9

7 2 0
                                    

Jay anahtarı verdikten sonra öylece yürümeye başladı.Ara sokağa girdi ve duvara yaslandı.

"Ona sahip olamam, tokat atmakta haklıydı. Üstüne de çok gittim. Ne diye dinlemeden etmeden bağırmaya başladıysam zaten!"

Cebinde titreyen telefonunu eline aldı ve gelen aramayı cevapladı.

"Efendim Hoon?"

"Kafeye gitmemişsin, Jake söyledi. Nerdesin?"

"Dağ yolunun oralarda."

"Ne işin var orda?"

"Beni gelip alır mısın?"

"Araban yok mu?"

"Yok Sunghoon!"

"Tamam be bağırma. Konum at geliyorum."

~

1 saat sonra Sunghoon'un arabasına binebilmişti Jay.

"Anlat bakalım, dinliyorum."

"Bu sabah Jungwon beni öptü, sonra da bütün gün kaçtı."

"Ne?"

"Okul çıkışında onu almaya gittim, konuşmamız için. Yine kaçtı. Kolundan tuttum arabaya bindirdim, buraya getirdim. Sesim yükseldi, sonra da tokat attı."

"Tokat mı attı? Ne dedin acaba?"

"Benim olmanı istiyorum, dedim. Tokat atmakta haklıydı, öyle dememeliydim."

"Haketmişsin."

"Babasının biricik oğluyum ben. İstediğim her şeyi elde edebiliyorum sandım. Bi yerde takılınca kalakaldım. Çok yaklaşmıştım ama onu da kaybettim. Gerçekten de acınası durumdayım."

"Sana öyle mi dedi?"

"Evet."

"O kim de benim kardeşime öyle laf edebiliyor? 2 günlük yerden bitme şey!"

"Haklı, acınası haldeyim."

"Hayır değilsin! Sakın bi daha öyle bir şey duymayayım."

"Of neyse ne, boşver."

"Sen ne yaptın o öyle deyince?"

"Arabanın anahtarını Jungwon'a verdim sonra da beni aldığın yere gittim."

"Anahtarı niye verdin?"

"Ne yapsaydım Hoon? Bu karanlıkta, dağ başında yalnız mı bıraksaydım. Yavru kedi gibi o."

"Jake'i ilk gördüğümde ona yavru köpek derdim de bana laf ederdin."

"Neyse, daha fazla düşünmek istemiyorum. Beni annemlerin evine bırakır mısın?"

"Tamam."

barista ~jaywon~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin