Evde yalnızken her zamanki gibi ders çalışıyordu Jungwon. Tek fark odasında değil de balkonda olmasıydı.
Korna sesi duyunca kafasını kaldırdı ve yola baktı. Kapının önünde tanıdık bi araba durmuştu, nerde görse tanırdı onu. Sonuçta herkesin hardal rengi bi arabası yok.
Telefonunu, cüzdanını ve anahtarını ceplerine sıkıştırıp evden çıktı. Onu bekleyen arabaya bindi. Öne oturacaktı ama dolu olduğunu görünce arkaya geçti.
"Yine ders çalışıyordun değil mi?"
"Bu soru eskimedi mi Riki?"
"Sen de kendine fazla yükleniyorsun Wonnie."
"Ailemi tanımıyormuş gibi konuşma Sunoo hyung."
"Çok iyi tanıyorum Won ama çalıştığının yarısı kadar çalışsan da başarılı olursun zaten."
"Bide bunu babama söyleyin bakalım."
Her zamanki gibi Jungwon'un dersleri hakkında konuşurken araba durdu ve içinden çıktılar.
"Yine yeni yerler keşfindesin hyung."
"Burası yeni açılmış, baristaları da çok yakışıklı deniyo. Bi kahvelerini içmeyelim mi yani?"
Sunoo önden içeri girince diğer ikili de peşinden girdiler. Kapıda yazan self servis yazısından dolayı kasaya yöneldiler.
Barista arkasını dönüp yeni müşterilere baktı. En öndekini görünce bakakaldı.
"Sunghoon hyung?"
"Sunoo, görüşmeyeli kaç yıl oluyor? 4? 5?"
"Sanırım 5. Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"Ben de iyiyim."
O ikisi birbirine bakarken başka bi barista geldi. Riki de Sunoo'yu bahçeye götürdü.
"2 latte ve bi sıcak çikolata alabilir miyim?"
"Hemen hazırlıyorum."
Jungwon ödemeyi yaptı ve kahveler hazır olunca arkadaşlarının yanına gitti.
"Jungwon hyung da geldiğine göre anlat artık. Kimdi o?"
"Sunghoon hyung benim eski sevgilim, liseden."
Bu üçlü üniversitede tanıştıkları için birbirlerinin lise zamanlarını pek iyi bilmiyorlardı.
"Hyung, bana geçen bir şey demiştin. Lisedeki ilkinle ilgili. O bu mu?"
"Evet, bakirliğimi kaybettiğim kişi o. O da benimle kaybetti."
~
Jungwon'a siparişleri verdikten sonra çocukluk arkadaşına döndü esmer olan.
"Sunoo'yla arkadaş olman gereken konular var."
"Sebep?"
"Az önceki kediyi görmedin mi?"
"Ne kedisi Jay?"
"Kahveleri alandan bahsediyorum."
"Sen birinden etkilendiğini mi söylüyorsun?"
"Evet! Bu yüzden senin Sunoo'yla arkadaş olman lazım."
"Bilemiyorum Jay. Jake'e nasıl anlatıcam?"
"Jake anlayışla karşılar. İçin rahat etmezse de ben konuşurum onunla. Lütfen Hoon."
"Yalvardın mı sen?"
"Ne kadar istediğimi anlamışsındır umarım."
~
2 saat daha oturduktan sonra masadan kalktı üç arkadaş. Kafeden çıkacakken Sunoo'ya seslendi biri. Arabanın anahtarını Jungwon'a verdi ve kasaya gitti.
"Sunoo, sana bir şey soracaktım."
"Dinliyorum hyung."
"Tekrar arkadaş olmayı deneyelim mi?"
"Hyung... Bilemiyorum."
"Aramıza farklı duygular girer diye korkma sakın, sevgilim var."
"Sevgilin için sorun olmaz mı?"
"Pek sanmıyorum."
"Tamam o zaman. Şimdi gideyim, arkadaşlarım bekliyor. Görüşürüz hyung."
"Görüşürüz Sunoo."
Sunoo kafeden çıktı ve arabaya bindi.
"Ne istiyormuş?"
"Arkadaş olmak. Ayrıldıktan sonra denemiştik ama olmamıştı, belki şimdi olur. Hem üstünden çok zaman geçti ve sevgilisi var."
"Sen yine de davranışlarına ve hislerine dikkat et hyung. Tekrar ondan hoşlanırsın falan, bi de onla uğraşmayalım."
"Geçmiş geçmişte kaldı Won. Şimdi... nereye gidelim."
"Hyung, sen Jungwon hyungla bizi benim eve bırakır mısın?"
"Davetli değil miyim?"
"Bir kaç kıyafet verecektim. Ablası zevkimi çok seviyor sonuçta."
"Aman iyi, senin kıyafetlerine kalmadım zaten."
Riki'yle Jungwon'u eve bıraktıktan sonra kendi evine gitti Sunoo.
Riki, Jungwon'la mutfağa girdi ve kendisine soğuk su koydu.
"Riki ne düşündüğünü biliyorum, onu kaybetmeyeceksin."
"Nerden bilebilirsin hyung? Bakirliğimi kaybettiğim kişi dedi. Sunoo hyung için değeri olan birisi."
"Saçmalamayı kes Riki! Senden benden önemli mi sence eski sevgilisi? Biraz mantıklı düşün!"
Riki kollarını tezgaha yasladı ve gözlerini kapattı. Jungwon da onun yanına geldi, sırtını sıvazladı.
"Ondan hoşlanacağından korkmuyorsun değil mi? Ondan hoşlandıktan sonra sırf sevgilisi var diye acı çekeceğinden korkuyorsun."
"Gülüşünün solmasından, gözlerinin parlamayacak olmasından korkuyorum. Sunoo hyung hep mutlu olmalı, hakkettiği şey bu."
"Herkes hayatının belli bi döneminde üzgün olur, acıları olur. Çok doğal bir şey bu. Bak kendine, Sunoo hyung'a ulaşamadığın için aylardır acı içinde kıvranıyorsun."
"O yaşamasın bu acıyı. O bu acılar için fazla güzel. Hem çok hassas o bunlar için, küçücük. Dayanamaz."
"Olucakmış gibi konuşma. Hem bence ikiniz de mutlu sonu bulacaksınız, eğer Sunoo hyung'a hislerini açarsan!"
"Hayır demiştim."
"Rikicim, ben Sunoo'yla konuştum. Gidip açıl artık şu çocuğa."
"Hayır dedim! Seninle bu konuyu tartışmayacağım!"
"İkiniz de çok salaksınız."
~
Jungwon eve gittiğinde duyduğu hareketlilikle ablasının geldiğini anladı. Annesiyle babası olamazdı, çünkü yurt dışında iş gezisine gitmişlerdi.
Mutfaktan gelen güzel kokularla ellerini yıkayıp oraya gitti ve ablasına selam verdi.
"Sen ne zaman geldin?"
"Yarım saat önce, yemeği de yeni sipariş etmiştim. Gel de sıcakken yiyelim hemen."
"Sen ye, ben çok aç değilim."
"Evden çıkmadan önce ne kadar ders çalıştığını gördüm Won, otur bir şeyler ye. Annemler evde değilken ekstradan ders çalışmana gerek yok. Sabahki yeter sana."
"Haftaya finallerim var, diğer döneme rahat girebilmek için çalışmam gerek."
"Hayır Jungwon, babamın gözüne girmek için kendini derslere boğuyorsun. Yapma! En azından o evde değilken kendine rahat ver. Şimdi gel yemek yiyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barista ~jaywon~
Fanfiction"Hayatın boyunca istediğin her şeyi hemen elde etmişsin ama şimdi olmayınca nasıl da sinirleniyorsun? Şu haline bak, acınasısın! Sabah senden özür diledim, nedenini merak etmiyor musun? Ben söyleyim hemen... Çünkü o öpücüğün devamını getiremeyeceğim...