Belli belirsiz kondum dalına
Dikenlerinin güzelliğine kandım, kanadım.
Dayan dedi yüreğim acılar içinde
Her yer kırmızı, her yer gül kokusu
Her yer karanlık, her yer puslu
Bir feryat bin acı
Geriye sadece yüreğimdeki kanlı yazgı kaldı.🎶Talihim Yok Bahtım Kara
🎶Kanmasınlar, Ferhat TunçKötülükler hep beni bulurdu. Aynı kaderimin baştan kötü insanlarla donatılması gibi. Serhat Çetinsoy. Benim karanlık korkularımın diğer başrolü. Pis zihniyetli psikolojik sorunların zirvesinde olan bir diğer kişi.
"Noldu küçük sürtük? Görmeyeli dilsiz mi kaldın?" dedi o pis nefesiyle iyice bana yaklaşarak. O an can havli ile elini bastırdığı kafamı az önce toza dumana karışan arabanın olduğu yere baktım.
Ben elime gelen şansı olabilecek en kötü şekilde kullanmıştım ve bahtsızlığımla kala kalmıştım.
"Bırak, çek o pis ellerini üzerimden!" diye bağırdım bomboş kalan arazinin içinde sesim yıkık dökük evlerde yakı yaptı. O iğrenç gülüşü benim ensemdeki saç köklerimden tuttu. "Güzel güzel o sesin bize lazım." diyip önünde kapıya hayvan gibi vurmaya başladı.
Bir kadın açtı kapıyı yüzü gözü morluk ve yara içindeydi. Karnının şişliği beynimde vurulmuşa dönmüştüm. Hamileydi ve ölümüne dayak yemişti. Arkamdaki şerefsiz beni kadının üzerine fırlattı ama kadın kendini geriye çekince yere kapaklanmamak için ellerimi yere dayadım.
"Aferin lan, bir boka yaradın bu sürtüğü arayarak." dedi gözümün önüme gelen saçlarımın arasından gördüm o pis yüzünü. Karşısında duran kadının yanağından makas almak istediğinde kadın korkuyla geri çekilmişti.
"Kadını mı dövüyorsun sen?!" dedim ayağa kalkıp kendimi hemen toparlayarak. Adım adım üzerime gelirken ancak benim kadar boyu vardı ama kendini kabartıp güçlü görünme telaşındaydı. Küçükkende ben ondan uzundum ama her zaman daha güçsüzdüm.
İhanetin emaresi sırtımdayken bile kadını korumaya çalışıyordum.
"Noldu lan seninde mi canının istiyor." Demesiyle kafamı duvara vuracak kadar sert bir tokat yemiştim. Patlayan dudağımdan damlayan kanla baktım yüzüne.
"Ne istiyorsun benden?!" dedim az önceki cesaretimden kırıntı kalmayan halimle. Çünkü biliyordum onların elinden bir kez zor kurtarmışım canımı bu sefer kurtarmam imkansızdı.
Ben her zaman çok çabuk vazgeçerdim.
"Bana lazımsın, seni boşuna büyütmedik." Dedi devam etti. "Bu ilk dayağın bizden yıllar önce kaçmanın hediyesi küçük kardeşim." dişlerinin arasından konuşarak. Göğsümüne tekme atmasıyla tekrar yere kapaklanmam bir oldu. Dakikalarca teklemedi. Sesimi bile çıkartamadım çünkü küçükken bağırdığımdan daha beter işkenceler yaparladı. Dilim tutulurdu benim dayak yerken.
Kaburgalarımın nefes aldıkça yüreğime batıyordu. Bir ayağıyla kafamı ezerken gördüm ilk defa evin içini. Harabeydi. Hamile kadın kendini bir köşeye çekmiş karanlık durmaya çalışıyordu. Çünkü biliyordu bu psikopat canı sıkılana kadar durmazdı hiç bir zaman durmuyordu. Bilirdim.
"Şimdi aç o kulağını beni iyi dinle oruspu. Karşında gördüğün kadın benim. Ben onu almak istedim ama piç kurusu kocası vermiyor." Dedi tükürerek konuşarak. O an anladım kadını kaçırmıştı. "Benden kız istiyorlar. Gerçi sen biraz pahalı bir şeysinde." Dedi morartığı vücuduma bakarak. "Ama bir kere laf ağzından çıktı, şerefimize yakışmaz. Adama seni vericem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI GÖĞÜN FERYADI
RomanceBu mahzun göklerde yaralı kuş olsam Bi küçük dal olsan konsam dalına Bilsem o dal bana kafestir O kafes bana tutsak bana zehirdir Bilsem bundan sonra bal olsan şifama Tuz isterdim yarama.