"Ben tüm törelerinizi göze alarak dayandım kapına Hasan Ağa! Vereceğin hüküm başım gözüm üstüne. Hiç gocunma çek silahını vur beni. En azından son nefesimde bile Dilan'ımı görmüş olurum!"
"Madem vereceğim karar kabulündür o halde hüküm bellidir oğu...
Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar, sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin.
Nazım Hikmet
📍İstanbul, Sarıyer
Murat, kardeşi Mehpare'yi önce aile evine getirmişti. Tabii bu yaptığından ailesinin haberi yoktu. Gülsüm hanım ve Hamit Bey uzun zamandır sadece sesini duydukları kızlarını karşılarında görmeyi elbet beklemiyorlardı. Mehpare'yi çok severlerdi fakat bu mesafeler ister istemez arayı soğutuyordu. Küçük kızları , Mehpare'si eski çocuk neşesiyle bakmıyordu artık. Gülsüm Hanım'in ilk dikkatini çeken kızının saçlarıydı. Sarının en güzel halinde, gür ve çok uzun saçları vardı. Kızı hep uzun saç hayranıydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah Güneşi Mehpare.
Rapunzel Mehpare. Yüreği yüzünden güzel Mehpare.
Gülsüm Hanım kızından uzakta kalmaya çok üzülürdü. Şimdi onu karşısında gördüğünde daha da üzüldü. Annesi de onun için böyle mi hissediyordu?
"Hoşgeldin kızım. Seni çok özledim." "Hoşbuldum anne..."
Laf lafı açmış sohbet iyice koyulaşmıştı. Sıkıntı içinde duran Murat sonunda konuşabilmişti.
Her şeyi anlatmıştı. Hamit Bey duyduklarıyla oğluna, bugüne kadar sesini bile yükseltmediği evladına tokat atmıştı.
"Yazıklar olsun sana Murat! Nasıl yakarsın kardeşini! Nasıl böyle bir şeyi göze alırsın? Ne olacak şimdi kız kardeşin bilmediği ellerde yitip gidecek mi? Söyle bana!"
Murat'ın ağzını bıçak açmadı. Mehpare de konuşma gereği duymadı. Ayıp onun değildi ama o telafi etmek zorundaydı. Abisi cezasını çekmek zorundaydı.
Hamit Bey'in oğluna kızmaları, Gülsüm Hanım'ın kızı için ağıtları Sarıyer'i doldurmuştu. Toparlayamadığı ailesi şimdi yok olmuştu. Kızına reva olan hayat bu muydu? Yüzü güzel olanın kaderi kötü olur derler. Mehpare'nin de kötü kaderi abisiydi. Onun nefsi yüzünden yitmişti.
İstanbul'da geçen kasvetli günler geride kalmıştı. Adar'ın , Murat'a verdiği süre bugün dolmuştu. Murat, Dilan ve Mehpare Mardin'in yolunu tutmuştu. Mehpare için yollar bitmek bilmiyordu. Yolun sonunu düşündükçe kalbi tekliyordu.
Nasıl biriyle evlenecekti? Yaşlı mıydı genç miydi? Acaba evliydi de kuma mı gidiyordu Mehpare? Bunun olabilme ihtimali genç kızı deli etti. Başka bir kadının canını göz göre göre yakmayı kabul etmiş olabilme ihtimali yüreğini dağladı.
