Koray: ben Baran'ın yanına uğrayacağım. Sen de o sırada üstünü değiştir.
Çıktı ve kapıyı kapadı. Ben lambayı açtım. Islak kıyafetlerimi çıkarıp, dolaba astım. Üstümü giymeden, Korayın kıyafetlerini de kuruması için astım.
Bi tıkırtı duyar gibi oldum. Arkamı dönmek istediğim sırada, hızla bir şey üstüme geldi. Yatağa düştüm ve üzerime çullanan kişinin bir az önce gördüğümüz yardımcı olduğunu gördüm. Bi çığlık kopardım ve o hemen ağzımı kapattı. Bir eli ile ağzımı kapatırken, diğer eli ile bileklerimi tutmuştu. Iyice yaklaşıp kulağıma "şş... Sessiz ol, duymasınlar." dedi. Ardından parmakları omuzuma dokundu. Sütyenimin ipinin indiğini hiss ettim. Hiç düşünmeden dizimle kasıklarına vurdum. Geri çekildi ve ben hemen "YARDIM EDIN!!" Diye bağırdım kapıya doğru giderek. Tam kapı koluna elimi atacakken, kolumdan tutup geri çekti beni.
Elini saçlarıma götürdü ve sertçe geri çekti. "Bu burda bitmeyecek. Bu sefer yarım kalmayacak." dedi ve yüzüme yumruk attı. Beni yere itti ve kapı kolunu tutup açtı. Kapıyı açması ile yere yığılması bir oldu. Döndüm ve Korayı gördüm. Gözlerimden süzülen yaşlar, dudağımın kanıyla karışmıştı. Koray yardımcının üstüne çullandı ve durmadan suratına yumruklar savurmaya başladı. Birden yardımcı deli bi kuvvetle Korayı itti ve hemen kapıdan kaçtı. Koray peşinden gidecekken "Koray..." diye boğuk bi ses çıktı benden. Üstümde sadece iç çamaşırlarımla kaldığım için dizlerimi kendime çekip, dizime sarılmıştım.
Hemen yanıma geldi, dizlerinin üstüne çöktü ve saçlarımı kenara çekti. Eli ile çenemi tutup nazikce kendine doğru çevirdi. Bir anlık gözleri gözlerimde buluştu ve ardından dudaklarıma kaydı.
Hemen kendini toparlayıp, ayağa kalktı. Ilk gidip kapıyı kapattı ve kilitledi. Ardından yatağın yanındaki dolaptan bir peçete aldı. Yatağın üstündeki örtüyü de getirip bana sardı. Omuzlarımdan tutup beni ayağa kaldırdı. Ben ise, asla göz göze gelemiyordum onunla. Yatağa doğru ilerledik ve oturduk. "Uyu ve korkma. Ben buradayım." dedi ve beni yavaşca yatırdı.
Kendisi ise bi sandalye çekti ve tam önümde oturdu. Gözlerini üzerimden çekmemeye yemin etti sanki. Güven vermek için "kapat gözlerini" dedi hafif gülümseyerek. Usulca gözlerimi kapattım. Yıldırım sesini duyar duymaz irkildim ve kalkıp oturdum. Koray da benimle birlikte ayağa kalktı. Sandalyesini tam yatağın kenarına çekti.
Koray: korkma Aleda. Ben buradayım.
Elini omuzuma koyup beni geri yatırdı. Ben yüzü ona taraf gelecek şekilde döndüm ve sandalyenin kenarından sarkan eline dokundum çekinerek. O da beni cesaretlendirmek için, daha da yaklaştı ve elini yatağa koydu. Ben de elimle bir parmağını tutup, hemen gözlerimi kapadım.
...
Uyandığımda üstüm açılmış, Koraysa arkası bana dönük oturmuştu. Galiba gece ben rahatsız olmayayım diye, sırtını bana dönmüştü. Ama eli ha'la' elimdeydi. Şimşek durmuş olsa da yağmur dünden daha fazla yağıyordu sanki.
Elimi yavaşca geri çekip ayağa kalktım. Kıyafetleri giyindim ve aynaya yaklaşıp kendimi inceledim. Dünki yumruk yüzünden gözüm mos mor olmuştu. Kıyafetse her halde Ibrahim beyin eşinindi. Uzun ve ince bir elbiseydi. Aynadaki yansımamın yanında birden Korayı gördüm.
Ona doğru döndüm. Bana bakıp "elbise ne de güzel yakışıyormuş sana" dedi tebessüm ederek. "Evet, gözümle tam uydu." dedim alaycı bir tavırla.
Bana doğru bir kaç adım attı ve tam dibime geldi. Yüzüme yaklaştı ve kaşlarını çatarak gözümdeki morluğu inceledi. "Ben dün buz koymayı unuttum değil mi?" dedi sinirle.
Aleda: Senin bi suçun yok. Beni yalnız bırakma diye ben dedim sana.
Ikimizin de telefonuna bildirim sesi gelmesiyle, konuşmamız bölündü.
Oy ve yorum yapmayı unutmayınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğuş
Science FictionGökyüzünü en sevdiğim renk sahiplenmişti bu gün. Gri bir gökyüzü, hafif yağmurlu ve esintili bi hava. Aynı rüyamdaki gibi, yoksa kabus mu demeliydim?...