Changbin, Jeongin'in aynadaki garip yansımasına gülmekten yerlere yatarken Jeongin de ondan farksız değildi. İkisi de birbirine aynaları işaret ediyor ve değişik hâllerine gülüyorlardı.
"Ç-çıkalım artık." derken dayanamayıp tekrar gülmeye başlamıştı Jeongin. Cümleyi bile zor kurabilmişti.
Changbin, "Olmaz, olmaz." diyerek diğer bir aynanın olduğu yere çekiştirdi Jeongin'i.
Karşılarındaki görüntüye tekrardan dayanamayıp gülmeye başlarken birbirlerine bakıyorlardı. Gülmeleri kesilirken Changbin, Jeongin'in elini tutup çıkıştan önceki son aynanın önüne getirdi.
Son ayna, diğerlerinden farklıydı. Bu, normal bir aynaydı. İkiliyi yan yana dururken harika gösterecek kadar normal bir aynaydı.
"Ah," dedi Changbin sessizce. "Bu ayna, bildiğimiz aynaymış."
"Nedense ürperdim." derken yansımalarını inceliyordu Jeongin. "Sanki daha önce bu anın başka bir versiyonunu yaşamıştım."
"Belki de daha önce aynada tanışmışızdır." dedi Changbin de yansımalarının güzelliğine bakarken.
"Bu..." dedi Jeongin gülümseyip bakışlarını aynadan Changbin'e çevirirken. "Garip olurdu."
"Evet." dedi Changbin de Jeongin'e bakışlarını çevirip. "Kesinlikle ilginç olurdu."
"Belki de değişik bir hikâyemiz olmuştur." dedi Jeongin düşünceli bir şekilde.
Changbin, "Belki de... Kim bilir?" dedi.
Sessizlik olduğunda Jeongin, Changbin'in bırakmadığı elini saran eli iyice tutup çıkışa çekiştirdiğinde sonunda gökyüzünü görebilmişlerdi.
"Hava kararmış. O kadar oldu mu biz gezeli?" diye sordu Changbin şaşkınca. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı...
"Demek ki olmuş." dedi Jeongin de dudaklarını büzerken.
Changbin, "Saat kaç ki?" diye sorup telefonunu çıkarmak için sağ elini cebine attığında elleri ayrılmıştı -ki ikisi de ellerinin kenetli olduğunu çoktan unutmuşlardı ve bu hareketle farkına varınca ikisini de bir utanç dalgası sarmıştı.
Birbirlerine, fark etmeden ve de hızlıca alışmışlardı.
"Altı olmuş." diye mırıldandı Changbin. Sonra aklına dank eden şeyle "Siktir, altı olmuş!" diyerek telefonunu cebine koyarken Jeongin'e bakmıştı.
"Ne olmuş altı olmuşsa? Önemli bir şey mi var bugün?" diye sordu Jeongin anlamazca.
Bu sefer Jeongin'in dedikleriyle Changbin pot kırdığını fark ederken çaktırmamaya çalışarak "Çok saat olmuş ya ondan dedim. Yoksa ne olacak? Önemli bir şey yoktu ki." dedi.
Jeongin, Changbin'in garip hareketlerinden şüphelenerek "Emin misin?" diye sorduğunda Changbin gözlerini belertmiş ve hızla kafasını sallayıp onaylamıştı.
"Elbette!" dedi Changbin. "Elbette eminim!"
Jeongin tam cevap verecekken telefonunun çalmasıyla "Ah, üzgünüm. Seungmin arıyor, önemli bir şey olmalı." demişti.
"Konuş, konuş. Önemli değil." diyerek gülümsedi Changbin. Jeongin de ona karşılık gülümserken telefonu açmıştı.
Jeongin, telefonu açtığı gibi Felix'in derin sesini duyarken içinden sövmeye başlamıştı bile.
Jeongin, "N'oldu?" diye sorduğunda Felix, "Changbin yanında mı?" diye sormuştu.
Jeongin, kaşlarını çatarken "Evet, yanımda. Neden ki?" diye sordu.
"Ya takımın antrenmanı varmış ve başlayalı bir saat olmuş ama kimse Changbin'e ulaşamayınca Hyunjin bana yazdı sana sormam için. Ben de buluşacağınızı bildiğim için ve önemli olduğunu anlaman için Seungmin'den seni aradım ama sanırım Changbin hyung, diğerlerini buluşacağınızı söylememiş."
Felix'in uzun açıklamasıyla Jeongin, "Tamam, ben şimdi söylüyorum." diyerke telefonu kapatmıştı. Jeongin, "Hani işin yoktu?" diye sordu kırgınca Changbin'e.
"Yok zaten." dedi Changbin, Jeongin'in anlamamasını umarak.
"Felix'miş arayan. Takım arkadaşların antrenman için seni arıyormuş. Bulaşacağımızı söylemedin mi?"
"Ben-" dedi Changbin ne diyeceğini bilemezken. "Söylemedim." deyiverdi en son pes etmişlik ve pişmanlıkla.
"Müsait değilsen sorun değildi ki. Neden bana söylemedin?" diye sordu Jeongin. Açıkçası kırılmıştı. Anlayışsız biri gibi durduğunu hiç düşünmemişti.
"Ben sadece seninle vakit geçirmek istemiştim. Antrenmana gitseydim böyle eğlenemeyecektim."
"Başka zaman buluşurduk hyung. Daha fazla bile eğlenirdik. Daha önemli-"
"Değil," dedi Changbin yavaşça Jeongin'in sözünü bölerek. "Buluşmamızdan daha önemli değildi ki."
"Ah," derken duraksadı Jeongin. "O zaman şey yapalım..." derken etrafına baktı düşünüyormuş gibi.
"Ne yapalım?" dedi Changbin de gülümseyerek.
"Sen şimdi antrenmanına git, sonra tekrar buluşuruz."
Changbin, "Tamam, öyle yapalım." dedikten sonra öylece dikilen Jeongin'i kendine çekip sarıldı.
Jeongin ne yapacağını şaşırsa da Changbin'in sarılışına karşılık verdi ve geri çekilirken "Hadi, daha fazla bekletme arkadaşlarını. Görüşürüz." dedi.
"Görüşürüz Jeongin-ah." diyerek el salladı Changbin de.
İkisi de kavganın uzamadan bitmesine sevinmişti.
geçenki bilinçsiz ayna göndermesinden sonra bir de bilinçli gönderme yapayım dedim apspqlkdpswls
bu sefer kısa oldu muhtemelen diğer seferler de böyle olur artık ama bilmiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vuruş (JeongBin)
Fanfiction"Senin için gol atacağım." "Atmazsan ayrılırız." iyi okumalaar,