1.Bölüm: TESİS

1K 33 23
                                    

"Kolay gelsin Sabri abi!"

"Sağol kızım." Mahalledeki birkaç esnafa daha selam verirken bisikletimi sürüyordum. Bugün çok heyecanlıydım. Çünkü Nevzat Demir Tesisleri'ne gidiyordum. Eniştem gazeteci olduğundan uzun ısrarlarım sonucu araya birkaç tanıdık sokarak bana üyelik çıkarmış ve tesise gidebilmem için izin çıkarmıştı. Bisikletle gittiğimden yol biraz uzun sürecekti ama umrumda değildi. Müzik dinlerken bisiklet sürmeyi seviyordum. Tenime çarpan rüzgar bana özgür olduğumu hissettiriyordu.

Uzum sürse de sonunda varmıştım. Bisikleti durdurup tesisin güzelliğine baktım. Sonra inerek güvenliğe kartımı okuttum. İçeri girdim. Etrafta birkaç görevli ve ziyaretçi vardı. Görevlilerden birine antrenman alanını sordum. Vardığım gibi gözlerim tek bir kişiyi aradı. Semih Kılıçsoy. Ve işte oradaydı. Saçları terden alnına yapışmıştı. Topa odaklanmıştı. Diğerleri de antrenmana fazlasıyla odaklanmış görünüyordu. Tribünlere geçip ortada bir yerlere oturdum. Sadece ben vardım. Tabi bu daha güzeldi. Kalabalık sevmezdim. Hem beni fark etmeleri de daha kolay olurdu.

Yaklaşık yirmi dakika sonra mola vermişlerdi. Bu süre boyunca onları izlemiştim. Özellikle Semih'i. Ve ne yalan söyleyeyim yakından daha da yakışıklıydı.

"Hey!" Bana seslenildiğini düşünerek başımı çevirdim. Ciro İmmobile idi bu. Ayağı kalkıp yanına gittim. Necip Uysal ve Gedson Fernandes de yanımızdaydı. "Sen kimsin? Hayranlardan mısın? Bugün antrenmanları izlemek yasak."

"Hayranınızım. Ama benim girme iznim var."

"Görevli misin?"

"Çok genç. Nasıl görevli olsun? Takımdan birinin ailesinden misin? Ya da sevgilisi?" Bu sefer de Necip'e döndüm.

"Hayır. Birkaç tanıdık aracılığıyla üye oldum işte. Karışık biraz. Üzgünüm. Rahatsız mı ettim?"

"Hayır hayır. Öyle demek istemedim. Şaşırdım sadece. İzleyen tek kişi sendin." Ciro'nun mahçupluğu o kadar tatlıydı ki gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Ben de şaşırdım. Geldiğinden beri telefonunu eline almadın. Genelde insanlar geldiklerinde telefon ellerinden düşmez de." Omuz silktim.

"Sizi kendi gözlerimle izlemek varken neden bir ekrana sığdırayım ki?" Necip ve Ciro gülerken Gedson da bozuk aksanıyla konuştu.

"Geldiklerinden beri Ciro ve Rafa'yı görmeye gelen çok."

"Onları da çok seviyorum. Fakat benim asıl görmeye geldiğim kişi o." diyerek Semih'i gösterdim.

"Ooo... Semih Kılıçsoy kızları kendine hayran bırakmaya devam ediyor."

"E yakışıklı çocuk. Yetenekli de."

"Geçen gün antrenmanda attığı gol çok iyiydi." Ciro gururla Semih'e bakıyordu. "Bu çocukta çok iş var." Sonra bana döndü. "Biz biraz dinleneceğiz. İzninle."

"Hoşçakal."

"Teşekkür ederim. Hoşçakalın." Necip ve Ciro el sallayıp giderken Gedson da bir beşlik çakıp arkalarından gitmişti. Onlar gidince ben de tekrar yerime oturdum. Semih de diğerleriyle beraber molaya çıkmıştı. Onları beklerken sırt çantamdan defterimi ve kalemimi çıkardım. Kulaklığımı da telefonuma taktım. Evet bu devirde hala kablolu kulaklık kullanıyordum. Çünkü neden olmasın?

Müzik dinleyip çizim yaparken defterime düşen gölgeyle başımı kaldırdım. Semih Kılıçsoy'u karşımda görmeyi beklemiyordum. Kulaklığımı çıkarıp ona baktım.

Dikkat |Semih Kılıçsoy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin