9

280 25 9
                                    

Arda

"Ya ağızlarına sıçacağız, ya ağızlarına sıçacağız."

"Ya abi, adamlar deve gibi mübarek, onlar bizim ağzımıza sıçarsa ne halt yiyeceğiz?"

Kerem’in sorduğu soruya Emre abi ona kötü bakışlarını gönderirken denilenleri umursamadan pembe kramponumu giymiş, ardından karşı takımı beklemeye başlamıştık.

Amacımız onları sahaya gömmek olsa da namusumuzdan da gitmek istemiyorduk.

Yani, en azından diğerleri namuslarından gitmek istemiyordu...

Ferdi’yi gördüğüm anda üzerine atlayacağımı biliyordum. Adam taş gibi olduğundan içimdeki sevgi de büyüyor, onu sürekli öpesim geliyordu.

Aklıma yaşananlar gelince tekrar yanaklarım kızarmıştı. Beni öpmüştü, sözleri o kadar güzeldi ki kendimi gerçekten çok güzel hissetmiştim.

Belli belirsiz sırıtırken yakınımdaki İsmail’in söylenmelerini duyuyordum. Büyük ihtimalle yine Barış abime sinirlenmişti.

Normaldi aslında, mahalleye sürekli rezil oluyordu. Bir ara Barış’ın yavuklusu diye adı çıksa da bunu bastırmayı başarmıştı.

Fakat evdeki olaylara sinirlenme ihtimalide oldulça fazlaydı.

Onu es geçip çimlere doğru oturduğumda telefonumu almıştım. Ellerim ezberlediğim numaraya giderken yüzümdeki sırıtış artmıştı.

____

Siz:

Nerde kaldınız?

Evimin direği🤍:

Barış malı İsmail gelmeden çıkmam diye tutturdu be güzelim

Düğün olmadığını anlatmaya çalışıyoruz...

Siz:

Baskın tarafın abim olduğunu düşünmüştüm...

Evimin direği🤍:

İşte hayat...

Siz:

Çabuk gelin ama

Maç başlayacak

Şimdiden zaferimizi kutlamalıyız...

Evimin direği🤍:

Zafer?

Komikmiş...

Neyse geliyoruz biz

Siz:

İyi gelin.

___

"Öküz herif."

Dudağımı buruşturup telefonu yanıma bıraktığımda derin bir nefes verdim. Kazanacağını düşünüyordu, haklıydı fakat buna izin vermezdim.

Onu kölem yapmak istiyordum. Benimle ilgilenmesini, dediklerimi dinlemesini istiyordum. Aklıma gelen düşüncelerle yanaklarım kızardığında bacağıma vurmuştum. Konu Ferdi olduğunda hayal gücüm istenmeyen şeyleri ortaya çıkarıyor ve bu durum beni zora sokmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Yanıma gelen İsmail’e doğru kafamı çevirdim. Yüzünde belirsiz bir mutsuzluk vardı. Bir şeyden çekiniyormuş gibiydi.

"İyi misin?" Yüzü bana döndüğünde gözlerindeki mutsuzluğu en derin şekilde hissetmiştim.

"Babamla tartıştık." "Baba" demesiyle yüzünü ekşittiğinde, omzuna hafifçe vurarak ona destek olmaya çalıştım.

Hep böyleydi. İsmail, her zaman babasıyla çekişirdi. Babasının ağır laflarına karşı kendini savunma yolu belki de buydu.

"İsmoşim!"

Arkadan gelen tanıdık sesle kahkaha attım. İsmail ise kısa bir gülümsemeyle ayağa kalktı, ardından tekrar somurttu.

Onları umursamadan bakışlarımı tanıdık kıvırcık saçlara çevirdiğimde nefesimin yeniden kesildiğini hissettim. Çok güzeldi, her zerresi o kadar güzeldi ki bayılacak gibi hissettim.

Gözlerim dolgun dudaklarına kaydığında ise iştahla baktım onlara. O dolgun dudaklar sanki özenle çizilmiş gibiydi. Onları öpmek istesem de bunu yapamazdım.

"Ooo Volkan Efendi, gelebildiniz şükür..."

Emre Abi, iğneleyici ses tonuyla Volkan Abi’ye baktığında, Volkan Abi onu taklit etti.

"Malum, yeneceğimiz için biraz hazırlık yaptık. Sizin gibi gelmedik yani."

"Yeneceğini nereden biliyorsun lan, it oğlu it!"

Herkes gerilirken, bu ortamın verdiği etkiye dayanarak Ferdi’ye bir öpücük attım ve ardından Emre Abi’yi sakinleştirdim.

Herkes kendi yarı sahasına geçtiğinde, Emre Abi bizi yanına topladı ve ardından gür sesiyle konuştu:

"Hele bir yenemeyin, ağzınıza ben sıçarım sizin!"

____

Selam,

Nasılsınız? Biraz kötü bir bölüm oldu ama kim kazansın bilemedim.

O yüzden tekrardan soruyorum, kim kazansın?

Sonraki bir bölüm iyi bir bölüm olacak, size söz veriyorum

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie

My beauty - ArFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin