"Sonra da işte sen aradın, eve geldim." diyerek sözlerini noktaladı Jeongin. Buluşmayı üstünkörü anlatmıştı.
"Ben Chan'la buluştuğumda ararsanız yakarım çıranızı." dedi Seungmin. Jeongin ve Felix, Seungmin'in bu dediğine kıkırdadığında Seungmin, "Ciddiyim." demişti. "Özellikle sen Felix." derken işaret parmağını Felix'e doğru sallamıştı.
"Anca tilkiyi sev sen zaten." diyerek dudak büzdü Felix arkasına yaslanarak. Sonra tekrardan eski konumuna dönmüştü.
"Siz Chan hyungla ne zaman buluşacaksınız?" diye sordu Jeongin, Seungmin konusunu açmışken.
"Yarın." diye cevapladı Seungmin.
"Yarın antrenmanları yok mu?" diye sordu Felix. "Hyunjin bana var demişti."
"Var zaten." dedi Seungmin yüzünde hava atacağını haber eden bir gülüşle. "Chan katılmayacak."
Felix ve Jeongin, aynı anda "Hee." demişti. Sonra bir sessizlik olduğunda ikisi de bir saniye sonra kaşlarını çatıp "Lan!" demişti bu sefer.
"N'oldu?" diye sordu Seungmin iki yanında oturan arkadaşlarına bakarken.
"Takım kaptanı değil mi Chan hyung? Nasıl katılmayacak?" dedi Jeongin durumun saçmalığını belirtirken.
"Aa cidden." dedi Seungmin. "Olmuş bir şekilde işte. Haticeye değil neticeye bakın."
"Hatice kim?" diye sordu Felix. Sonra gülmeye başlamasıyla Seungmin, "Off Felix, sen cidden..." demişti kafasını iki yana sallarken.
Jeongin de onlara gülerken telefonunu çıkarıp baktığında mesaj geldiğini görmüştü. "Oh, Changbin yazmış!" dediğinde ikili ona dönmüştü.
"Oh değil Seo Changbin." diyerek düzeltti Felix, eski maçlardan birinde olan olaya gönderme yaparken.
"O gün çok iyiydi." dedi Jeongin de hatırladığı günle.
Felix de başıyla onaylarken "Ben Oh Changbin değilim! Kimim ben?" diye bağırmıştı.
Jeongin de "Seo Changbin!" diyerek tribünü taklit etmişti. İkisi de yaptıkları taklit ile gülmüştü.
"Ya bırakın şimdi bunu." dedi Seungmin. "Ne yazmış?"
"Yarın istersem antrenmanı izlemek için gelebilirmişim. Onu söyledi." dedi Jeongin.
"Yarın oradasın o zaman." dedi Seungmin.
"Hayır," dedi Jeongin. "Odaklanması için gelmeyeceğimi söyledim."
"Kafan mı güzel senin? Gidip buluşsana işte! Hayallerin gerçek oluyor." dedi Seungmin.
"Evet," diyerek onayladı Felix de. "Hem ben de geleyim, Hyunjin'i göreyim."
"Kabul mu etseydim?" diye sordu Jeongin kafası karışmış bir şekilde. "Ama o zaman maçı kötü geçer, son antrenmanları bunlar."
"Öyle bir durum olsa seni çağırmazdı." dedi Seungmin. "Ayrıca..." diyerek Felix'e döndü Seungmin. "Hyunjin seni davet etti mi de gidiyorsun?"
"Hayır." dedi Felix aklına Hyunjin'in davet etmediği gelince ağlamaklı bir şekilde. "Ama ben de gitmek istiyorum!" derken kendini koltukta geriye atmıştı.
"Kafana göre gidemezsin olmaz ki öyle." dedi Seungmin düşünceli bir şekilde. "Ama gidersen de çok sevinir. Bence git."
"Evet, eminim sevinecektir. Beraber gidelim." dedi Jeongin de.
"Tamam, anlaştık." dedi Felix gülümseyerek. "Keşke sen de gelseydin bizimle hem Chan hyung da antrenmandan geri kalmazdı."
"Yaşlandı o ya." dedi Seungmin gülerek. "Bir gün antrenman yapmaması, dinlenmesi için iyi bir fırsat. Yaşlılıkta da spor bir yere kadar."
Felix ve Jeongin, Seungmin'in dediklerine kahkaha atarken Seungmin de onların gülmesine gülmüştü.
"Changbin'e yaz sen de Jeongin de çocuk ona göre motive olur." diyen Seungmin'le Jeongin telefonunu çıkarmış ve Changbin'e yazmıştı.
.
Changbin, Jeongin'in olumsuz cevabından canı sıkkın otururken gelen olumlu mesajla gülümsemiş ve Hyunjin'in kolundan tutup onu sallamaya başlamıştı. "Jeongin gelecek yarın!" demişti Changbin heyecanla.
"O zaman yarın iyi oyna da rezil olma çocuğa." dedi Hyunjin gülerek.
"Ne rezili ya? Olmam ki." dedikten sonra duraksadı Changbin. "Olmam, değil mi?" diye telaşla sorduğunda ise Hyunjin önce dudak büzmüş sonra "Ben bilmem." demişti.
"Bilmelisin lan." demişti Changbin gerilirken. "Ben kötü oynamıyorum ki. Oynamıyorum değil mi Hyunjin?" diye sorduğunda Hyunjin ciddi bir şekilde düşünmeye başlayınca Changbin, yumruğunu Hyunjin'in koluna geçirmişti.
"Ah, acıdı ama." diyerek ağlıyormuş gibi yapmıştı Hyunjin.
Changbin, "Kötü oynadığımı söylemeyecektin." diyerek kaşları çatılı bir şekilde Hyunjin'e baktı.
"Kötü olduğunu söylemedim ki!?" diyerek şaşkınlıkla bağırdı Hyunjin.
"Drama yapma Hyunjin ve hemen çok iyi olduğumu söyle."
"Çok iyisin çok." diyerek göz devirdi Hyunjin. "Bu arada..." diyerek tekrar söze başladı Hyunjin. "Jeongin nasıl geliyor? Yarın antrenman var."
"Antrenmana geliyor zaten."
"O zaman ben de meleğimi çağırayım!" diyerek telefonunu masanın üstünden almıştı Hyunjin.
"Meleğin kim?" diye sordu Changbin anlamadığı için.
Hyunjin, "Yongbok tabii ki. Benim sarışın güzelim." diyerek hülyalara dalmıştı çoktan.
Changbin, "Hee onu diyorsun." diyerek kafasını aşağı yukarı yavaşça sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vuruş (JeongBin)
Fanfiction"Senin için gol atacağım." "Atmazsan ayrılırız." iyi okumalaar,