7

531 13 4
                                    

---

"Bugün bende kalsana." Jeongguk arabayı kullanırken elimi bacaklarına attım. Direksiyondan dövmeli olan elini çekip benim elimin üzerine koydu. "Olmaz." Hep böyleydi. Bir kere direkt kabul etse şaşardım zaten. İlla cilve yapıp etkilemeliydim onu. "Neden?" Elimi elinin içine aldı. "Olmaz işte, uzatmayalım."

"Arkadaşın hoşuma gitti, sevdim." Dikkatini böyle çekecektim. Bebek gibi minicik dudaklarını öne doğru büzmüş, kaşlarını çatmıştı. Tatlıydı. "Ne? Ne alaka?"

"Öyle işte güzeldi yani." Aniden, büyük ihtimalle dalgınlığına gelerek söylediği şeyle büyükçe kahkaha attım. "Ben daha güzelim." Tabii o daha güzeldi, ama kıskanması? Başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum."

"Neyi bilmiyorsunuz?"

"Sanırım o daha..." sözümü kesen şey Jeongguk'un ani bir frenle arabayı durdurup dudaklarımı öpmesi oldu. Ne yapmıştı o öyle?! "Eve gidene kadar susun." Susup kalmıştım. Sikeyim, konuşamıyordum resmen.

Onu dinlemiş, araba evimin önünde durana kadar konuşmamıştım. Evin önünde durduğumuzda Jeongguk'un bacağına elimi koydum, sıktım. "Gelmeyecek misin?" Başını iki yana salladı. "Gelmeyeceğim." Kabullenmiş gibi başımı salladım. "Sen kaybettin." Bunu der demez uzanıp zorluklada olsa kucağıma aldım Jeongguk'u. Sıkıca tutuyordum çünkü kaçmaya çalışıyordu! Bu daracık alanda kucağımdan kalkmaya çalışıyordu. "Bırakın beni!" Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Bana karşı gelemezsin bebeğim." Dudaklarına minik bir öpücük bıraktım ve onun bu şaşkınlığından yararlanarak bir elimi bacaklarına, bir elimi sırtına koyup açtığım kapıdan çıktım. Arkamdan kapıyı kapattım. "Arabayı kilitlemedik."
"Kitleyelim o zaman." Hâlâ çalışan arabaya gidip  kucağımda ki Jeon'la arabayı kitledim.

Evin kapısında durduğumda Jeongguk kollarını boynuma sardı. Ben iki elimde Jeongguk'un üzerinde olduğu için kapıyı açamayacaktım, Jeon'a baktım. Demek istediğimi anlamış olmalıki konuşmama izin vermeden başını aşağı yukarı salladı. Benim yardımımla uzanıp şifreyi girdi, açılan kapıyı ayağımla iterek araladım, içeriye girdikten sonra kapıyı arkamdan kapattım.

Hızla merdivenlerden çıktım, odama girdim.

Jeongguk'u kucağımdan yatağa indirmek için eğilmiştim ki, kucağımdaki beden buna izin vermeyerek boynumda biraz daha sıklaştırdı kollarını.

Ortaya bir öneri sundum. "Duşa girelim mi güzelim?" Mayışık bir sesle mırıldandı. "Duş yerine siz bana girseniz olmuyor mu?.." Kıkırdadım. Neden olduğunu bilemesemde kucağıma çıkınca uykusu gelmişti herhalde? Mayışmıştı? "Duşta.." Sözümü bugün ikinci kez keserek doğruldu. "Durun bir saniye! Duş mu dediniz siz?! Olmaz.." Tekrar aynı yerini aldı kucağımda. "Neden? Hiç yapmadığımız şey sanki..." Göz devirerek odamda ki büyük banyoya girdim, zorlanarakta olsa uzanıp ışığı açtım. Ben ışığı açınca Jeongguk gözlerini kırpıştırdı. Bu adam kucağımda ne kadar tatlıydı böyle?

"Duş istemiyorum.. Lütfen uyuyalım." Dediği şeyle duraksadım biraz. Böyle uykuluyken onunla bir şey yapamazdım. Ama duşta uykusu açılacaktı. Ne yapmalıydım?

Pekâlâ... İlk önce küvette biraz keyif yapabilirdik. Tamam. Bulmuştum işte, ikimizinde isteği olacaktı.

Ama Jeongguk ayakta durabilecek gibi değildi. Banyonun kapısını kapatarak kucağımda ki adamı klozete oturtmaya çalıştım. Ben onu kucağımdan indirmeye çalıştıkça izin vermiyordu, tişörtüme tutunuyordu. "Bebeğim ben buradayım, hadi in bakalım. Üstünü çıkaracağım." Başını salladı ve ellerini benden çekip bana izin verdi. Jeon'u klozete oturtunca doğruldum, küvetin suyunu ayarladım.

Manager | tk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin