0.2

1.1K 49 0
                                    

Sarhoş gibi dolanıyordum etrafta. Yalan sayılmazdı. Aşk sarhoşu olmuştum, forması çok güzel kokuyordu . Karşılıksız aşktı elbette bizimkisi... Ancak stadyumdan çıkana kadar öyle saymayacaktım.

"Nehir"
Sevinç pıtırcığı halimle cevap verdim.

" Efendim güzelim benim"
"Ş..şu Barış Alper Yılmaz değil mi?"

" NERDE!" kafamı hemen o yöne çevirdim. Koşmaya başladım. Evet gerçektende oydu. Çok üzgündü tabi ki. Fakat üzüntüden Çok sinirli gibiydi. Üzerinde ceket vardı.

Fotoğraf çekinmek istesem ayıp olur muydu ki?
Ama onu bir daha göremezdim ve bu fırsatı kaçırmadım.

En boş bulduğum anda yanına koştum. O kadar heyecanlıydim ki Türkçem Barıştan bile kötü bir hâle geldiğinden emindim.

" M..merhaba fotoğraf çekilebilir misin?"
Boş boş baktı bana sinirli olduğundan sanırım hiçbir mimik belirtisi yoktu.
" Kendimi mi çekeyim"
" Hayır hayır pardon beni, yani bizi.."

" Olur geç şöyle."
Ela gözleri bir anlığına beni süzdüğünü hissetim. Formamda ise biraz fazla oyalandılar.
" Bu benim formam mı?"
Kafamı usulca salladım.

" terli terli giymeseydin keşke"

Çok sessiz söyledi. Beynimin bana bir oyunu olup olmadığını çözmeye çalıştım.

Hızlıca bir fotoğraf çekindik. Sonra o kalabalığın içine karıştı. Ben ise arkasından salak gibi bakakaldım.

"Duru! Bak fotoğraf çekindik."
telefondan fotoğrafı gösterirken bile elim titriyordu. Hâla yüzünü düşünüyordum. Yakından daha yakışıklıydı.

" Yuh sana Nehir taş gibi çıkmışsın."
Kaşlarım havalandı. Güzel çıkmıştım gerçektende. Barış ise dümdüz duruyordu.

"Atsam mı ki?"
"At tabii kızım soru mu bu?"

Attım.
Barış'ı kalbime etiketledim.Görse bile bu hareketimden dolayı engelleyebilirdi sanırım.
Göreceğini düşünmemde ayrı komikti gerçi.

(...)

" Nehir'im benim. Neden gözün dolu dolu? Bir şey mi oldu güzelim."
Duruyla evimin yakınlarında olan parkın orada oturuyorduk.

"Hiç. Aklıma bir şey geldi"
Barış gelmişti aklıma, onu gördüğümden beri hiç çıkmıyordu.

Elini elimin üstüne koydu. Sıcacıktı elleri. O sırada telefonuna bir bildirim gelmiş olacakki telefonunu açmak için elini elimin üzerinden çekti. Okuduğu şeyle gözleri faltaşı gibi açıldı.
"Nehir! Yarın bir yere gidiyoruz."

"Nereye gidiyoruz canım?"

" Bak yarın akşam bizim şirketin menajerlerininde katıldığı bir event olacak. Baya ünlü bir event diye biliyorum. Arkadaşıma sormuştum. Bizde gelelim mi diye. Haber veririm demişti.. Kabul etti!"

Heyecanlı heyecanlı anlatıyordu. Pek gidesim yoktu aslında, fakat hevesini kıramazdım.

" Tamam güzelim gidelim. Hava değişikliği olur hem."

"Gerçekten mii? Direk kabul etmezsin sanmıştım!"
İki yanağımdan da öptü. Bu tatlılık nasıl reddedilirdi ki?

(1 gün sonra)

Gece mavisi bir elbise giydim.Yırtmacı ve göğüs dekoltesi vardı.

Aynada son birkez kendime baktım. Duru aşağıda beni bekliyordu. Daha fazla bekletmemek için çantamı alıp çıktım.

" Güzelim, Melek gibi olmuşsun yine."

Duru'da siyah mini bir elbise giymişti. Yüzündeki gülümseylede birleşince.. Çok güzeldi.

" Ben mi?, sen mi?"
Gülümsedi. Eteğimin uçlarını tutarak taksiye bindim.

Taksiden inince event mekanına varmıştık.
Gözüme çok sayıda oyuncu ve internet ünlüsü kestirmiştim. Hiçbir vasfım olmadan burada böyle durmak biraz saçmaydı sanırım. Kendi halinde bir psikoloji öğrencisiydim ben...

"Sanma üç günlük bu hislerim, ben bur'da her gün seni beklerim."
Hafif müzik, Fotoğraf çekilme seslerine karışıyordu. Havuzun yanındaki tekli koltuklarda Duruyla kendimize bir yer bulduk.

Yanımıza gelen ve tahminimce otuzlu yaşlarda olan esmer bir adam Duru'nun yanına oturdu. Buraya gelmemizi sağlayan adam olmalıydı.

"Selam Duru, çok güzel olmuşsunuz bakıyorum. Bahsettiğin arkadaşın bu Hanımefendi mi"
Adam tabiri caizse gözüyle tüm vücudumu baştan aşağı süzmüştü. Dekoltelerimde ise fazla oyalanması oldukça rahatsız ediciydi.

" Evet Selim Bey. Tanıştırayım Nehir."

"Memnun oldum Nehir Hanım.. Bu kadar güzel bir Hanımefendiyi burada görmek beni mutlu eder."

Ellerimi yavaşça tuttu, ayrılması ise bir hayli zor oluyordu. Elimi öpmek için ağzına götürdüğünde ise rahatsızlığımı belli etmek için yavaşça çektim.
" Bende memnun oldum, teşekkür ederim."
Duruya göz işareti yaptım.
"Ben bir lavaboya gideyim"

Hızlıca oradan uzaklaştım. Gerizekali adam. Duruda rahatsızdı, belliydi. Patronu olduğundan bir şey diyemiyordu.

Koşar adımlarla lavabo ararken duvar gibi bir şeye çarptım. Şaka değildi. Çok kalıplıydı.
" Çok özür dilerim. Hızlıca giderk-"
Başımı kaldırdığımda Gözlerim gözlerini buldu.
Ben hayal mi görüyordum?

Barış Alper Yılmaz buradaydı.

Beyaz GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin