2

17 2 0
                                    

"Lal!"

Dosyaları hemen doparlayıp dolabın önüne geçtim. Ve o sırada kapı açılıp sinirle içeri yengem geldi.

"Akşama seni istemeye gelecekler hâlâ ne yapıyorsun."

"K-kıyafet bakıyorum yenge."

Yüzüne hoşuna gitmiş bir gülümseme yerleşti. Ona karşı çıkmadan bu evliliği kabulleneceğimi sanıyordu. Dedemin kırkı çıkar çıkmaz etrafa haber salmıştı. Oysa ben daha 17 yaşımdaydım.

"Yeşil olanı giy gözlerin açığa çıksın."

Başımı salladım.

Akşam istemeden sonra kaçacaktım. Bu isteme mevzusu daha fazla yayılmadan bir an önce şehri terk etmeliyim.

***

Arda arda çalan korna sesleri ile kapının önüne geçtik. Kapının çalması ile aile büyükleri içeri girdi.

Amcam ve yengem büyük bir mutluluk ile karşılıyordu onları.

***

Yengem yanına almış beni iyi birisiymiş gibi davranıyordu. Damadın annesi olduğunu düşündüğüm kadın ve daha büyük bir kadının sürekli gözleri bende bir kusurumu arar gibiylerdi.

Erkekler kendi aralarında konuşurken o kadın konuşmaya başladı,

"Gelin hanımda çok çiroz bu nasıl oğluma bakacak bilmiyorum ."

Derin bir nefes aldım. Oğlun kocaman adam bu yaşına gelmiş kendine bakamıyorsa bir eksiği kusuru vardır teyze dememek için dilimi ısırdım.

Yeşil gözlü yirmilerinin ortalarında olan adam öksürdü.

"Ana!"

Uyarmayı da eksik etmedi paşamız. Bana mahçupça bakmasada göz devirdim. Tüm bu olanlar saçmaydı. Ben daha on yediydim ve bu yaşlı bunak benle evlenmek istiyordu. Kaç yaşında olduğunun yakışıklı olup olmadığının bir önemi yoktur. O yaşta bi adamın benle işi olmamalıydı. Aklından bu düşünceyi bile geçirmemeliyken bu herif çıkıp kızınıza talibim demişti.

Ben düşünürken kadın istemediğini ant içmiş gibi,

"Oğlumun hatrı ile burdayız zaten. Görmüş beğenmiş sizin kızı. Yoksa böyle köklü bir aşiretin heleki Rahmi bey de yokken sizde işi nedir ."

Bilenen bir aşiretti bizimki. Öyle derdi dedem . Hastalandıktan sonra iyice dert ortağı bellemişti beni.

Çok bir kötülüğü olmasada bunca yıl hep sevgisini eksik etmişti.

Derdi aşiretin babamı ve bir onu bildiğini kendisi de öldükten sonra kimsenin artık itimat etmeyeceğini.

Öyle de olmuştu.

Bu defa yaşlı yeşilli daha yüksek uyardı

"Ana ben beğendim lal'i sana laf düşmez. Amcasının da izni ile helalilm olacak o benim. "

Tüm bunları söylerken bakışları bendeyken başımı kaldırıpta bakmadım. Tüm bu olanlar midemi bulandırıyordu.

"Kahve yap kızım."

Başımı sallayıp mutfağa giderken yine o kadının söylentilerini duydum. Yok efendim neli olduğunu sormamışım.

Fare zehirli yapacam sana ruh hastası manyak.

Ellimi rafa uzatırken üstüme düşün gölge ile korkup refleksle arkaya döndüm o gelmişti.

"Ne işin var burda?"

"Lal değilmişsin ha?"

Ellerimi tutup kendi ellerine sardı.

"Bana dokunman doğru değil."

"Karım olacaksın benim."

Onu ittirsemde bir işe yaramadı. Daha da sinirlendi.

Ve bileklerimi sıkmaya başladı.

"Uslu bir kız ol. Seni seviyorum ve zamanla sende beni seveceksin. Annemin dediklerini umursama bana sadık olduğun sürece rahat edeceksin."

Sözlerinin aksini söylüyordu bileğimdeki elleri. Oysa bilirdim bir defa biri sizi el kaldırdıysa. Özürlerinin de sevgi sözcüklerininde önemi yoktu, dahası gelirdi. Zamanla katlanır artardı. Bu yüzden başımı sallasamda buradan gitme planıma daha sıkı sarılmıştım. Abilerimle ne olur bilmiyordum ama burası beni yaşatmıyordu. Buradan kaçmalıydım.

"Aferin."

Göt!

Sıktığı yere bir öpücük kondurup gitmişti.

Buna kanacağımı mı düşünüyordu.  Zarar veren birisi sevemez bunu defalarca kez tekrarladım.

Çünkü zamanında yengemin şiddetine hep kanmıştım. Hep beni sevdiğini söylemişti dedemin korkusundan. Oysa o zamanlar sevgisine kanmıştım. Küçük bir çocuktum o zamanlar şimdi ise büyümüştüm.

***

Saçma isteme merasimi bitmişti. Saat gece ikiye gelirken konakta sessizlik hakimdi.

Arka bahçeden çıkıp alt sokaktaki taksiye binip otogara geçtim. Bir aksilik olmadığı taktirde üç otobüsü ile sabaha karşı Antalya'da olacaktım.

Yanımda bir sırt çantası vardı sadece. İçinde bir pijama takımı birkaç kıyafet vardı. Güzel kıyafetlerim olsa da hiç biri benim isteğimle alınmış kıyafetler değildi. O yüzden ihtiyacım olacak kadarını yanıma almıştım. Dosyalar ve kutudaki parayı da almıştım.

O evden bir çanta ile çıkmak bile ardımda bir şeyler bırakmış hissettirmedi.

İnsan evinden ayrılırken ne kadar çantalar yanında taşısada bazen yanına alamadığı şeylerin özlemini çekerdi oysa bende o yoktu.

O eve ait değildim. Sadece orada büyümüştüm.

Otobüse bindiğinde daha fazla bu kadar aksiyona dayanamayan gözlerim kapanmaya başladı...

SAKLI GERÇEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin