Hayatın sadece insanların kendi düşüncelerinden ibaret olduğunu bugün annemle birlikte yatan eskiden hayatımın bir parçası olan ve her anıma ortak olan bana silah dayayan erkek arkadaşımdan öğrendim.
Tanrı çiftlerin kırmızı iplerini serçe parmağından bağlarken benim şansıma boğazımdan bağlamıştı. İpin diğer ucunda ki kişi kırmızı ipi beni sevmek için değil, beni öldürmek için kullanıyordu. Ve buna insanlar Masum Aşk diyordu.
Gördüklerimi beynimden silmeye çalışsam beceremiyordum. Gözlerimin önünde o an belirdiğinde mutfak lavabosunda ki artık çöpleri görmüş gibi tiksiniyor ağzım burnum kayıyordu.
Barlasın evine geleli neredeyse 10 15 dakika anca olmuştu ve ben koskoca salonda Toprakla baş başaydım. Toprak ,Barlas'ın anladığım kadarıyla en yakın arkadaşıydı. Eve geçerken Barlas bir yere uğramıştı nereye olduğuna bakmamıştım ve o zaman Toprakta arabaya binmişti.
"Yenge sana da kahve yapayım mı?" Toprağın konuşmasıyla yönümü ona çevirdim ve başımı hayır anlamında salladım. Bana yenge diye hitap etmesinden hoşnut olmamıştım. Acaba Barlasla arasında benimle bir şey mi geçmişti de bana yenge diye hitap ediyordu. Kafam o kadar doluydu ki hiç bir şeyi doğru düzgün anlamıyordum.
Bir anne nasıl bu kadar kalitesiz bir insan olabilirdi anlamıyordum. Kendinden neredeyse 20 yaş küçük bir erkek ve üstelik kızının nişanlısı sayılabilecek bir insanla nasıl cinsel ilişkiye girebilirdi?
Hayat çok kötüydü. Özellikle hayatın benimle alıp veremediği bir şey vardı p da huzursuz bir yaşam. Bir günüm de bile huzur yoktu. Her günün bir macerası bununla birlikte acısı vardı.
Henüz 18 yaşında genç kız olup hayata neşe katıp ordan oraya gezecekken dertten derde kovalanıyordum.Barlas merdivenlerden indiğini gördüğümde sakince bir nefes aldım.
Acaba yine ne olacak...Üzerinde ki takım elbiseleri çıkmış rahat ev kıyafetleri vardı. Bana doğru yaklaştığında yanağıma bir buse kondurdu. Tedirgince çıplak omuzlarım titredi. Barlas tekli oturduğum kanepenin yanında ki tekli koltuğa geçip bacaklarını uzatarak esnedi. Bakışları üzerimde olduğu için gözlerimi kaçırdım. Barlas kimdi onu bile bilmeden onun evine ve ona sığınmıştım."Bana bak" sert erkeksi sesi içimde ki konuşan kızı susturmuş ve bakışlarımı ona çevirmişti. İçimde ki kız çocuğu ağlarken dışarıya buruk bir şekilde gülümsedim. "Efendim Barlas"
"Bir kaç gündür çok şey yaşadın diyorum ki dinlen kendine gel." Devamını getirmedi çünkü ne diyeceğini biliyordum. Hayatımda ki olan biteni ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilmediğim şeyleri anlatacaktı. Durdum derin bir nefes aldım, beynimi sessiz bıraktım. Düşünmek istedim. Bir kaç gün dinlenmek bana iyi gelebilirdi ama olan biteni hemen bilmek de istiyordum.
"Bilmiyorum Barlas. Aslında bir kaç gün dinlenmek iyi gelecek ama burda sana yük olmak istemem" ilj tanıştığımızda şirketinin olduğunu söylemişti. Ama ben hayatına girdim gireli sadece bir kaç gün kısa süreliğine işine gidebilmişti. Ve onun evinde bir kaç gün daha kalmam işlerinde sorun olabilirdi.
"Bana yük olmayacaksın. Ben bir kaç günlüğüne yurt dışına çıkacağım bazı nedenlerden dolayı. Sen burda Toprakla kalacaksın." Tek başıma tanımadığım bir erkekle aynı evi paylaşmak hiç doğru gelmemişti. "Merak etme Topraktan zarar gelmez ama sen yine de rahat ol diye kız arkadaşın da gelecek." Konuşmasını bitirdiğinde Toprak elinde iki kahve fincanla geldi tekini Barlasa verip kıçını Barlas'ın koltuğuna yasladı.
İkisi de ağzımdan çıkacak cümleyi bekliyordu. "Arkadaşım kim ?" Sadece yakın bir tane kız arkadaşım vardı o da Merveydi. Fakat Mervenin gelebilmesinin mümkün olamayacağını düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum •Aşk•
ChickLitJapon efsanelerine göre birbirinin ruh ikizi olan iki insanın arasında kırmızı iplikle birbirlerine bağlıdırlar. Bu ip gözde görülür olmaz. İpin bir ucu dünyanın diğer ucunda diğer ucu da sonunda olsa bile gel zaman git zaman birbirlerine adanmış r...