And when we kiss, we don't need to close our
Eyes in the dark at all
-------
Ve öpüştüğümüzde gözümüzü kapatmamıza gerek yok tamamen karanlıkta
~~~~~~~Mesajlaşmalarının ardından Jimin telefonu elinden yatağa fırlatıp yataktan kalkmıştı. O anki heyecanıyla birlikte gardrobunun önüne geçip giyecek bir şeyler aramaya başladı. Gözleri kıyafetler üzerinde dolanırken kafasında farklı farklı kombinler oluşturuyordh ve hangisi ona yakışır diye puanlamalar yapıyordu. Siyah tişört siyah pantolon ve siyah ceket. İyi bir üçlü olur diye düşünerek üstündekileri değiştirdi hemen. Birlikte yemek de yiyecekleri için yemek yemeden çıktı. Yoongi de ondan farksız sayılmazdı. O da aynı Jimin gibi gardrobunun önünde bekleyip kombin yapmaya çalışmış ama sonra yine aynı siyah giysilerini seçmişti.
Kıyafetlerini giydikten sonra Jimin'e mesaj atacakken Jimin'in onu aradığını gördü. Telefonu eline alıp çok bekletmeden cevapladı.
Jimin(bence hoşlanıyorum)
Yoongi(kiss or kill)"Selam hyung!"
"Selam Jimin. Nasılsın?"
"İyiyim hyung. Sen?"
"Ben de iyiyim. Hazır mısın?"
"Hazır sayılırım. Nerede buluşacağız onu sormak için rahatsız ettim."
"Rahatsız etmedin Jimin. Ben de sana yazacaktım biraz önce. Tam denk geldi yani."
"Ah, o zaman sevindim hyung"
"Nerede buluşacağımızı benim seçmem doğru olur mu ki Jimin? Birlikte seçebiliriz."
"Yani orası öyle tabiki de ben sana sormak istedim. Düşünceni merak ediyorum."
"Aslında mesajda sahilde buluşalım demiştin ama... orası olmaz mı?"
"Sahil mi demiştim? Tamamıyla aklımdan çıkmış hyung."
Seninle buluşacağımız için çok heyecanlıyım da... diye geçirdi içinden ve devam etti:
"O zaman sahilde buluşuyoruz."
"Sahilde görüşürüz Jimin. Kendine dikkat et."
"Sen de hyung. Kapatıyorum. Görüşürüz"
"Görüşürüz"
İkisi de telefonu kapattıktan sonra heyecanla sahile doğru yol aldılar. Yoongi'nin evi sahile yakındı. Bu yüzden erkenden gidip sahile yakın bir yerdeki boş kumsalda kumlara oturdu. Dizlerini kendine çekip Jimin'in gelmesini bekledi.
Yaklaşık olarak 10 dakika sonra Jimin sahile varmıştı. Yoongi'yi arayacakken karşıda birinin kumlara oturduğunu fark etti. Yaklaştıkça o kişinin Yoongi olduğunu anladı. Çok yaklaşmadan biraz izledi onu. Hafif esen rüzgarla birlikte savrulan yeşil saçlara baktı. Esen rüzgarla gözlerini kapatan minik bedeni izledi biraz. Yoongi bir anda başını havaya kaldırıp derin nefesler aldı. Aklından Jimin geçiyordu. Gelirse neler yapabilirlerdi diye düşünüyordu. Jimin bir kaç aktivite yapabiliriz demişti. Onunla vakit geçirmek istediğini belirtmişti ve ne kadar belli etmese bile bu durum Yoongi'nin kalbinin bir anda hızlanmasına sebep olmuştu.
Jimin biraz daha izlemem istedi ama daha fazla izlerse Yoongi onu çok beklemiş olacaktı. Bu yüzden durduğu yerden hareket ederek Yoongi'ye yaklaştı ve yanına oturdu. Yoongi yanında bir hareketlilik hissedince o tarafa döndü. Jiminle göz göze geldiklerinde nefesi kesildi. Jimin fark etmeden çok yakınına oturmuştu ve geri çekilme teşebbüsünde dahi bulunmuyordu çünkü Jimin de ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Biraz bakistiktan sonra Yoongi gülümseyip konuştu: "Gelmişsin." Aynı içtenlikle Jimin de gülümsedi ve konuştu: "Geldim. Sen de gelmişsin. Çok beklettim mi?" ve sonra 'Seni izlemekle meşgul olduğum için zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark edemedim.' diye geçirdi içinden. Yoongi ellerini yerden kaldırıp olumsuz anlamda salladı "Yok ben de yeni geldim zaten" dese de içinden 'seni beklemek de güzelmiş Jimin' diye geçirdi. Jimin Yoongi'nin bu halini çok tatlı buldu. 'Her zaman bu kadar tatlı mıydı?' diye düşündü. "Yemek yemeye gidelim mi? İyi bir mekan biliyorum" dedi Yoongi. Jimin başını salladıktan sonra ayağa kalktı ve elinj Yoongi'ye uzattı kaldırmak amacıyla. O an Yoongi'nin gözlerinden yıldızlar kaydı sanki ve 'gidince Jimin'in ismini kesinlikle değiştireceğim' diye kendine not düştü.
Yoongi'nin dediği mekana varıp yemek yediler aralarda sohbet ederken hiç bu kadar güzel vakit geçirmemiş gibiydiler. Yeni ve iyi anılar biriktirmek için yeni bir hayata başlamış gibiydiler. Yoongi artık turuncu saçlıları öldürmek istemiyordu. Jimin artık yeşil saçlıları öldürmek istemiyordu çünkü ikisi birbirlerinj bulup sevmişlerdi.
Yemek yedikleri mekandan çıktıktan sonra Jimin'in önerdiği sahile yakın kafeye gittiler. Girişteki ikinci masaya oturacakken Jin'i gördü Jimin. Arkadan olsa bile tanıyordu onu. Yoongi de önden Namjoon'u gördüğü gibi seslendi ona: "Namjoon?" Sesi duyan Namjoon oraya baktığında Jimin ve Yoongi'nin yan yana olduğunu gördüğü için içtiği kahveyi karşısındaki Jin'in üstüne püskürttü. Jin sıcak kahvenin etkisiyle bağırınca Jimin hemen yanına gidip onunla ilgilendi.
Namjoon ve Jin'e onları gördüklerini diğerlerine söylemeyeceklerine söz(!) verdikten sonra kendi masalarına geçip oturdular. Garson gelince Jimin "ne içmek istersin" diye sordu ve Yoongi "ben bir mocha alabilir miyim?" Dedi. Garson Jimin'e dönüp "siz ne alırdınız dedi. Jimin "bir flat white alabilir miyim?" Dedi. Garson gittikten sonra Jimin Yoongi'ye dönüp konuştu: "tatlı içmeyi seviyorsun demek" Yoongi gülümsedi ve "seninki de orta oluyor galiba. Yanlış bilmiyorsam flat white sadece espresso ve süt" dedi. Jimin de "Evet ve mochada ise espresso, süt, çikolata, kahve... kısacası her şeyden var ve oldukça tatlı. Senin gibi." Dedi. Son söylediğini içinden söylediğini sanmıştı ama Yoongi gözlerini kaçırıp kızarınca Jimin söylediklerinin farkına vardı. "Affedersin. Öyle demek istemedim. Yani istedim ama utanmanı istemedim." Dedi. Kahveler geldikten sonra çok konuşamadılar ve oradan çıkıp sahilde yürümeye başladılar.
Yaz olmasına rağmen esen rüzgar titremesine sebep oldu Yoongi'nin. Erken gelebilmek uğruna üstüne hırka ya da ceket almayı akıl edememişti. Bunu fark eden Jimin dondurma almaya gittikleri sırada üstündeki ceketi çıkarıp Yoongi'nin omuzlarına bıraktı. Omuzlarındaki ceketle birlikte giysilerinin rengi olan siyaha zıt bir şekilde yüzü kıpkırmızı olmuş Yoongi bugünü güzelce atlatmaya çalışıyordu. Onun aksine Jimin bu duruma gülümseyip duruyordu. Ellerindeki dondurmalarla sahili gezdikten sonra hava daha da esmeye başlayınca Jimin Yoongi'yi evine kadar bıraktı.
Kapıdayken Yoongi "bugün çok güzeldi. Tekrarlayalım" dedi. Jimin de "Ben de çok eğlendim. Seninle vakit geçirmek çok güzeldi." Dedi. Yoongi baş selamı verdikten zonra gidecekken kapıya vardıktan sonra geriye döndü. Jimin onun içeri girmesini bekliyordu. Yoongi bu anı firsat bilip Jimin'in yanına geri döndü ve dudağının kenarından öptü onu. Sonra koşarak binaya girdi. Evin içine girdikten sonra kafasını duvara sürtmeye başladı. Arkadaşlarının yanında ne kadar kaplan kesilse de Jimin'in yanında minicik bir kediye dönüşmesi onu çok utandırmıştı. Evde bunu düşünerek kafasını duvarlara vururken yeni yağmaya başlayan yağmurun altında şok içinde bekleyen ve sadece kapıya bakarak hipnoz olmuş Jimin'i bırakmıştı...
_______
BU SERININ ŞUANA KADARKI EN UZUN BÖLÜMÜ BUYDU GALIBA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're The Only Good Thing In My Life | YoonMin
Fiksi Penggemar"Sanırım turuncu kafalıları öldürmeyi bırakmalıyım" "Sanırım yeşil kafalıları öldürmeyi bırakmalıyım"