Hızlı adımlarla mekana yürümeye başladım. İçerisi duman altıydı ve o kadar çok insan vardı ki Taehyung'u nasıl bulacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
I can show youhow I live in a lil' bit I wannaunbuttonyourpants just a lil' bit
Hep bir ağızdan çıkan şarkı sözleriyle ortamın kalitesi iyice artıyordu. Taehyungla bu partiyi geçirmek o kadar istiyordum ki içimden Minho'ya küfürler yağdırmaya başladım.
Kalabalıkta yürümeye başladığımda gözüm Taehyung'u arıyordu. Bir tarafta yiyişen insanlar diğer tarafta da arkadaşlarıyla deli gibi eğlenen insanlar vardı. Herkesi görüyordum ama bir tek Taehyung'u bulamıyordum. Endişem gittikçe artarken yürümeye devam ettim. Başına bir şey gelmemiş olması için inanmadığım Tanrı'ya bile dualar etmeye başlamıştım.
Kalabalıkta yürürken insanlar tek tek kenara çekilerek bana yol veriyor şaşkın bakışlarını üstümde tutuyorlardı.
Başımı kaldırıp sahneye doğru baktığımda ilk Minho'yu görmemle kaşlarımı çattım. Onun burda ne işi vardı lan.
Gözüm kolundan tutup çekiştirmeye çalıştığı kişiye doğru döndü.
O an sinirden başım öyle bir döndü ki ne yapacağımı bilemedim.
Taehyung direğe tutunmuş bir yandan dönerek dans etmeye çalışıyor bir yandan da kolunu mızmızlanarak Minho'dan kurtarmaya çalışıyordu.
Hızlı adımlarla Minho'ya doğru ilerlerken çoktan insanlar bu tarafa doğru yığılmaya başlamışlardı bile. Kan beynime sıçramıştı artık.
