3=elli üç

28 5 111
                                    

"Geç mi kaldım? Erken geldim sanmıştım, üzgünüm." diyen Jeongin'le Changbin kafasını onaylamazca iki yana sallarken konuştu.

"Hayır, hayır. İkimiz de erken geldik."

Jeongin, "Ah, iyi o zaman." dedikten sonra banka oturmuşlardı. Aralarında bir sessizlik olduğunda ikisi de ne diyeceklerini bilememişlerdi.

Jeongin önündeki nehri izlemeyi bırakıp Changbin'e döndüğünde onun yorgun gözüktüğünü düşündü.

"Neden yorgunsun?"

Eh, düşündüklerini dile getirmekten pek de çekinmezdi Jeongin. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Changbin, "Heyecandan uyuyamadım pek." diye cevapladı Jeongin'i fakat dediklerini daha kendi bile algılayamamıştı.

"Heyecandan uyuyamadın demek." dedi Jeongin muzipçe.

Ve Changbin işte o anda ne dediğini idrak etti ve gerginlikle kendini savunmak adına yanındaki bedene döndü.

"Hayır, hayır! Yani evet ama işte anladın sen." diyerek çok da uzatmadan önüne döndü. Utanmıştı şu an.

"Anladım, anladım." dedi Jeongin gülümserken. "Ben de pek uyuyamadım zaten."

Jeongin'in dediğiyle Changbin, onun gülümsemesine karşılık verirken eşitlendiklerini düşünüyordu.

"Sen de mi heyecanlandın?"

"Evet." diyerek dürüst oldu Jeongin. Sonra utandığını hissederek "Ee nasılsın?" diye sordu.

"Yorgunum ama iyiyim. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim." dedikten sonra etrafa göz gezdirdi Jeongin. Sonra aklına gelenle getirdiği poşeti kucağına aldı.

Jeongin, "Kek yaptım." diyerek poşetteki kabı çıkardı. "Seungmin ve Felix de yardım etmek istedi ama o ikisi bir araya gelince tamamen felaket oluyor diye izin vermedim."

Changbin, "Onlar kim?" diye sordu.

Jeongin, "Felix, hastanede yanımızda olan sarışın. Seungmin'se orada çalışıyordu ama siz görmediniz." diye açıkladı.

Changbin, "Hmm." diyerek anladığını belirtti.

Jeongin'in, "Kek ister misin?" diye sormasıyla Changbin, "Olur." diyerek Jeongin'in uzattığı kek dilimini alıp ısırmıştı. Klasik bir kekti ama o an için Changbin'e gereğinden fazla mana ifade etmiş ve güzel gelmişti.

"Bir dahaki sefer aynalar odasına gidelim mi?" diye sordu Changbin aklına gelen yerle.

"Gidelim." derken bir dahaki sefer olacağı için mutluydu Jeongin. Keza Changbin de tekradan buluşacaklarının garantisini aldığı için mutluydu. İkisi de bir dahaki seferi düşündüğünden sessizleşmişti.

"Çok güzel olmuş." diyerek elindeki keki göstermiş ve sessizliği bozmuştu Changbin.

"Afiyet olsun." diyerek gamzelerini gösterdi Jeongin de.

"Bir şey soracağım. İlk ne zaman beni tanıdın?" diye sordu Changbin. Her bir fanını gördüğünde aklına hep bu soru gelirdi ve şu an bunun cevabını öğrenme ihtimali varken kaçırmak istememişti.

"Televizyonda görmüştüm. İlk maçında olması lazım. Artık nasıl içinde biriktirmişsen ilk dakikalarda gol atmıştın. Ben o sırada bir şeyle uğraşıyordum. Felix de beni çağırıp göstermişti. O zamandan beri baya takip ediyorum. Ondan önce çok nadir izliyordum."

"Benim için unutulmaz bir andı. İlk defa büyük bir maçtaydım. Dediğin gibi içimde çok biriktirmiştim. Hatırlıyorum çünkü o günkü hırsımı."

vuruş (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin