü yani ? " dedi Alisa inanmayarak.
"Evet , işte Leya 'yı eve gönderdiğimde yaratıklar tam saldırmak üzereydi ki , birden bire etraf değişti. Karşımda babam belirdi," dediğimde Alisa'nın gözleri özlemle doldu.
"B-babam mı? O burda mıydı? " diye hızlıca sorduğunda başımı iki yana salladım.
"Değildi, ormandaki adam sözlerini dinlemem için onun kılığına girmişti. Sadece ben öyle görüyordum" dediğimde hayal kırıklığı içinde omuzları düştü.
"Bizim için endişelenmiştir değil mi abla ? " dediğinde başımı salladım onaylarcasına .
"Tabii ki , Alisa. O bizim babamız, eminim bize ulaşmaya çalışıyordur,"
"Tuana sonra ne oldu ? " Dedi Leya olayı anlatmam için.
Kısaca olanları anlattığımda Leya sorgularca kendine baktı.
"Yani benim ışık mı koruma mı her neyse o kalkanım olduğu için mi güvendeyiz şimdi? "
"Evet , o adam öyle söyledi "
"Çağan Efe Aksar," diye mırıldandı Alisa . "Güzel isimmiş , anlattığına göre yakışıklı da öyle mi ? " Diye imayla sorduğunda kaşlarımı çattım. Ne var yani bu ufak ayrıntıyı da verdiysem. Şimdi başıma kakıp dururlar anca .
"Yani o kadar da değildi , normal bir yakışıklılık derecesi vardi . Hem bizene ömrümüzde bir kez göreceğimiz birisi işte, unut gitsin ," dedim hızlıca. Ama kimi kandırıyorum ki , normalin üstünde bir yakışıklılığa sahipti. Kendisi de bunun farkında gibi görünüyordu.
"Sen öyle diyorsan ," dediğinde yemeklere kısaca göz attım.
"Siz daha bir şey yememişsiniz ? "
"Seni bekledik , ayrıca aldığımız elbiselerde içerde yatağın üzerine bıraktım," dediğinde başımı salladım. Yiyeceklerden gözüme değen armutu elime alıp sildim. Yemeye başladığımda Alisa ve Leya bana sen salaksın bakışları atsalarda umrumda değildi.
Tabii ki bende ekmek , çörek yemek isterdim. Açlıktan ölüyordum ama o şeylerin nasıl piştiğini görmeden asla yemezdim. Onları yapanların temizliğinden emin bile değilken asla olmazdı.
"Kaç gündür açlıktan düşüp bayılacak, hala titizlik derdinde , Allah 'ım sen sabır ver ," dedi Alisa ben yemediğim için kızarak.
"Armut da iyi bir seçim, hadi yiyin sizde ," dediğimde bildiğin yemeklere yumuldular .
"Yemeği biraz daha kibar şekilde yemeniz gerekir, ayı gibi sal-"
"Tuana , sus ve armutunu ye . Bu günlük senin kibarlık ve saygı davranışın bu yemek yeme faslında geçmeyecek. Açlıktan geberiyoruz burda ," dediğinde susup armutumu yemeye devam ettim. İnsanlıktan çıktılar iki günde resmen !
_____________
Elim parmağımda olan yüzükte gezerken, gözlerim ondan ayrılmıyordu .
"Burdan bir çıkış yolumuz yok mu ? Evime dönmek istiyorum artık," diye sessizce mırıldandım. Gece yarısı kızlar uyumuştu ve ben hala uyuyamıyorum. Boşlukta kalmışım gibi hissederken, bir yandan kendi hayatımı da özlüyordum .
Şimdiye kadar prenses gibi yaşarken bir anda bu hale gelmek hiç iyi hissettirmiyordu, hem de hiç! Allah kahretsin o şeytanı! Başımıza açtığı oyunlar delirmeme sebep oluyordu ! Benim gibi bir hanımefendi ne günlere düştü, inanılır gibi değildi!
Üzerimdeki eski dönem mavi elbisede bakışlarım gezdi. Burada sütyen denen şey daha olmadığı için korse mi her neyse işte ondan takmak zorunda kalıyorduk. Mavi elbise , üzerinde korse ve romandaki yabancının verdiği pelerini omzumdan geçirmiştim.
Kendi dünyamdan biri beni bu halde görse , eski dönem bir film çekiminde olduğunu filan sanırdı.
Birden yüzükten gələn ışıkla dikkatle ona baktım.
"Yine ne oluyor ? " Dediğimde yüzükten çıkan çizgi kapıyı işaret etti .
"Dışarı mı çıkmalıyız ? " Dediğimde ışık yanıp söndü ve yine kapıyı işaret ettiğinde ayağa kalkıp ilerledim. Kapıyı açtığımda yerde duran beyaz kağıtla kaşlarım çatıldı. Bu neydi şimdi ?
Elime alıp arkasını çevirdiğimde gördüğüm yazılardan bir şey anlamadım. Özel Güçler Akademisi...
"Bunu mu istiyordun ," diyerek yüzüğe baktığımda evet anlamında iki kez ışığı yanıp söndü.
"Allah'ın cezası varlık şunu yapmak yerine adam gibi benle konuşsan olmuyor değil mi ? " Dediğimde yine gelen küçük kıkırtı sesiyle ayıplayarak ona baktım. Utanmaz , saygısız yüzük!
"Ha ha ha , gerçekten çok komik! Ben burda çıkış yolumuzu bulmaya çalışıyorum. Sen bana yardım edeceğine dalga geçiyorsun," dediğimde yanan ışık yine çizgiyle elimdeki poster tarzı şeyi gösterdi.
Aklıma gelen şeyle gözlerim açıldı.
"Yoksa buraya mı gitmeliyiz ," dediğimde yüzükten birden bire bir kaç parıltı çıktı ve kapıda bir şeyler yazmaya başladı."Eve dönüş yolu için büyünün yeninden yapılması gerek, ama siz büyü yapmayı bile bilmiyorsunuz. Büyüyü bırak , daha güçlerinizi bile kullanmakta acizsiniz ! Bu yüzden bu akademide her şeyi öğrenmek sizin dönmeniz için yararlı olucak ! Bir daha bana aptal yüzük dersen , sana hiç bir konuda yardım etmem ! Bayan Tuana Naz Tiryaki, hanımefendi! " Diyerek yazıp bitirdiğinde okuduklarımla bir süre duraksadım. Yani döne bilmemizin bir yolu vardı , öyle mi ? Eğer bunun yolu o Akademiyse giderdik .
Bir dakika ? Büyü yapmak mı ? Büyü mü öğreneceğiz? Kulağa garip geliyordu! Ve en önemlisi, bu yüzük benimle tartıştı mı az önce?! Saygısız varlık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetliler
Mystery / Thriller"Bu yaşadıklarımıza gerçekten inanamıyorum, şaka olmalı! " "Belki de düşündüğümüz gibi kabus değildir Naz , "