5.Bölüm ( kabulleniş)

132 16 14
                                    

İnsan iki küçük et parçası ile ölçülür, kalbi ve dili...
(İmam Gazali)

" Zerre " diyen sesi kulağımı yırttı.
Sonra bir ismi andı alim dedi ders mi almiş hemde eşkıyadan, yüce biri olmalıydı ses tonu öyle nakşetti kalbime.

Gözleri aydan aldığı ışıkla parıldiyordu baktiğı derin iki çukur icine cekse ateşten erirdin, simasindaki öfkenin tesiri ise attığı tokattı.
Yüzüme kapadiğim elime değmişti ağır bir metali andıran sert eli canımı yakmadı ama ruhum bir darbe daha aldı savurdu başımı yana.
Ağanın o mescitte attığı tokatıda unutmadım.

Yediğim ilk tokat değildi belki ama son olacaktı.
Artık ezilecek canımda yoktu, vazgeçtim.

"Kaçıyorsun ha" dedi, kacamazdım en iyi o biliyordu.

Atından bile korkmuştum sesi ürkütücüydü hele o beni ezmek ister gibi şaha kalkan ayakları Kara dan daha kararlı.

Atına atladı sonra benide kolumdan tuttuğu gibi atın üstüne çekti.
Gözümden süzülen damlaları görmedi elbette görsede umursamazdı.

Kaçtım, kaçamadim ve evet ölmediğim için yine yanlış yapmıştım.

Mağraya gelmiştik geri.
Bu kez daha bir kabaca çekti attan sanki omzundan yük alıyrodu savurdu mağaranın köşesine.

Cılız bir hıçkırık vardı bende iclibir ah sırtım taşa değdiğinde bir kez daha yara aldim, birde bacağımdan ince bir çizgi gibi akan sıcak kan çok aksa keşke, kurtuluş!

Heybesine yaklaştı kalın siyah bir ip çıkardı.
Bileğime doladı bir ucunu sıkı sıkı düğüm etti, diğer ucunuda kendi eline bağladı.

Başımı kaldırdım yüzüne bakma gafletinde bulundum, sadece gözleri görünüyordu yine saklaması manidar.

" ne yapıyorsun zaten kaçamam" dedim.

" Merhamet en tehlikeli silahtır önce kendini vurursun " dedi yüzüme tükürür gibi.

" sence ben gözüne bakınca anlamazmıyım ha nasıl kaçacaktın neyine varacaktın, ırzına zalim Salih'emi yoksa namusuna zeval Haydar'amı yada dur sözde sakat ağa oğluna yada doğrudan ağaya en iyi ihtimal ıraz nenene ki o da bir ayağı toprakta" tiksindim sesindeki tınıdan baştan aşağıya aşağılık gibi hisettim.

Herşeyi bilmesi beni suçladı, haklıydı.

Derin bir nefes çektim ciğerlerime mağradaki oksijen ateşten çıkan dumanın hapsindeydi ben ise Kara'nin esiri.

" o zaman ben yine gideceğim, sen tut tutabilirsen" diye meydan okudum şaşırdı gözlerime baktı ağladığımı o an farketti çünkü ben ders alacak
GAZALİ değildim ki evliya olmaya ama o evet eşkıyaydı hemde en zalimi.

O gün imamı vuranda oydu ağacın orda rahatça beklemesinden belliydi planı vardı, belkide ağaya attığı suçlarda onun eseriydi bukadar çok bildiğinden kızların akıbetinde de parmağı vardı..

Ateşin başına gitti, ip beni çekti.

Düştüm kalçamın üstüne yaralar kalbimin derininde parçalandı, sızısı çok içeride.

Ah diyen seslerimin bir önemi yoktu artık.

" birdaha sakın, affetmem" dedi tislar gibi.

" sana sorarım giderken " dedim gitmekti niyetim sonsuza kadar hemde.

İnatlaştım, hata ettim insan üstü bir yaratık gibiydi nafile ne yapsan.

ZERRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin