"Buradayım lan, alo!"
Kerem, zıplayarak kendini göstermeye çalışırken ona verilen pasla karşı kaleye doğru koşmaya başlamış, ardından gördüğü Mauro'ya şık bir pas atmıştı.
Önüne gelen topa hırsından sertçe vurmuş, Fernando ise hızla yüzüne gelen topla bir şey yapamamıştı.
Fernando'nun yüzüne gelen topla maç durmuş, Fernando ise burnunu tutmuştu.
"Lan, Mauro'da böyle güç var mıydı?!"
Mauro onu umursamadan, takımını çağıran Emre'nin yanına gitmişti. Emre, hepsine sinirli bir şekilde taktik verirken tanıdık olmayan kıvırcık, sahte sarı ve İsmail'in yanında duran adama bağırmıştı.
"LAN BARIŞ!"
"Abi, vallahi sizdenim!" Barış, masum masum İsmail'e bakarken dudaklarını yalamış, ardından ona bakmıştı.
"Ben İsmoşim'in kölesi olurum, sıkıntı değil! Volkan abi, kaybedelim!"
"Barış, Allah rızası için, tamam git hadi..." İsmail belli belirsiz gülümsemesiyle Barış'ın saçını karıştırdığında Barış, küçük bir çocuk gibi kendi takımının yanına gitmiş, gider gitmez de Altay tarafından dövülmüştü.
İki takım, tekrardan kendi yerlerine geçtiğinde Arda, zeytin gözleriyle tanıdık kıvırcık saçlara bakmıştı.
Çekici gözüküyordu, terli hali bile onun kalbini hızlandırıyor, vücudunun titremesine neden oluyordu.
Maç düdüğüyle hızla topa doğru koşmaya başlamıştı. Gol atmayı sırf Ferdi onu izlesin diye istiyordu. Vücudundaki kan bile o kıvırcık saçların etkisiyle durmuş gibiydi.
Saha kenarında pas atacağı birini ararken önündeki adamla tekrar nefesi kesilmiş, fakat kendini toparlayarak topu saklamak için uğraş vermeye başlamıştı.
"Ne kadar inatçısın, güzelim..."
Ferdi'nin kısık sesiyle sırıttığında gözleriyle kısa süreliğine ona bakmış, adamın uğraşlarına gülmeden edememişti.
Gördüğü Sebastian'a gülerek Ferdi'nin bacak arasından topu attığında karşısındaki adam ona tehlikeli bir gülüş sergilemişti.
Arda'nın çevikliğinden etkilendiği belliydi. Kıvrımlı belini sarmak istese de yapamamıştı Ferdi.
Arda, öylesine güzel duruyordu ki...
Genç adam topa doğru koşmaya devam ettiğinde kaçamak bakışlarını Arda'ya gönderiyor, onun yaptıklarıyla içindeki dürtünün daha da arttığını hissediyordu.
Ferdi, sadece Arda ile olmak istemişti o an. Yapılı bacaklarını sadece kendisi görsün istemişti.
İçindeki kıskançlık büyüdükçe hırsı da artmıştı. Bu çocuk, tek bir bakışıyla bile onu delirtiyordu.
Maçın son dakikalarına girdiklerinde herkes hareketlerini yavaşlatmış, yorgun bir şekilde topu almaya çalışıyordu.
Son düdük çaldığında, herkes beraberlikle kendini yere bırakmış, Emre ve Volkan birbirlerine pis pis bakışmış, ardından onlar da yere oturmuşlardı.
"Eee bu durumda kimse birbirinin kölesi olmadı mı?"
"Tabii olmadı, Barış her pası İsmail'e attı amk."
"Oğlum, sahada 10 kişiydik lan."
"Şırfıntı Barış!" Mert, Barış'a el hareketi çektiğinde Barış onu umursamadan oturan İsmail'e hayran hayran bakmaya devam etmişti.
Ferdi ise onların bu hallerine gülerek kendi kardeşine baktığında onun da Altay'la konuştuğunu görmüştü.
Kerem mutluydu. Altay ile birlikteyken gözlerinin içi gülüyor, etrafına neşe saçıyordu.
Aynı şekilde Altay da öyleydi. Ferdi bu ikisinin sohbetini bozmak istememiş, aklına gelen fikirle bütün takıma dönmüştü.
"Tamam, yarın piknik yapalım? Hem herkes için bir değişiklik olur, olmaz mı?" Arda'ya bakarak söylediği bu sözle, zeytin gözlü oğlanın yüzünün kızardığını görmüş, ardından yine bir tebessümle ona bakmıştı.
Çok güzeldi; her hareketi, bakışları, sesi, kokusu, varlığı...
Arda, kesinlikle çok güzel biriydi.
Yavaş yavaş ayağa kalkarken Kerem'e baksa da kardeşinin ona bakmayışıyla gülmüştü. Arda ise göz kırpıp herkesle vedalaştığında sahadan yavaş yavaş çıkmıştı.
Arda'nın da gelmesini istemişti o an. Yanında olmasını, onu öpmeyi, ona sarılmayı istemişti Ferdi. Yapamadığı şey yüzünden içinde öyle bir dert olmuştu ki yüzünden belli oluyordu.
"Erenay!"
Sahadan uzaklaştığı sırada gelen tanıdık sesle arkasını döndüğünde minik bedenin ona koştuğunu görmüştü Ferdi.
Adı, o çocuğun sesine ne çok yakışmıştı...
Arda, nefes nefese geldiğinde ilk başta etrafına bakmış, ardından kendisine aşkla bakan adamın yüzüne minik bir buse kondurmuştu.
Ferdi de minik bedenin şakağından öptüğünde, kimsenin olmayışıyla onu kollarının arasına almış, burnunu saçlarına dayamıştı.
"Kölem olamadın, tüh, ben seni kölem yapmak istemiştim..."
Arda'nın alaylı sesiyle birlikte yürümeye başladıklarında, Ferdi imayla ona döndü.
"Ne yani, her halinle beni kölen yapıyorsun, güzelim, sen ne istersen yapmıyor muyum ben? Aşk olsun..."
"Öf Erenay..."
Ferdi, Arda'nın bu tatlılığıyla birlikte tekrar gülmüş, ardından önüne dönmüştü.
İki sevgili, beraber olmalarının verdiği avantajla Arda'nın evine kadar yürümüş, birlikte sohbet etmişlerdi.
İkisi de birbirlerine bir kez daha aşık olmuşlar, kalpleri ise bir kez daha birlikte atmaya başlamıştı.
Arda'nın evinin önüne geldiklerinde, minik olan dudaklarını büzerek karşısındaki adama bakmıştı.
"Seni özlüyorum hep, çok özlüyorum. Keşke hep benimle kalsan..."
"Abingil bilmiyor, bebeğim. Onlarla konuştuktan sonra emin ol, seni hiç yalnız bırakmam."
Arda, çipil çipil Ferdi'ye baktı.
"Onlarla mı konuşacaksın?"
"Altay'ın da benimle konuşacağına eminim. Kerem'le aralarında geçen şey belli oluyor. Hem biliyorsun, Altay bir şey saklanmasını sevmez."
"Ama sinirlenirse?"
"Kerem de var işin içinde bebeğim. Onun abisi benim, hatırlatırım. Hem, Barış gibi davranacağını zannetmiyorum. Hadi, üşüdün sen, geç eve."
Arda, masum bir şekilde Ferdi'ye sarıldığında, Ferdi sırtını okşadı.
"Seni seviyorum, Erenay."
Sarılmalarını ayıran yine Arda olmuş, bu sefer birden gelen cesaretle Ferdi'nin dudaklarını öpmeye başlamıştı.
Büyük bir aşkla öpmüş, ardından kaçarcasına binaya girmişti.
Ferdi ise şaşkınlıkla ona bakmıştı.
İlk kez öpüşmemişlerdi. Fakat ilk kez Arda, Ferdi'yi öpmüştü.
___
Öf Ferdi nasıl abilik yapıyo öyle ağlicam😭
Herkesin gönlü olsun dedim, kızarsınız diyede uzunca yazdım bölümü...
İki takımın kardeş kardeş(!) geçinmesine gönlüm el verdi😭😭😭
Ha bu arada artık bölümleri uzatıyoruz arkadaşlar kalkın halaya!
İyi Okumalar Sevgili Dostum!
-Lizzie
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My beauty - ArFer
FanfictionFerdi, arkadaşının kardeşine deliler gibi aşıktı. bu kitap @thvolese'ye ithaf edilmiştir.