2.Bölüm: HASTA

509 28 28
                                    

"Selam. Beste idi değil mi?" Gülümseyerek kulaklığımı çıkartıp Ciro'ya döndüm.

"Evet."

"Erkencisin. Takımın çoğu gelmedi daha."

"Her gün erken kalkıp ders çalışıyorum da. İşim erken bitince geleyim dedim."

"Ne okuyorsun?"

"Üniversite sınavına hazırlanıyorum."

"Bir hedefin var mı?"

"Tıp düşünüyorum."

"Vay... Doktor olarak şu kapıdan içeri girmeni isterim. Umarım başarırsın."

"Teşekkür ederim."

"Ooo gençler. Günaydın." Necip de gülerek yanımıza oturmuştu.

"Günaydın."

"Günaydın. Şenol hoca geldi mi?"

"Odasına gittim. Daha gelmemiş. Aradım sonra. Bankada ufak bir işi olduğunu söyledi. Gecikecek bugün."

"O adama da hayranım. Çok karizma." Gülerek Ciro'ya döndüm.

"Geleli çok kısa bir süre oldu ama Türkçe'de baya gelişmişsin."

"Gelir gelmez bana küfür öğrettiler. Onlar yüzünden Hüseyin Arat'a küfrettim." Ufak bir kahkaha attım.

"Ne dedin?"

"Başkanım siktir git." Necip ve ben kahkaha atarken Ciro kaşlarını çatmıştı. "Gülme ya. Bunlar bana demişti ki siktir git tanıştığımıza memnun oldum anlamına geliyor. Ben nereden bileyim küfür olduğunu?"

"Arat'ın tepkisi nasıldı?"

"Ciro'ya gülüp direkt bize döndü. Dedi 'hanginiz öğretti lan bunu' biz de kendi öğrenmiştir dedik. 'Öyle mi' dedi. Şu parkuru on yedi kere koşturdu bize." Ben tekrar güldüğümde Semih yanımıza gelmişti.

"Günaydın."

"Günaydın."

"Günaydın kardeşim. Şenol hoca gecikecekmiş." Başını salladıktan sonra bana baktı.

"Günaydın." Sadece başını sallamakla yetindi. "Konuşmayacak mısın?"

"Aklı selim insanlarla konuşuyorum sadece."

"Semih. Çok ayıp kardeşim. Yakışıyor mu sana?"

"Yakışıyor abi. Yeterince de alttan alıyorum zaten."

"Sorun yok. Rahatsız olmakta haklı. Ona kızmıyorum."

"Sen onun kusuruna bakma. Umursamamaya çalış."

"Umursamıyorum zaten."

"Umursamıyorsan git başımdan."

"Ne dersen de gitmeyeceğim. Bana çene çalacağına gidip antrenman yapabilirsin. En azından işe yarar." Bana göz devirip arkasını dönerek gitti.

"Beste sen onu takma. Niye böyle oldu ben de anlamadım."

"Önemli değil. Dediğim gibi umursamıyorum."

"Güzel. Biz de antrenmana başlayalım o zaman."

"Tamam. Kolay gelsin."

"Sağol."

"Molada görüşürüz ufaklık." Ciro ve Necip de gidince çantamdan çıkardığım ders notlarına baktım. Onların mola vaktine kadar ders çalışmıştım. "Beste!" Bana seslenen Ciro'ya döndüm. "Gelsene sen de." Defterimi kenara koyup yanlarına gittim. "Geldiğinden beri ders çalışıyorsun. Oynamak ister misin?"

Dikkat |Semih Kılıçsoy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin