16.

10 1 0
                                    

Poyraz Çağdaş. Lise hayatımda ağzıma sıçan isimlerden birisiydi. Okulun popüler çocuğuydu kendisi.

Aslında hiç ona aşık olmamıştım. Okulda popüler bir kız değildim ama güzeldim. Erkekleri etkileyebilirdim. Ben ilginç bir kızdım ama erkekleri etkileyebilmeme rağmen hepsinden uzak durmuştum.

Poyraz ise bir anda hayatımda girmişti 12. Sınıfta okulun dans takımındaydım. O ise futbol takımı kaptanı. Sebepsizce bana sırnaşmaya ve tatlı hareketler yapmaya başlamıştı.

Gönlümü fethetmeye çalışıyordu ve bunu başarmıştı. Zor bir kızdım ve bu onu adı gibi biliyordu ancak beni tavlamak için elinden geleni yapmıştı.

Ben ise ona inanmıştım. Çok centilmen görünen bu çocuk benim sonum olmuştu zaten kötü olan aile ilişkim iyice bok çukuruna dönmüştü.

İşkolik bir ailem vardı ve bir abim vardı. Abim ile büyümüştük. Babam ve annem hiç babalık veya annelik etmemişti.

Hatta birbirlerine sadık bile değillerdi. Babamın güzel kadınlar annemin ise yakışıklı adamlar getirdiği geceleri hatırlıyordum.

Küçükken ne yaptıklarını anlamayıp oyun oynadıklarını sanıyordum ancak büyüyünce her şeyi anlamıştım. Dağılmış ama dağılmamış bir aileydik kısacası.

Ben ve abim hiç sevgi görmemiştik. Abim 18 yaşına gelir gelmez bize ayrı bir ev kiralamıştı. Poyraz yüzünden abim ile bile aram 2 yıl bozulmuştu.

Poyraz... Beni kendine aşık etmişti. Okulda mezuniyet günü benimle sex yapmak istediğini açıkça dile getirmişti. Ben ise bütün saflık ve masumluğum ile kabul etmiştim.

O gün hamile kalmıştım. Bunu Poyraz asla öğrenememişti çünkü o günden sonra beni her yerden engellemişti. Bir gün bir defter bulmuştum.

İçinde bazı kişilerin numaraları yazıyordu içinde Poyraz vardı. Eskiler aklıma gelince ona yazmıştım ve sonuç yine hüsrandı yıllar onu değiştirmemişti. Aradan geçen kaç yıl!

İkimizde yetişkindik. O çocuğu doğurmuştum. Bir kızımız vardı. İsmini Belfü koymuştum çünkü doğduğu gün kışın ilk karı yağmıştı.

Abim hamile olduğumu öğrenip 2 yıl benimle konuşmamıştı ailemin yanına gidince evlatlıktan reddedilmiştim ve abim bana küs olsada bir ev kiralamıştı kızım ile orada yaşamıştık.

Abim bir gün telefonlarımı açmayınca apar topar bize gelmişti ki sadece şarjım bitmişti. Geldiğinde Belfü'yü görünce dayanamayıp bizi affetmişti.

Belfü şu an 9 yaşındaydı. Kocaman bir kızdı ve babasının bundan haberi yoktu. Lisedeki gibi davranmaya devam ediyordu.

Bende devam ediyordum çünkü ne kadar yaşlanırsam yaşlanayım içimdeki enerjik liseli kız daima gencecikti.

Poyraz benim enerjimi sömürüyordu. Belki de bir kızı olduğunu bilse siktir edecekti.

Söylemeye hep korkmuştum ancak bir gün bunu söyleyecektim. Karşına çıkıp bunu söyleyecektim ve DNA testi de yaptıracaktım.

Sadece biraz daha tadına doymak istiyordum. Ona çok aşıktım deliler gibi. Belki de elde edemediğim için bu bir takıntıya dönüşmüştü, bilmiyorum.

Ben, Mayıs Akay Poyraz Çağdaş'ın hayatıma girmesiyle mahvolmuştum bütün düzenim dağılmıştı ancak bir yandan ona teşekkür ediyordum çünkü Belfü gibi bir kızı bana vermişti.

Kızım her şeyimdi. Tatlıydı sarı saçları ile mükemmeldi saçları harici her şeyi babasına benziyordu sanki. Çok güzel bir çocuktu ama.

Büyüyünce erkekleri üzerdi. Onu bu konuda uyarırdım. Kalpkıran bir insan olmak iğrençti.

Poyraz ise bu kelimenin tanımına tam olarak %100 uyuyordu. Hiç kimseden hoşlanmayan bir kızın böyle kalpkıran bir çocuğa aşık olması acınasıydı.

Bu kadar saf olduğum için kendimden nefret ediyordum. Sandalyede oturmuş düşük dereceli gözlüklerim ile abimin dediği dosyayı hazırlıyordum.

Babam yaşlandığı için abimi çok sevdiğinden şirketi ona devretmişti. Abim ise beni kırmayıp şirkete almıştı.

Şirkette işlerim güzel gidiyordu. Hatta beni kıskanan kızlar vardı. Kendi ayaklarımın üstünde başarılı bir şekilde durduğum için kendimle gurur duyuyordum.

Bir anda Belfü yanıma geldi. "Anne yaptığım boyama nasıl olmuş? Resim dersinde yaptık." Ona gülümsedim. "Çok güzel olmuş bebeğim. Çok beğendiysen odana asabiliriz." Başını salladı.

"Ver bakalım şu resmi." Belfü resmi elime verince resmi incelemeye başladım. Sarı saçlı bir kız, sarı saçlı bir kadın, kumral bir çocuk ve bir soru işareti.

Sarı saçlı kadın ben sarı saçlı kız o kumral çocuk abimdi. "Sanırım bizi çizdin bebeğim... Ama o soru işareti ne anlama geliyormuş?"

"Babam hiç görmediğim için soru işareti koydum." Başımı salladım sonra gülümseyip Belfü'nün odasına gittim.

Tam bir mor aşığı. Her yeri mordu odasının babası da moru çok seviyordu... Bir bant alıp resmi yapıştırdım Belfü gülmeye başladı.

"Çok guzel olmadı mı?" Gülümseyip başımı salladım. "Evett senin gibi, şimdi benim işlerim var sen ödevlerini yap ya da televizyon izle ben işlerimi yapayım birlikte bir şeyler yaparız güzelim." Başını sallayınca odasından dolu gözlerim ile çıktım.

Bu kızın babasını tanımaya hakkı vardı. Poyraz'ın kabul edip etmeyeceği belli değildi ancak bilmeliydi.

Zorlamayla olur-Yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin