Sonunda iş yerine gelmiş olan Merve hızlıca odasına girmeden Peri'yi çağırdı. Dekorasyon ve bazı parçaları seçtiler.
Öğlen olduğunda hala işi bitmemişti Merve'nin bir çok şirketten gelmiş olan dosyaları hala bitirmemiş bir yandan da ofisine gelen bazı çalışanlar ile ne yapmaları konusunda konuşuyorlardı. Bir taraftan da organizasyon ile ilgileniyordu. Ofisi'nin kapısı çalmış "Gir" komutuyla dosyadan kafasını kaldırmamış gelen kişiyi de görmemişti. Gelen kişinin sesinden Peri olduğunu anlamıştı,
"Öğle yemeğine çıkmayacak mısınız Merve hanım?" diye gelen soruya kafasını iki yana salladı genç kadın, Peri anladığına karşı mırıltılar çıkarıp odasını ter etmişti. Kapı bir kez daha tıklatılmıştı, artık şu kapıyı parçalamak istiyordu bugün. Tekrardan " Gir", komutu verip eli ile kafasını ovuşturmuştu. İçeri girene baktığında Ateş olduğunu görmüştü genç kadın. Hafifce tebessüm etmişti kafasını oturduğu sandalyeye yasladı ve genç adama bakmaya devam etmişti. Genç adam masanın önünde koltuğa oturmuş ve sessizliği bozan o olmuştu.
"Öğünlerini atlatma", demişti genç adam ona karşılık genç kadın ise,
"Atlatmam hiç bir zaman zaten ama bugünlük atlatmam gerekicek, şu dosyaları görmüyomusun bundan iki tane daha vardı, sabah dan beridir bunlarla ve senin otel için organizasyon neredeyse hala bitmedi... gerçekten çok yoruldum, şu kapıyı parçalamak istiyorum artık ne kadar tıklatıldı sayamadım resmen kafam çatlamak üzere ama neyse ki ilacım gedi"demişti genç adamı göstererek.
Genç adam ise sözünü hiç bölmemiş ve sadece genç kadını izlemişti. Genç adam eline telefonunu aldı ve ayağa kalkarak masanın uzağında olan tekerlekli sandalyelerde birini genç kadının yanına kadar sürüklemiş ve yanına oturmuştu,
"Ne yemek istersin?" diye sorduğunda genç kadın tebessüm ederek adamın telefonunu aldı ve açtığı uygulamadan yemeklere baktı. Genç adam ise onu izliyordu, genç kadın dakikalar sonra seçmiş ve genç adama bakarak,"Seçtim, sen ne yiyeceksin?" diyerek sorusunu sunmuştu genç adama, genç adam aşk dolu bakarken genç kadına yaklaştı ve konuştu, "Seni", bu tek kelime dört harften ve bir cümle karşısında ona utangaç, şaşkın ve donuk bir şekilde adama kitlenmiş bakarken genç adam genç kadının elinden telefonu almış ardından genç kadının yanağına küçük bir buse kondurdu ve uzaklaşmış yavaşca. Genç kadın adeta bir heykel gibi genç adamın yaptıklarının etkisinden çıkmamıştı hala. Genç adam siparişi vermiş ve genç kadına bakmıştı, daha heykellik etkisinden yavaş yavaş gendine gelmişti. Genç kadın geniş omuzlu ve kaslı olan omuza yavaş bir yumruk atmıştı, genç adam ise sadece küçük bir sarsılma yaşamıştı. Genç adam, " Hey, niye vuruyorsun?" diye sordu alayla gülümserken. " Sen bana ne yaptığının farkında mısın? Allah korusun ölüp gitseydim ne olacaktı hmh..."
"Lütfen ölüm kelimesini kullanma güzelim, ben seni korurum herşeyden aşla korkma",
"Sen beni herşeyden korursun korursun da kendinden nasıl koruyacaksın Ateş, bir daha böyle ani... hayır hayır çok ani şeyler yapma, hayatım boyunca bir heykel gibi yaşamak istemiyorum," dediğinde genç kadın karşısındaki adam hafif bir kahkaha sesi ile şenlendirmişti odanın içini, genç kadın aklından bayılıp bayılmayacağını sormuştu kendine ama şu an bayılamazdı.
Ateş genç kadının sandalyesini kendine çevirdi ve genç kadına yaklaştı, sağ eli ile yanağından ensesine kadar elini sürükledi genç adam genç kadını kiraz kırmızısı olan dudaklarından gözlerine çevirdi, genç adam sanki bu sefer izin ister gibi baktığında genç kadın dibinde olduğu genç adamın dudaklarını öpmeye başlamıştı. Her zaman ilk öpen genç adam olduğu için bu sefer ilk öpen genç kadın olmak istemişti, şevkat ile giden bu öpüşme bir anda bugün durmadan çalınan kapı hiç çalınmadan açılıvermişti.....Daha fazla okuma gelsin lütfen beğenmeyenler yoruma yazabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk İki Hayat
Short StoryHerkes gibi ben de yanlış kişiyi bulmuştum ama dakikalar sonra herşey değiştiğini farkettim. O an anladım ki işte o benim hayatımın aşkı. Ama bir zaman sonra gerçekleri öğrendim korktum ağladım kaçmaya çalıştım ama olmadı. Ama neyse ki hatırladım o...