Beklemenin oldukça yorucu olacağı belliydi. Ama o kadar da değil.Denize gitmek istiyordum ama dün geceden sonraki vücut kondisyonum ve dışarıdaki sıcaklığın birleşiminin olumlu bir etkisi olacağını sanmıyorum. Uyumak, yürümek ya da oturmak imkansızdı. Gözlerimi tavana dikmiş, kafamın içindeki hareketleri yapıyordum ki kapı çalındı.
"Ne istiyorsun Abi?"
"Sen nasılsın? Bu kızla tanışabildin mi?"
"Dün bütün akşamı onu arayarak geçirdim ve bulmuş olabilirim ama hatırlamıyorum..."
"Ne demek hatırlamıyorum?"
"Dün gece sarhoştum. Ve belli ki çok fazla içmişim. Sabah, bir kadının beni odama götürdüğünü söylediler. Ama onun hakkında hiçbir şey öğrenemedim?"
"Düşünüyorum, düşünüyorum ve anlayamıyorum... Neden bu kadar takıntılısın? Madem yürümedi, neden kendin için sorun arıyorsun?"
"İnan bana, bilmiyorum. Sezgilerimle hareket etmeye başladım. Kızı gördüğüm anda..."
"Oğlum, daha ilk adımda ayakların yerden kesildiyse, onunla karşılaştığında neler olacağını ben ne bileyim?"
"..."
"Kardeşim, zaten başın büyük belada. Biraz hava almak ve dinlenmek için neredeyse buraya gelmek zorunda kalıyordun. Beynini kapat ve bir süreliğine zevke konsantre olmaya çalış."
Abi'nin sözleri bir kez daha oldukça doğruydu. Durumun beni ne kadar kaygılandırdığını düşünürsek, bir ilişkide benim için iyi olan hiçbir şey yoktu. Ama biliyor musun, bu duygulardan aldığım zevk, İstanbul'daki tüm o telaştan aldığım zevkten çok daha fazlaydı. Yine de bunu düşünmek gerçekten mantıklı değildi. Abi ile konuşmaya devam ettik. Ablam ya da kardeşim olmamasına rağmen, özellikle son bir yıldır özlediğim sevgi ve desteği hissedebiliyorum. Saatlerce tartışabilir, tartışabilir ve şakalaşabiliriz.
Abi bize geceki maceralarını ve birlikte harika vakit geçirdiği kızı anlattıktan sonra bir yat kiralamaya karar verdik. Abi tanıştığı kızı da davet etti. İçmeye başladıklarında, bu gece sistemime bir kadeh şaraptan başka bir şey girmeyeceğine dair kendime söz verdim. Çift birbiriyle flört etmeye devam ettikçe, kendimi bir "hediye" düşüncesinden giderek uzaklaştırabiliyordum ya da sadece kendimi buna ikna etmeye çalışıyordum. Telefonuma onlarca mesaj geliyordu ve her birinde bekleneni arıyordum. Hediyeyi aldığında ne yapmıştı? Nasıl tepki verdi? Hediyenin sarhoşluktan kendinden geçmiş bir deliden geldiğini duyunca kızmış mıydı? O bile miydi? Neden o olduğundan bu kadar eminim? Ya o piç kurusu telefonu kendisi için aldıysa?
...
"Benden ne istiyorsun?", ekranımda beliren mesaj yüzüme kocaman bir gülümseme getirdi. Bu kesinlikle bir hata değildi. Bana odaya kadar eşlik eden kızdı.Telefonda 5 dakika meditasyon yaptıktan sonra bir cümle kurmayı başardım: "Sen de mi dün benimle bu kadar kaba konuştunuz?"
"Görünüşe göre yeterince değil. Peşinden koştuğun kızdan ne duymayı bekliyorsun?"
"Yine de benden çok korkmuş olmalısın ki bana bir mesaj yazmaya karar verdin. Bu konudaki umudumu kaybetmeye başlamıştım."
"Cehenneme kadar yolun var."
Ya hayatının en iyi günlerini geçirmiyordu ya da genel olarak erkeklerden nefret ediyordu. Ancak bence bu sadece kendini iletişimden gizlemenin bir yolu.
"Genellikle bunu söyledikten sonra engellenirsin."
"Ben bir istisna değilim."
"Ama beni henüz engellemedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marbella'da olan Marbella'da kalır
Fanfic"Hayatta yaşadığınız hiçbir şey yok olamaz. Her şey iz bırakır. Birileri buna kader diyor, birileri şans diyor. Ben sadece Marbella'da olan her şeyin Marbella'da kaldığını söyleyebilirim. Ama kalplerimizde olanlar..."