19•

37 14 33
                                    

Minho

Kafamı yastığa koyduğumda belki de ilk defa bu kadar huzurlu ve rahatlamış hissediyordum. Sonunda olmuştu, nasıl yürütecektik, neler yaşayacaktık bilmiyordum ama olmuştu işte.

Yapmıştık, sevgilim olmuştu.

Jis benim sevgilim olmuştu.

Aklıma gelenlerle sanki mümkünmüş gibi daha çok gülümsedim ve kapanmak isteyen gözlerime izin verip artık endişelerinden kurtulmuş olan kalbimle birlikte uykuya daldım.

Öğleye doğru bedenimin dürtüklenmesiyle gözlerimi açtığımda iki tarafımdan yüzüme eğilmiş kafalarla göz göze geldim. Korkuyla irkildim birden ve sırayla iki çift göze baktım.

"Ne oluyor be sabah sabah?"

Felix bir piç gülümsemesi sundu.

"Çabuk-anlat-ne-olduğunu."

O tane tane konuştuğunda sinirle gülerek Chan hyunga çevirdim bakışlarımı.

"Hyung, ne oldu?"

"Kalk."

"Ne?"

"Kalk Minho kalk."

Hızlıca yattığım yerden kalktığımda ikiside sırıtarak bana doğru ilerlemeye başladılar.
Ne yapmaya çalışıyorlardı?

"Hey hey hey, yaklaşmasanıza."

Onlar ileri adım attıkça ben de geriye doğru atıyordum adınlarımı. En sonunda arkamdaki dolaba çarpmamak için durduğumda onlar da durdu.

"Hyung, dün gece ne oldu?"

"Evet Minhoş anlat, anlat yoksa ben Jisung'tan öğrenirim."

"Ya abi bende bir şey mi oldu diye korkuyorum! Bari düzgünce anlat deseydiniz, anlatırdım."

"Şşt, böyle daha heyecanlı."

"Tamam aşağı inelim anlatacağım. Önce izin verin yüzümü falan yıkayayım."

Tek nefeste konuştuğumda sonunda odamdan çıktılar ve bende işlerimi halledip aşağı indim. Koltukta oturmuş beni bekleyen arkadaşlarımı görmemle yanlarına gidip oturdum.

"Ee Minho, ne oldu?"

"Evet hyung, ne oldu ne oldu?"

Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle onlara baktığımda ne olduğunu az çok anlamışlardı.

Çığlık atarak "Han Jisung, artık benim sevgilim!" dediğimde Lix'te ardımdan çığlık atıp üstüme atladı. Chan hyunga göz ucuyla baktığımda ise gözlerinin dolduğunu gördüm. Ağlamayacaktı öyle değil mi?

Üstümdeki Felix'i biraz kenara ittikten sonra konuştum.

"Chan hyung, ağlıyor musun gerçekten!"

"Yok be, duygulandım sadece."

Kahkaha attığımda hızlıca ona da sarıldım ve ikisine de olanları anlattım.
Hatta benden daha çok sevinmiş bile olabilirlerdi.

Dünkü yaşananları karşılarına oturup anlattığımda kahkahalarla gülüyorlardı.

"Bu boku yiyelim mi? Yiyelim."

Tekrar güldüklerinde konuştum.

"Üf, dalga geçmeyin. Sanki o an ne dediğimi biliyordum ben."

"Ay olsun olsun. Tatlış bir hikayeniz oldu işte."

"Aynen hyung, bok kadar tatlış bir hikaye."

Biraz vakit geçirip gülmekten karnımızı ağrıttığımızda nefes nefese uzanmaya başladık.

°•moon and sun•°|minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin