Madalyonun İki Yüzü

316 15 2
                                    

"Bazen insanın son sandığı şey aslında başlangıçtır"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bazen insanın son sandığı şey aslında başlangıçtır"

Bu sözü henüz küçükken çöplükte bulduğum eski bir kitaptan okumuştum. Nedense içinden sadece bu söz kalmıştı aklımda.

Cidden bu sözün doğruluk payı var mıydı?

Zaten sonumdan geliyordum ama başlangıcı yapabilecek miydim?

Farklı bir güneşin doğduğu bir yerdeydim.

Akgün ve Soner'in birlikte yönettiği cafe de otururken camdan yüzüme vuran güneş bile daha parlaktı sanki.

Yüzüm anlık buruşsa da odağımı masada oturan dörtlü gruba verdim. Ya da sadece bu bahaneyi kullanarak zihnimde ki bataklıktan kurtulmak istedim, mümkünmüş gibi.

Yağmur Kara..

Ruhunun güzelliği ve neşesi yüzüne yansımıştı. Enerjisi sihirliydi sanki. Etrafında ki herkesi çemberine alıyordu anında.

Sıcak ve gönlü açık birisi olduğu ilk görüşte belli oluyordu.

Akgün Gökalp Taşkın...

Gözlerinde kendi yansımamı görüyordum sanki.

Bunu fark ediyor olmam bile onun hakkında çok şey diziyordu önüme.

Benzer şeyler yaşadığımız kesindi.

Arada bana kayan analizci siyah gözleri bundan daha emin olmamı sağlıyordu.

Naz ve Soner...

Soner daha ağırbaşlı, Naz ise onun aksine cıvıl cıvıldı.

Birbirlerinin zıddı.

Tanıdık...

Onlarda gayet sıcakkanlıydı.

Buraya ilk adım attığımda hissettiğim yalnızlık devasa boyuttaydı. Hatta bir an ağlayacak gibi olmuştum ama sandığımın aksine çok güzel insanlardı.

Şu hormonlar beni zorlayacak gibi.

Şuan her şey tıkırında olsa bile zihnim daha fazlası  için yorgundu ve güvenli bir yerdeydim. Bir evdeydim.

"Anlaştık mı Asi? " diyen Akgünle gözümü masadan çekip ona döndüm.

"Anlaştık, Çeşme veya İzmir fark etmez  sonuçta işimi yapacağım " diyerek tebessüm etmeye çalıştım

Yorgunum bahanesiyle onlardan ayrılmak istediğimde Akgün beni bir otele yerleştirmişti.

Tüm günün yorgunluğu ve pisliğini bir saat süren banyo seansıyla çıkarmaya çalıştım. Ardından üstüme rahat takımlar giyip odaya yiyecek bir şeyler sipariş etmiştim.

Karnım doyduktan sonra kendimi daha iyi hissetsem bile yüz ifadem tam tersiydi. Çünkü yüz ifadem ruhumu yansıtıyordu.

Henüz öğlen saatleri olmasına rağmen perdeleri çekip odanın karanlığa gömülmesini sağladım. Yumuşak yatağa girdiğimde ise tüm gün görmezden geldiğim bir gerçek canımı yakmaya devam etti.

SmyrnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin