0.2

561 56 14
                                    

"sen öyle pas vermeden geçme önümden

iç bitmeden en sek yerimden."

"anahtarlığınızı mı özür niyetine verirsiniz yoksa teşekkür niyetine bir akşam yemeği mi ısmarlarsınız?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"anahtarlığınızı mı özür niyetine verirsiniz yoksa teşekkür niyetine bir akşam yemeği mi ısmarlarsınız?"

kaşlarımı çattım. kapımın önünde durmuş, içeri girmemi engelleyen galatasaray'ın ünlü oyuncusuna baktım boş gözlerle. anahtarımı vermezdim, daha doğrusu veremezdim. onun manevi bir anlamı vardı. kaldı ki onunla yemek yemek ya da bir şeyimi ona vermek zorunda da değildim. 

benden özür dilemesi gerekiyordu.

kedimi yere bıraktığımda koşarak mama kaplarına doğru ilerlemişti. 

alaycı bir sırıtışla, "size yemek ısmarlamam ya da beni affedin diye bir şeylerimi vermeme inanın gerek yok." 

öyle mi dercesine havaya kaldırmıştı kaşlarını. 

"hatta sizin benden özür dilemeniz gerek." alayla küçük bir kahkaha attı. "kedinize sahip çıkamadığınız için sizden özür dilerim, hilal hanım..." ellerini göğsünde birleştirip dudağını büzdü. "lütfen beni affedin yoksa inanın ne yaparım bilmiyorum." 

gözlerimi devirdim. herkesin uğruna editler yaptığı o adam gerçekten karşımdaki adam mıydı? 

koluyla temas ettim, kapımdan kenara doğru itmek istedim ama bunu yapamayacağım çok açıktı. o kadar güçlüydü ki yarım adım bile kıpırdamamıştı olduğu yerden. "özrünüzü kabul ettim, geri çekilin şimdi. aksi halde haneye tecavüze girer bilginiz olsun."

olumsuz anlamda salladı başını. "evinizden içeri adım atmadım."

ona doğru bir adım attığımda aramızdaki ince mesafeyi koruyabilmek adına bir adım geriledi. böylece evime girmiş oldu. bilmişçe gülümseyerek, "artık resmen haneye tecavüz," dedim. 

olanlardan keyif aldığını belli edercesine yukarı kıvrıldı dudağının kenarı. daha ne kadarımız böyle geçecekti?

"barış bey..." dedim bıkkınlıkla. "sizin böyle küçük olaylara ayıracak vaktiniz var mı cidden?" 

başını olumlu anlamda salladığında, "ama benim yok," dedim cevaben. "o yüzden lütfen çıkın artık." 

hafifçe üzerime doğru eğildi. yüzü, yüzümle daha yakındı. ne yapıyordu? yaz dizisinde miydik yoksa bir kitap kurgusunda mı? bundan etkileneceğimi falan mı düşünüyordu? 

içimden, arkadaşımı da mı bu ucuz numaralarla tavladın diyerek geçirdim. sesli söylemeyi o kadar isterdim ki... 

"akşam sekiz?" 

dudaklarıma bakan gözlerine baktım. "akşam sekiz..." düşünürcesine uzatmıştım kelimeleri. "size afiyet olsun, barış bey. benim başka birine sözüm var." 

kapıdan kenara çekildiğinde zafer kazanmışçasına gülümsedim. "sonunda..." dedim şükredercesine. hemen sonrasında kendi dairesine doğru dönmüş olan adama seslendim. "futbol dışı performansınız çok bayat, bilginiz olsun." 

kapısını kilitlemeyi bırakarak bana doğru döndü. kapının pervazına yaslanmış olan bedenimi çekinmeden süzdüğünde bir sırıtış belirdi dudaklarında. "bunu bilemezsiniz, hilal hanım." 

cevap vermek yerine kapıyı suratına kapatmıştım bile. 

hilal & tuğçe whatsapp özel sohbeti.

hilal: karşı daireme
barış alper'in taşındığını 
söylemiştim dimi? 

tuğçe çevrimiçi.

tuğçe tarafından görüldü.

tuğçe yazıyor...

tuğçe: evet askimmm 
söylemiştin
ama hâlâ çiğdem'e
söylemedin dimi 

hilal: söylemedim ya
benden çıkmaz sonra
takıntı yaptı iyice
zaten rezil bir herif 

tuğçe: nasıl ya
neden öyle dedinkine 

hilal: LŞSNFŞAKLSNFŞLK
salak 
ya benim kedim evine kaçmış tamam mı 
çağırdım işte mesaj attım 
neymiş kedilere alerjisi varmış 
yalvar yakar gelip açtı kapıyı 

tuğçe: askim bir sey sorucam
kediyi nasıl barış alper'in evine kaçırdın 

hilal: dur şimdi konumuz o değil şlskfmşalksn
işte sonra şey dedi
özür için anahtarlığını ver ya da bir akşam yemeği??? 
bir de önüme geçti kapımın önüne
yer mi Türk'ün çocuğu 
yemezzzz

tuğçe: DUR BİR DAKİKA
AKŞAM YEMEĞİ Mİ 

hilal: evet
ama hayır dedim zaten
akşam sekiz falan dedi 
ben de size afiyet olsun dedim 

tuğçe: bir şey söyleyeceğim 
bunları çiğdem'e anlatacak mısın 

hilal: bilmiyorum sanırım hayır 
çiğdem de bana aralarında ne geçti
tam olarak anlatmıyor
ayrıldığımız için üzgün diyor
ama bana yazdı herif 

tuğçe: ya hilal
acaba yemeğe çıksan mı 
en azından çiğdem'i falan sorarsın
ağzını yoklarsın 

hilal: bence onunla bir daha
muhatap olmamak en iyisi 

tuğçe: evet o da bir seçenek
AY AMAN NEYSE
müsaitsen geliyim miii 

hilal: şslkfnaşlksfgel askimhazırlıyorum kahveleri 

tuğçe: uçtumm

x

senin cok cekecegin var baris alper yilmaz...

olaylarin nasil sekillenecegini kafamda kurguladim umarim kurguyu seversiniz! 

sizi cokkkk seviyorum <3

sonsuz ol, barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin