6.Bölüm ( hata)

96 16 11
                                    

🌿🌿

" Kara senmisin" diyen telaşlı sesime cevap gelmedi debelenemezdim hatta nefes bile alamadım izin vermezse çok ağırdı.

Ağzımı daha sıkı kapatmak ister gibi bastırdı elini buz gibiydi parmakları dudaklarım dondu, konuştuğuma pişman oldum korkmadım şüphede etmedi güçsüz kalbim.

Kulağıma değdi nefesi.

" kim cesaret eder " dedi.

Kara'ydı, sesi tanimazsam sağır olmalıydım.

Sessizce durdum üstümdeki ağırlık yana kaydı elini açtı sonra
" nefes al " dedi.
Tutmuşmuydum ki?

Cesaret eder,kim nasıl? Şaşırdım.

Ses tonu hep aynı aşağıya çeker insanı, alnıma gitti ellerim boncuk boncuk ter vardı içimde huzursuz bir his tıpkı o alçağı gördüğümde olana benzeyen gibi ne bu böyle içimi giciklandiran oysa ben korkmalıydım şuan.

Ve ne yazikki herşeyi bilen bu halimide anında fark etmişti.

" korktum" dedim.
Birşeyler söylemiş olmak için.

" kork zaten yanlış düşünmekten de kork, şimdi beni arıyorlar" dedi bişeylerle uğraşıyordu baş tarafımda kalan elleriyle.

" nasıl kim? bana ne olacak " dedim kendimi düşünmek bencillikmiydi?

"önden giden kervanın yanciları, alacağı var benden havaya kokum düşmüş bulurlarsa affetmem sonra senin miden bulanır " dedi
seni birakarim hana Hatun kadin  bakar sonrada gonderir kim alirsa " diyerek abayı açtı oturur pozisyona geldi.

Beni bir endişe dalgası aldı.
" ben nasil yani, olmaz ya ağanın adamlariysa" diyiverdim.

" değil çok fikir üretme gelen giden bellidir buralara ağa senin köyünde kaldı burası sultanın hükmü " diye cevapladı daha çok merak ettim.

" bu gece burdayız sabaha seni gizlice götüreceğim güneş çıkmadan, şimdi uyu başıma bela olduğun yeter" diyerek yeri gösterdi..

Bu korku ve soru işaretleri ile uyu demek kolaydı.

Aklıma geleni söyledim
" açım" diyerek ve
" karnımda ağrıyor " dedim, belki hastalığıma bırakmazdı diye umut ediyordum galiba ben o olmayınca korkacaktim o handa.

" sana parçalayacak başka ipek gömleğim yok ağrın olmasa iyi olur, heybeden ekmek çıkar ye açsan başının çaresine bak " dedi etrafımızdaki ağaçlar daha merhametli geldi.

Ayağa kalktım dediği doğruydu gömlek parçasının koruyacak hali kalmamıştı.
Ağacın arkasına geçtim artık ağrım yoktu bacağım dışında, kötü  haldeydim hemde yabancı bir adamın yanında, tiksindim kendimden ağlamak istedim.

Döndüğümde Kara çalının dibine biraz daha çırpı yağmış küçük bir alan oluşturmuştu geceyi geçirmek için.
Oturdum yavaş bir şekilde,  benim bile başım çırpılara değiyordu ve hava acı acı esmekteydi belime doğru ince sızıyı hisettim oysa iyiyim diye umutluydum.

  Ateş yakmadı,  yakındık insanların olduğu yere, aklımdaki soru neden aranıyordu kimdi ki bu adam bizim köyde ne işi vardı mesela, biz şuan buralara nasılsın geldik nereye gidiyordu?

ZERRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin