•İlk An•

8 2 0
                                    

wattpad kapandığı için çok okunacağını düşünmüyorum, umarım yanılıyorumdur. ÇOKKKKK YAKIN bir arkadaşımdan dolayı yazma kararı aldım hanimefendi maalesef yazmıyo hikaye (sikah zoruyla yazdırıcam) tiktok hesabı:jensriddle
çok tatlıdırr takip ederseniz çok sevinirizz💞💞
___________________________________

Bugün Hogwarstdaki son yılımın ilk günüydü. Bu zor günün bir an önce bitmesini istediğim için banyoya girmeden önce 2 Eylül tarihini işaretledim.

Duş alıp hafif bir makyaj yaptıktan sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım.

Çirkin değildim. Aksine, çok güzel olduğumu söylerlerdi. Neredeyse 173 cm  boyumla okuldaki çoğu kızdan uzundum. Kum saati keskin kıvrımlı vücudum vardı.

Malfoy genetiği olan belirgin açık renklerde mavi gözlerim sarı saçlarım vardı. Oldukça güzel bi kızdım. Ama bunu ortaya çıkarmak, Güzelliğim veya fiziğim için kullanılmak istemiyordum.

Üzerime bol giysiler giyiyordum. Onca pahalı ve marka giysilerim varken. Buda beni Dracoya alay konusu yapıyordu.

Sonunda hazır olduğumu düşündüğümde en sevdiğim okul çantalarımdan birini takıp aşağı indim. Evimizin en üst katında yaşamak kulağa ne kadar hoş gelsede her zaman merdiven çıkıp inmek boğucu oluyordu. Gerçi kocaman bir tarlada huzur içinde otlayan atlara bakan bir balkona sahip olmak gibi avantajları vardı.
Ay ışığı ve parlak yıldızlarla süslü gecelerimi muhteşem atların zarif hareketlerini, Kayan yıldızları izleyerek zaman geçirmekten zevk alıyordum.

Babam başımın üstüne bir öpücük kondurarak, "selam bebeğim," dedi.
Babamı nadiren evde görüyordum, bir ölüm yiyen olduğunu biliyordum elbette. Vaktimizin kıymetini bilmek için hemen göğüsüne sokuldum.

"Selam, Baba." Deyip kocaman sarıldıktan sonra nasıl göründüğüne baktım, Pahalı bir takım giydiğini görünce sırıttım. Babam, hatrı sayılır bir zengindi.

Nedense hiçbir zaman abim Draco gibi şımarık bir egoist olmamıştım. Draco ismi bile sürtük ismi gibiydi. Aslında birbirimiz için canımızı verirdik sadece birbirimizle uğraşmak hoşumuza gidiyordu.

Babam inanılmaz iyi yemek yapan ev cinlerinin yaptığı bir tabak böreği uzatıp. "Delilah, ne düşünüyorsun öyle?" diyince kendime geldim.

"Teşekkürler baba." diyip bir lokma aldım. Merlin, cidden çok lezzetliydi.

Kapıya doğru bir kaç adım attım, son bir kez  omzumun üstünden babama baktım "ne zaman geleceksin"

Babam"emin değilim evlat, Lordumuz nasıl uygun görürse bilirsin." diyip dış kapıyı açtı. Dışarı çıktığımızda siyah, Lamborghini Aventador Roadster'imim kapısını açıp anlıma bir öpücük kondurdu.
Vedalaşmamız bitince arabamı çalıştırıp gaza bastım.
                                       ***
İlk dersimin olduğu  sınıfta arkadaşlarımı bekliyordum. Her zaman olduğu gibi ikiside geç kalmıştı. Bunları düşünürken ikiside şarkı söyleyip, gülüşürken içeri girdi.
Nissaya sarılmak için yerimden fırladım. "günaydınnnn, doğum günü kızıı" diye bağırdım.
 
Görünüşünden asla amlaşılmasada, sınıfımızın en küçüklerinden biri olan Nissa artık reşit olmuştu.

Kahverengi,dalgalı saçları,kahverengi gözleri neredeyse benimle aynı olan boyu benimkine benzeyen kum saati bir vücudu vardı tam bir afetti.
Bir erkeğin red edileceğini bilmesine rağmen peşinden koştuğu kızlardan biriydi.

Dasia ise, siyah kıvırcık saçlı siyah gözlü klasik bir kızdı, O bir Lestarangeydi. onuda çokk severdim.

Dasia gülerek sordu "reşit olmak nasıl bir duygu çaylak!" dediği şeyle gülümsedim.
Ne yazikki snape sınıfa ruh gibi girip bizi azarladıktan sonra ders anlatmaya başladı.

Lord'un KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin