3. Bölüm

7 2 0
                                    

Hellooo umarım beğenirsiniz 🕯
706 kelime fln oldu az derseniz pardon çünkü 4. Bölümü de yazdım ✊️😽
Vote verirseniz çooooo..k mutlu olurum 🤍

Yola çıktıktığımızdan bu yana 2 saat geçmişti. Hava kararmaya başlamıştı. Uykum gelmişti çünkü gözlerim yorulmuştu. Bir iç çektim ve Seth bana baktı. "Uyuklamayacaksın değil mi prenses?" Diye sorduğunda gözlerimi büyükçe açtım. Sarhoş gibi "yok ya ne uyuklaması!" diye bağırdım ve sanırım çok bagırmıştım. "İstersen şuradaki tavernaya gidebiliriz prenses?" Dedi ve kafamı şiddetle yukarı aşağı salladım. Atlarımızı tavernanın arkasına, diğer insanların atlarının yanına bıraktıktan sonra neşeli bir şekilde uykusuzlukla tavernaya giriş yaptık. Hemen yanımıza bir kadın geldi. "Size nasıl yardımcı olabilirim?" Diye sordu. Seth onu cevapladı "boş bir masa gösterir misiniz?" Kadın takip edin dercesine elini sallayarak bize bir masa sundu. Kendimi sandalyeye attım ve Seth'in gözlerini izledim. "Ne oldu bakalım?" Diye sordu. Bana baktığını fark edince hemen kafamı çevirdim. "Birşeyler içmeyecek miyiz?" Dedim. Bana baktı ve kaşlarını kaldırdı. Bu ne istersin demekti. "Sarhoş edecek bişeyler" diye cevapladım onu. O kadar uykusuzdum ki ne dediğimi bilmiyordum.

Kafamı kısa bir süre masaya dayayarak yeri izledim. Ne kadar öyle durduğumu bilmiyorum ama fazla değildi.
Kafamı kaldırdığımda masadaki içkileri gördüm ve önümdekini kaptım. Seth yavaş içmem için beni uyardı. Ama onu dinlemeyecektim. İçkiyi kafama diktim. Seth bana baka kaldı. Sonra bir kahkaha patlattı. Ona baktım. "Ne oldu?" Dedim sarhoş bir şekilde.
Kendimi 3. bardağımı bitirirken buldum. Seth artık bana gülmüyordu. Endişeli görünüyordu. "Aaron yeter bu kadar. Bayılacaksın resmen." Dediği gibi "hadi ordan, koskoca prenses Aaron mu? Asla." Diye bağırdım. Seth bir anda yerinden kalktı ve yanıma geldi. Ne oldu dercesine bir bakış attım. Beni bacaklarımdan ve belimden elleriyle kavrayıp kucağına aldı ve beni dışarı taşıdı.

Ona kızgın bir bakış sergiledim. "Az önce bağırarak bir prenses olduğunu herkese duyurdun resmen." Dedi. Umursamadım çünkü prensessem nolmuş? Ne olabilir ki?
İkimizde atlarımıza bindiğimizde Seth duraksadı. Durmam için elini bana uzattı ve kendi atından binip bana baktı. "Sarhoşsun." Dedi ama ne olmuş ki? Sarhoşum işte! "Hey, sarhoşsam ne olmuş?" Diye cıvıldadım. Size yemin ederimki cıvıldamak bana göre değildi. O daha çok küçük kardeşlere göredir. Veliaht Prensese göre değil.

Seth atımdan inmemi sağladı ve beni kendi atına bindirdi. Sonrasında "belime tutun prenses. Bu halde at süremezsin." Dedi ve beline tutunmamı sağladı. Sıcacıktı. Bir anda koluma bir damla düştüğünü hissettim. Sanırım yağmur atıştırıyordu.
Umarım sağanak olmaz diye düşündüm.
20 dakika sonra kendimizi sağanak bir yağmurun altında bulduk. Zaten benim kolumun bir kısmı ve kafamız hariç her yerimiz kapalıydı.

Bir anda bir dal çatırtısı duydum. Ama sanırım bunu tek duyan ben değildim çünkü Seth atı durmaya zorladı. Etrafımıza bakındık. Tam arkama bakacaktım ki ağzıma bir bezle bir şey sıkıştırdıklarını hissettim.

Kendimi beyaz bir odada bulduğumda Seth'in yanımda olmadığını gördüm. Neler oluyor? Neden burdayım? Sonrasında önüme bir adam geldi. Mavi büyük gözleri vardı, saçı beyazdı çünkü büyük ihtimalle yaşlıydı. Çok belli etmiyordu yaşını sanki. Bir çırpıda bu düşüncelerden kurtuldum. Sanırım önümde duran adam bir insandı. Bize birşey yapamazlardı çünkü bunu krallık öğrenirse yine savaş başlardı ve insanların çoğu bunu istemiyordu.
"Sen, sen osun." Dedi adam. Neler yaşayacağından haberdar değildi. Bir iblisi ve bir prensesi elleri bağlı şekilde bir odaya hapsetmek ne cürretle yapılırdı? Kendini ne sanıyordu bu adam? "Ben? Ben kimmişim?" Diye sordum ona. Tabikide cevabını biliyordum. "İblislerin Veliaht prensesi tabiki. Başka kim olacak şapşal!" Kime ne diyordu bu adam? İnsanlar neden bu kadar cesur? Bir prensesi böyle karşılamak ne cürretti? "Öncelikle bir iblisi, bir prensesi buraya hapseden değilde hapsedilen şapşal olmaz seni cesur varlık. Sonrasında, size zarar vermeye gelmedik. Kendi ülkemde yaşadığım sorunlar yüzünden Rinalia'ya kaçıyordum, size zarar vermek isteseydim bu bağlı ellerimi bacağımdaki hançerle açardım. " diye cevapladım onu. Adam şaşkın bir şekilde baktı. Ve odadan çıktı. Bir kapı kilitleme sesi geldi.
Ardından bağırmaya başladım "Seth, beni duyuyor musun? Seth!" Önce bir ses gelmesede sonradan onun sesini duyabildim. "Sakin ol, sakın kapıyı açmaya çalışma. Eldiven gerekiyor. Eldiven kullanmazsan koluna elektrik çarpabilir. Lütfen sakin kal." Nereden biliyordu elektrik çarpabileceğini? Yoksa... hayır bunu yapmış olamaz. "Seth, sen iyi misin? Lütfen kolunun iyi olduğunu söyle. Seth!" Diye bir kez daha bağırdım. "Aaron, sana sakin olmanı söyledim. İyiyim. Sorun yok." Dediğini işittim.

Birkaç dakika sonra bayılmış olduğumu düşünüyorum çünkü hiç birşey hatırlamıyorum. Kalktığımda karşımdaki görüntü hiç hoş değildi. Önümde bir ateş yanıyordu ve Seth'i zorla ateşe yöneltmeye çalışıyorlardı. Tabikide başaramıyorlardı. Adamlar çok irilerdi ama Seth'de çok güçlüydü. Arkasını döndü ve bana endişeli bir bakış sergiledi.
Tepinmeye başladım çünkü artık çok sinirlenmeye başlamıştım.
Karşıdan birinin bize doğru koştuğunu gördüm.

İblisin TacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin