𝟒

24 4 10
                                    

Florence'dan

2 ay geçmişti, Hogwarts'a alışmıştım. Grupla çok iyi anlaşıyorduk, Regulus ve Dorcas en yakınlarım olabilirdi. Regulus bazen sinir bozucu olsa da çok iyi anlaşıyorduk, Dorcas ile ise yatakhanede beraberdik, yan yana ve tam hayal ettiğim gibi. Haftasonları gece uyumayıp konuşurduk ve haftalık cadı dergileri okurduk.

Ailem ve Lord, herkes mağaradan kaçtığımı öğrenmişti, fakat Regulus hakkında bir bilgileri yoktu. Onlara yalan söylemiştim ve kendim kaçtığımı sanıyorlardı, gittiğim ilk yerin Hogwarts olması ise beklenilen bir şeydi. Fakat burada olduğum ve çıkamayacağım için sorun yoktu. Noelde ölüm yiyen olup onlara katılacaktım.

S.B.D. sınavlarımı olmuştum ve öğlen sonuçlarımı almam gerekiyordu. Sabah erkenden kalktım ve ortak salona gittim, camlardan görünen göl burada en çok sevdiğim şeylerden biriydi. Regulus camın yanında oturmuş bir kitap okuyordu, yanına gittim ve oturdum.

"Günaydın."
"Günaydın."
"Senin için erken değil mi? Genelde biraz daha geç uyanırsın." dedim Regulus'a
"Uyuyamadım."
"Hortkuluklar yüzünden mi?"
"Evet."
"Lord'un günlüğü, nerededir acaba?"
"Şato çok büyük."
"Evet, işin komik kısmı Karanlık Lord'un bir genç kız gibi günlük tutması." Regulus güldü.

"Sırlar odasında olabilir." dedim
"Orası sadece bir efsane."
"Hadi ama, şatonun büyüklüğünden bahsediyorsun! İmkansız değil!"
Regulus düşünceli göründü ve konuşmaya devam etti.
"Orayı bulsak bile açamayız, çataldili gerekiyor."

Sessiz kaldım, ona söylemeyi seçtiğimde fazla şüphe duymamasını umuyordum.
"Çataldili konuşabiliyorum."
"Ne? Nasıl?"
"Doğuştan sanırım. Kimse açıklayamıyor."
Regulus bana ilginç bir şekilde bakıyordu.
"Sana inanmıyorum."
"Ne? Yalan mı söyleyeyim."
"Nasıl oluyorda doğuştan çataldili konuşuyorsun."
"Bilmiyorum, ve odayı bu açıyor, yani ihtiyacın var."
"Hala inanmıyorum."
"Başka seçeneğin var mı?"

Tabiki de başka seçeneğinin olmadığını anladı.
"Kabul."

                                           𖦹

Öğle arasıydı, birkaç derse girmiştik ve şimdi sınav sonuçlarımı benden başka herkes heyecanla bekliyordu. Çok geçmeden bir baykuş masaya kondu ve zarfı aldım. Hızlıca açtım ve tam beklediğim gibi. Hepsi birer olağanüstüydü.
"İşte bu gerçekten olağanüstü!" dedi Barty
"Tebrik ederim!!" dedi Pandora
"Tebrikler, ilginç." dedi Regulus, etkilenmişti.
"Zor değildi, halletim işte."

"Seherbaz olabilirsin." dedi Dorcas
"Bilmiyorum, düşüneceğim. Şimdi ise F.Y.B.S.'leri halletmemiz gerek."

Öğleden sonra tekrardan derse yürüyordum yanımda Dorcas ve Pandora'da vardı. "Haftasonu Hogsmeade'e bir gezi düzenleniyor." dedi Pandora
"Beraber gitmeyi çok isterim!" dedi Dorcas ve başımı heyecanla salladım.
"Hogsmeade'de ki tüm dükkanları gezmek istiyorum, Balyumruk'da en iyi şekerlerin satıldığını söylüyorlar." dedim
"Gerçekten de öyle." diye yanıtladı Pandora
"Belki gizlice Bağıran Baraka'ya da gireriz?" dedi Dorcas sinsice ve güldük.

                                          𖦹

Cumartesi günüydü, ve Hogsmeade'i gezecektik, çok heyecanlıydım. Sabah erkenden kalktım ve hazırlandım. Kahvaltıdan sonra grup ile bahçede toplandık, sonrasında ise Hogsmeade'e doğru yola koyulduk. "İlk ne yapıyoruz?" dedi Evan.
"Üç süpürge." dedi Regulus şüphe etmeden.
"Sıcak bir kaymak birasıyla başlamak, çok doğal. Ama ben bugün bu kızın eğlenmesi gerektiğini düğünüyorum." dedi Barty beni göstererek.
"Hadi ama bütün gün ne yapacağız?" dedi Regulus halinden şikayet ederek.
"İster gel ister gelme Reggie." dedi Pandora
"O zamaan Balyumruk'a!" dedi Evan ve gülerek yürüdük. Regulus ise arkamızdan gelmeye başladı.

Şeker dükkanının atmosferi çok tatlıydı ve bulabildiğimiz her şekeri alıp tek tek denedik, bir şeker daha ağzıma attım.
"Bu vişneliler çok güzelmiş Dorcas!"
"Birde bunu dene." ve yeni bir aroma.
"Az önceki gibi değil. Ama inanılmaz!"
Köşede durmuş izleyen Regulus'u farkettim.
"Hey Regulus! Sende denesene!" ve ağzına sevmeyeceği kadar şekerli bir şey soktum. Az kalsın boğulacaktı, Barty ise anında makinesini çıkarttı ve onun bir fotoğrafını çekti.
"Bunu ortak salona asacağım!"
"Ver şunu bana!" Reg sinirlenmişti ve Barty'nin elinden alarak fotoğrafı inceledi.
"Hala birsz yakışıklısın!" dedi Evan ve Barty ile ikisi gülerken Regulus ölümcül bakışlar atıyordu.

Balyumruk'dan çıktık ve doğruca Zonko'nun Şaka Dükkanı'na gittik. İçerisi oldukça kalabalıktı. Bir sürü büyülü şaka malzemesi vardı ve herkes denedikleri şeyler ile çok eğleniyordu. Barty aldığı bir tezek bombasını dükkanın içinde patlattı ve herkes sessizlikle izledi. O ve Regulus dışında hepimiz gülüyorduk. Dükkandaki tüm şaka malzemelerini denedik ve birer tane aldık, yaklaşık 1 buçuk saat boyunca dükkanda durmuştuk ve en eğlendiğim yer burasıydı.

"Domuz kafasını atlayalım." dedi Evan
Barty onu onayladı, "Neden ki?" diye sordum.
"Üç süpürge gibi bir bar, sahibi Dumbledore'un kardeşi. Fakat çok sıkıcıdır, neredeyse kimse oraya gitmez." dedi Pandora
"Eğlenmek istiyorum, atlayalım." dedim ve kızlar koluma girdi, "O zaman seni Madam Puddifoot'a götürüp biraz dedikodu yapmalıyız değil mi?" dedi Dorcas.
"Biz ne yapacağız?" dedi Regulus somurtarak.
"Üç süpürgeye gidelim, bizimle orada buluşun." dedi Barty ve ayrılarak yolumuza devam ettik.

Sıcak bir çay dükkanıydı, her yer kalplerle süslenmişti ve bir sürü sevgili oturuyordu, üst sınıflardan fazla kişi vardı. Kenardan bakmaya başladık, "Köşedeki 7. Yıl Bay Clearwater. Ravenclaw quidditch takımının kaptanı, ayrıca çok yakışıklıdır, binadaki her kız onunla çıkmak ister. Fakat yanındaki sevgilisi, Ravenclaw ve 5. yılında, onu sırf popülerlik için kullanıyor olmalı." dedi Pandora
"Sende onunla çıkmak ister miydin?" dedim ve güldük.
"Asla."

"Sağ çaprazdaki ise Charlie Weasley, o da son sınıf ve ejderha bakıcısı olacağı söyleniyor." dedi Dorcas ve devam etti, "Abisi daha yakışıklıydı."
"Ciddi misin?" dedi Pandora ve Dorcas bir şey demedi.
"Weasley'ler nasıl kutsal 28'de anlamıyorum." dedim ve onayladılar, çok geçmeden yanımıza kibar bir kadın geldi, dükkanın rengi ile uyumlu pembe ve kırmızı tonlarında giyinmişti ve konuşması çok zarif bir o kadar da komikti.
"Bir şey mi aradınız bayanlar?"
"Hayır, teşekkürler. Biz çıkalım." dedi Dorcas ve arkamıza bakmadan kapıyı açıp çıktık.
"Sesi baykuş gibi!" dedi Pandora ve gülmeye başladı.
"Hogsmeade postanesi için yeni bir animagus daha!" dedim ve kahkaha atıyorduk, önünden geçtiğimiz bir dükkan ilgimi çekti ve durdum.

"Dervish ve Banges."
"Evet, burada büyülü eşyalar satılır." dedi Pandora.
"Annem kıyafetlerimi burada özel olarak yaptırır." İkiside sessiz kaldı ve dükkanı dışarıdan inceledim. "Siz gidin, ben geleceğim." dedim ve dükkanın içine girdim. Boştu ve gerçekten büyülüydü, dükkanın içinde ilerledim ve sonuna doğru geldiğimde yaşlı bir kadınla karşılaştım, hoş bir elbise dikiyordu, fakat daha nasıl göründüğü belli değildi.

"Bayan Miller?" dedi hoş karşılayarak, beni beklemiyor olmalıydı.
"Sizi buraya hangi rüzgar attı?"
"Üzgünüm, sizi tanımıyorum."
"Tanımaman normal canım. Ben Bayan Rhodes."
"Peki Bayan Rhodes, siz beni nereden tanıyorsunuz."
"Seni doğduğun günden beri tanırım Florence. Orads yetiştirilmene her zaman karşı çıkmıştım, fakat bir gün geleceğini biliyordum."
"Nasıl?"
"Annenin büyürken hep yanındaydım, büyükannenin yakın arkadaşıydım ve hastalıklar geçirdiğinde annene ben baktım. Sen doğduğunda çok heyecanlanmıştık. O günden beri senin için Hogwarts kadar özel elbiseler yapardım."
"Teşekkür ederim, bunu duymak çok özel oldu. Benim... gitmem gerek."
"Her zaman beklerim."
Ona gülümsedim ve çıktım.

Bunu beklemiyordum ve beynimden vurulmuşa döndüm "Hogwarts kadar özel." Ailem benden bu kadsr bahsediyor muydu? Beni dışarıdan tanıyan biri varmış meğersem, kafamda bu düşüncelerle üç süpürgeye girdim ve belli etmeden masaya oturdum. "Bir kaymakbirası daha lütfen." dedi Regulus, masanın kenarında sessizce konuşan ve sarışın kıvırcık saçlı güzel bir kadına bakan Barty, Evan, Pandora ve Dorcas'ı işaret ederek.
"Bu Bayan Rosmerta, ona bayılırlar. Üç süpürgenin sahibi."
"Gerçekten de güzelmiş."
"Birası güzel." dedi Regulus bir yudum alarak.

Heart Of The OceanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin