Kizlar slm 2 yil gecmeden yb attim soktayim
Geride bıraktığın izler bile yapayalnız.
___________________
-Namjoon-
Başıma giren keskin ağrı ile gözlerimi araladım. Komodinin üzerinde duran telefonumdan saate baktığımda sabah dokuzu gösteriyordu.
Yatakta esneyerek diğer yana döndüm. Evet, tahmin ettiğim gibi yine yanım boştu. Ben uyuyana kadar zaten gelmiyordu yatağa ama belki ben uyuduktan sonra gelir diyordum ama gelmiyordu. Her sabah kalkıp baktığımda ya ofisindeki rahatsız sandalyede ya da salonda, koltukta uyuyordu.
Rahat yatağımız varken o rahatsız sandalyede iki büklüm uyuyacak kadar mı yüzümü görmek istemiyordu?
Hastaneden çıkalı neredeyse 10 gün olmuştu. Onunla en son tartışmamız üzerinden bir hafta geçmişti, o günden beri pek konuşmuyorduk. Zaten yüzünü pek görmüyordum. Ya işe gidiyor, evde olduğu günlerde bile ofisine kapatıyordu kendini. Yemek yapmak için ya da kızımızla ilgilenmek için çıkıyordu oradan.
Yalnızca birkaç kez sorduğum soruları yanıtlamıştı, tek muhabbetimiz buydu. 'Bunlardan hangisi benim diş macunum, hangi kahve fincanı benimki?' gibi basit sorulardı yalnızca.
En son tartışmamızdaki tavrından sonra eski hayatımla ilgili bir şeyler sormaktan çekiniyordum artık. Meraktan ölsem bile bir şey anlatmayacağını anlamıştım. Bu yüzden bugün Taehyung'u çağırmıştım yanıma. Hem evde yalnız olmaktan fazlasıyla sıkılıyordum, biraz muhabbet edebilirdik ve o tüm sorularımı bıkmadan yanıtlıyordu.
Taehyung'u şimdiden çok sevmiştim. Onun da beni ne kadar sevdiğini bakışlarından bile anlıyordum. İyi bir arkadaştı.
Uykulu gözlerimi ovalayıp kalktım yataktan. Kısaca elimi yüzümü yıkadıktan sonra yan odaya, ofisine ilerledim. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdiğimde orada olmadığını gördüm. Büyük ihtimalle salonda uyumuştu bu gece.
Boşverip aşağı kata indim. Salonda da yoktu. İşe mi gitmişti acaba? Mutfağa gidip ayılmak için kahve yapmaya karar verdim. Kahve makinesine belirli miktarda kahve koyup kupa bardağımı alıp beklemeye başladım.
Benim kupam mavi, onunki pembeydi. Üzerlerinde ise Nam&Jin yazıyordu. Bu tatlı ayrıntıya gülümsedim. Büyük ihtimalle Seokjin özel olarak yaptırmıştı bunları. Ya da ben de yaptırmış olabilirdim, hatırlamıyordum.
Kahvenin olmasını beklerken gözlerimi mutfakta gezdirdim. Kapının arkasına asılı 3 tane mutfak önlüğünü fark etmiştim ardından. Yine biri mavi, biri pembeydi. Ve bir tane de küçücük, mor önlük vardı. O da Haeil'in olmalıydı. Üzerlerinde italik yazıyla Kim's Family yazıyordu.
Bu ufak detayları gördükçe daha da üzülüyordum. Evdeki her detaya, her fotoğrafımıza, videomuza baktıkça eskiden ne kadar da mutlu, huzurlu, aşk dolu bir hayatımızın olduğunu görüyordum. Şimdi ise aynı evin içinde yabancı gibiydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely Boy
FanfictionHiçbir şey hatırlayamamaktan daha kötü bir şey varsa, o da ölesiye unutmak istediğin gerçeklerin peşini bırakmamasıdır. Namjin