Durmadan Kanayan Yara İyileşir Mi?(Bölüm 6)

902 90 56
                                    

Ay ay ay yeni bölüm geldiiiiiiiiiiii
Umarım beğenmişsinizdir.
Hadi başlayalım bakalım.

...

Tedirginlikle kapıdan dışarıya çıktığımda arkamı dönüp Çağrı'ya baktım.

"Babanız burda mı?"

Kafasını evet anlamında salladıktan sonra merdivenlere doğru yöneldi. Evin tamamını görmesem bile şimdiden büyülenmiştin. Büyük ve ihtişamlı olmasına rağmen dekorasyonu şık ve sade olmuştu. Kesinlikle çok güzel görünüyordu.

"Ellerin titriyor?"

Etrafımı incelemeyi kesip soru sorar gibi konuşan Çağrı'ya döndüm. Merdivenlerden inmeye devam ederken ellerime baktım. Çağrı'nın dediği gibi titriyorlardı. Zaten ne zaman titrememişlerdi ki? Artık alıştığım için çok sorun etmiyordum ama en kısa zamanda buna çözüm bulmalıydım.

Çağrı'nın benden cevap beklediğini fark ettiğimde gözlerimi ellerimden ayırıp ona baktım. Kafamı yavaşça onaylar şekilde salladım. 

"Çoğu zaman böyleler."

Benim cevabımla kaşları çatılırken beklemeden konuştu.

"O ne demek öyle?"

Umursamaz bir tavırla önüme dönüp omuz silktim. Bunca şeyin arasından birde ellerimin titremesini kafama takamazdım. Ya da sadece üşengeçlikti bilemiyordum artık.

"Anlaşılan senle çok işimiz var Miray."

Ağzının içinden mırıldandığında yine cevap vermedim. Çünkü eğer verecek olsaydım buradan gideceğimi ve böylece uğraşmak zorunda olmadığını söylerdim ondan sonra Kaan bir yerlerden çıkıp yine bana bağırmaya başlardı. Ya da daha farklısı Çağrı'da bağırabilirdi. İkisinde  bu potansiyel fazlasıyla vardı.

İki kat merdivenleri bitirdiğimizde yerimde durup Çağrı'ya baktım. Fazlasıyla gerilmiştim çünkü anneleriyle de tanışacağımı tahmin etmek zor değildi. Ama ben tanışmak istemiyordum. Benim zaten bir annem vardı. Her ne kadar toprağın altında olsada bana o yeterdi.

"Neden duruyorsun?"

Çağrı'nın neden durduğumu bildiğine emindim. Zaten benim ağzımdan duymak için yapıyordu ama ben ona istediğini vermeyecektim.

"Hangi tarafa gitmem gerekiyor? Eğer mümkünse çıkışı tercih ederim."

Dudağının kenarı usulca yukarıya kıvrıldığında yüzümü sabit tutmaya çalışsamda içimden çığlık atıyordum. Nedense Çağrı'yı kendime çok benzetiyordum ve bu ne düşündüğünü önceden tahmin etmemi kolaylaştırıyordu. Çağrı tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki arka tarafımızdan bir şeylerin kırılma sesi duyuldu. 

Sesten irkilsemde hemen o tarafa döndüm ve o kadını gördüm. Elinde tuttuğu iki yemek tabağını da yere düşürmüştü. Tabakların içindeki yemeklerin eline de döküldüğü buradan bile belli oluyordu. Bana şok olmuş gözlerle bakarken donup kalmış gibiydi. Yemeğin buharı hâlâ tüterken neden yanan eline bir tepki bile vermiyordu?

Kadının yüzüne baktığımda ona ne kadar benzediğimi fark edebilmiştim. Saç, göz ve ten rengimi ondan almıştım. Diğer yüz hatlarımda daha çok Barın'a benzesede Gökhan beyden aldığım aşikardı. Kadına bakarken gözlerim dolma isteğiyle yanıp tutuşsada kendime engel oldum. Şu an endişem daha ağır basmıştı zaten.

Ne yaptığımı fark etmeden koşar adımlarla kadının yanına yaklaştığımda kapının arkasından gelen Gökhan beyi de gördüm. Çağrı'nın da arkamdan geldiğini hissetsemde dönüp bakmadım. Kadının bana dolu gözlerle bakmasını umursamadan iki bileğini tutup kendime yaklaştırdım.

Gitmesen Olmaz mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin