Evet canlar yeni bir bölüme daha hoş geldiniz görüşmeyeli nasılsınız iyisinizdir umarım ben çok iyi değilim çünkü wattped kapalı maalesef :( ama elimizden geleni ardına koymayalım ve duyurmaya çalışalım tamam mı mutlaka sesimiz bir yerlere gidecektir ayrıca giremeyenler için çizgi sütüdyo da yayınlıyorum o zaman yeni bölüme geçelim
"ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum"95 GÜN ÖNCE
SEMİH KARAYEL
Salonda derin bir sessizlik vardı ben , Erdem ve yasemin oturuyorduk yasemin bacaklarını üst üste atmış ellerini saçlarına götürmüş derin derin bakıyordum erdem ise ayaktaydı belini duvara yaslamış elleri cebende oda derin derin bana bakıyordum ben ise şişmiş göz altlarım ile kahırlı bir şekilde bakıyordum tam karşımda oturan yasemine bakıyordum
"Oğlum nasıl yaparsın lan"
Diyerek sessizliği bozdu Erdem bende ona katılıyordum nasıl olabilirdi ben nasıl böyle bir şey yapabilirdim... Hayır yapamazdım tam bu sırada yasemin oturduğu yerden öne doğru doğruldu ve dedi ki
"Semih bak sende ezgi bizim kaç yıllık arkadaşlarımsınız ikinizi de ciğerini biliriz biz senide tanırım... Semih bak sen böyle bir şey yapamazsın emin misin"
Birde ayağa fırladım saçlarım darmadağın olmuş gözlerimin altında derin gri torbalar oluşmuştu dağılmış saçlarımın içine elimi sertçe daldırdım ve başıma vurmaya başladım gözlerim yaşarmıştı yüreğim yanıyordu gözlerimden yaşlar geliyor bir anda fena dağılmış saçlarımı daha da dağıtıyor başıma vuruyordum kahırlı çatallaşmış sesim ve damlayan göz yaşlarımla bağırmaya başladım
"Bilmiyorum ben yasemin bilmiyorum hatırlamıyorum yaptım mı yapmadım mı bilmiyorum emin olamıyorum demek ki ben bu kadar pislik bir insanım ki hatırlamıyorum olmuyor aklıma gelmiyor!!"
O kadar çok bağırıyordum ki kendimi kaybetmiştim etrafa saldırmaya başlamıştım orta sehpa da ki tüm süs eşyalarını yere yığmış koltuk çarşaflarını bozmaya başlamıştım neye saldıracağımı bilmiyordum ama en son hıçkıra hıçkıra ağlayarak bir duvar dibine sindim ağlıyordum ama hayatım boyunca ilk defa bu kadar çok ağlıyordum ki gözlerim ağrımaya başlamıştım bu sırada erdem ve yasemin de bana sarılmışlardı
Uzun bir süre sarıldıktan sonra bir anda cebimde ki telefon çaldı
"Alo"
dediğimde telefonun arkasından müptelası olduğum ses yankılandı müptelası olduğum o narin ve hassas ses. Ezgi soykanın sesi
"Semih Hülya..."
Biranda ayağa fırladım
"Ne oldu hülyaya"
"Çisem onu merdivenlerden itti"
"Ne!" Dedim şiddetle ve ayağa fırladım benle birlikte yasemin ve erdemde ayağa fırladı sonra dedim ki
"Hangi hastanedesiniz"
Bana yol tarifi verdikten sonra yasemin ve erdemle hastanenin peşini tuttuk. Hastane ye geldiğimizde hülyanın yoğun bakım ünitesinde olduğunu öğrenmiştik yoğun bakım ünitesine gittiğimizde eleni ile tanıştık ve bize ola biteni anlattı şok olmuş bir şekilde dinledik yasemin dedi ki
"Yav bir insan bir insana neden böyle bir şeyi durduk yere yapar ki"
Bir anda kutup yıldızımın sesi duyuldu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV
Teen Fiction"Sen neden bana kutup yıldızı diyorsun" "Kutup yıldızı nadir bir yıldızdır gökyüzünün en parlağı odur. Peki sen neden bana dolunay diyorsun" "Dolunay olmazsa kutup yıldızı olmaz" ...