10

316 16 3
                                    

---

"Sonunda." Jeongguk yanına yaklaşan Taehyung'la derin bir nefes verdi. Jeon tekrar kaçan asansör yüzünden düğmeye basıp bu sefer Taehyung'la beklemeye başlamıştı asansörü.

Asansör geldiğinde ilk ikisi bindi. Ama arkadan asansöre binmek için dizilen sırayı gördüğünde Taehyung içeriye girenleri engelledi. "Kimse binmesin bu asansöre!" Yetkilerini kullanarak asansöre başka kimsenin girmemesini sağlamıştı. Dışardakilerden göz devirme, oflama gibi tepkiler gelirken asansöre kimse binmemişti. Binememişlerdi daha doğrusu. Jeongguk uzanıp odasının bulunduğu, en son kata bastı.

Taehyung yüzünü Jeon'a çevirince karşılaştığı düz ifadeyle somurtarak Jeongguk'un koluna yapıştı. "Özür dilerim..." Jeongguk hiç tepki vermeden kollarını göğsünde bağladı. "Bebeğim-" Jeongguk Taehyung'un sözünü keserek kaşlarıyla açılan asansör kapısını gösterdi. "İnelim."

Taehyung somurtmaya devam ederek kafasını yere eğdi, Jeongguk'un arkasından asansörden indi. Jeongguk önde Taehyung arkada Jeon'un eski odasına giderlerken ikiside gelen tiz çığlık sesiyle durdu. Jeongguk arkasını dönüp derin bir iç çekerken Taehyung'un yanına gitti. Azar işitmezse iyiydi. Taehyung kafasını kaldırıp çığlığın sahibine baktı. Kafasını yere eğerek gittiği için elinde telefonla oynayan Nayeon'a çarpmıştı. "Özür dilerim." Az önce Jeongguk için kullandığı cümleyi çarptığı kişiye karşı kullanırken pişman olmuştu. Nayeon sorun edecek biri değildi ama, neden kafası eğik yürümüştü? Üstelik Nayeon olduğu yerde duruyordu, suçlu kişi oydu.

"Sorun değiill. Telefonum düşeceği için korktum da ondan çığlık attım. Senlik bir şey yok." Nayeon anlayışla telefonunu göstererek konuştuğunda Taehyung hızlıca başını salladı. Jeongguk'un onu kolundan tutup çekmesiyle elini sallayarak,"Görüşürüz." dedi. Enerjik bir sesle aynı karşılığı aldığında, yanında ki Jeongguk'la ilerlemeye başladılar.

Jeongguk'un odasına geldiklerinde kapıyı açıp içeriye girdiler, Jeongguk hiç beklemeden kendi sandalyesine oturduğunda Taehyung öylece kalmış ona bakıyordu. "Yanıma gel." Kendisine karşı söylenen sözle Jeongguk'un hemen önünde durduğunda Jeongguk derince iç çekti. Bu adam bugün sürekli iç çekiyordu. Oturduğu yerden doğrulup Taehyung'u belinden tuttu, kucağına oturttu.

Taehyung beklemediği şeyle gözlerini açıp şaşkınlıkla Jeongguk'a baktı. Jeon kucağında ki adamın bacağına elini koyarken konuştu. "Telefonunu ver." Taehyung başını sallayıp hiç sorgulamadan telefonunu cebinden çıkardı, kucağında olduğu adama uzattı. Jeongguk'un bir amacı vardı. Telefonu eline alıp şifreyi girdi, Taehyung her yere aynı şifreyi koyuyordu, doğal olarak Jeon'da onun bütün şifrelerini biliyordu. "Ne diye kaydettin onu?" Taehyung kim diye soracakken aklına gelen kişiyle düşünmeye bile gerek duymadan cevapladı soruyu. "Adıyla." Jeongguk başını sallayıp kendi numarasına baktı. 'Jeon' diye kayıtlıydı, bunu garipsemedi zaten Taehyung ona hep böyle sesleniyordu. Amacına da ulaşmıştı.

"Arıyorum, ne zaman geleceğini sor." Taehyung tekrar sorgulamadı, başını sallamakla yetindi sadece. Jeongguk telefonda bir tuşa basınca telefon çalmaya başladı, hoparlörü de açtı. Telefon 2 ya da 3. çalışında açıldı. "Alo." Jeongguk o kızın sesini ikinci kez duyunca fark etmeden Taehyung'un bacağını biraz fazla sıkmıştı. Taehyung yüzünü buruşturdu. "Nerede kaldın?" Adamın samimiyetten uzak sesi Jeongguk'u rahatlatmıştı. "Az kaldı. 10 dakika sonra orada olurum." Taehyung Jeongguk'a baktı. Jeon başını sallayıp, telefonu kızın yüzüne kapattı. Telefonu masaya hafif bir şekilde fırlatarak Taehyung'un kucağındaki yerinin rahat olduğundan emin oldu. Biraz daha kendine çekti onu. "Seni hâlâ affetmedim." Özlemişti. Onu kucağına almanın nedeni olarak bunu gösteriyordu.

Manager | tk.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin