Bölüm-2

41 4 31
                                    

Alastor

Gecenin yorgunluğunun hala üstümde olmasına rağmen erkenden, horozların öttüğü vakitte uyandım. Hızlı bir duş ve kişisel bakımın ardından kendime yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa yöneldim. Yumurta haşlamış yanına da üç beş kahvaltılık gıda koymuştum. Çoğunu yemesem bile maksat gözümün doymasıydı. Sabah gazetesini aldım ve kahvemi yudumlarken güncel olayları okudum. Kaybolan bir kadının haberini okuyunca sırıtışım genişledi. Kahvaltımı yapınca vakit kaybetmemek için evimin anahtarlarını yanıma alarak evden çıktım ve iş yerime geldim. Güncel haberleri sundum son sunduğum haber kaybolan kadın hakkındaydı.

"...20'li yaşlarının ortalarında olan genç kadın ise hali hazırda bir haftadır kayıp listemizde bulunuyor. Gören veya duyan olursa emniyet güçlerine haber vermeleri önemle rica bulunur. Şimdiyse istek şarkılarınız ile devam edeceğiz." Kulaklığı kulağımdan çıkardım ve yerine geçen elemanla yer değiştirdim. Öğlen molama çıktığımda kasaba halkının arasına karıştım. İnsanları yürüyüş stillerine kadar inceledim. Kişiliklerini analiz ettim ve bir sonraki kurbanımın hangisi olabilme kapasitesi olduğunu ölçmeye başladım. Sarışın genç bir adam gözüme çarptı. Yürürken etrafa yaydığı enerji çok yoğundu, bu iyiydi benim için.

Adamın yanından geçtim ve cüzdanımı bilerek düşürdüm. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim adamın bana seslenen sesini duyduğumda adımlarımı durdurup arkamı döndüm. Koşarak yanıma geldi ve elindeki cüzdanı gösterdi.

"Cüzdanınız- düşürdünüz." Nefes nefese kalmış haline baktım ve gülümsemem büyüdü. "Gerçekten çok sağolun acelem vardı fark etmemişim, sizi daha bunun için ödüllendirmek isterim. Şuan inanın ki vaktim yok! Kasabanın altındaki gölün orada buluşmaya ne dersiniz?" Adamın gülümsemesi büyüdü, büyük ihtimalle cüzdanımın içine bakmış ve içinde bir tomar parayı görmüştü ve ödülünde para olduğunu sanıyordu. Kafasını onaylar nitelikte salladı. "Tabii ki, saat kaç gibi buluşmayı talep edersiniz?" İş çıkış saatim 16.30'du yarım saatte hazırlansam... "Saat 17.00 uygun."  Beni onayladıktan sonra yanımdan ayrıldı.

Ödülün sunacağım yeni kayıp haberi için malzeme olmak olacak canım. Sayemde ünlü olacaktı daha büyük bir ödül var mıydı bundan? İşime geri döndüm akşamın gereksiz haberlerini de sunduktan sonra çıkış saatinde çıktım. Kıyafetlerimi değiştirdim, kullanacağım materyalleri yanıma aldım çok açtım ve yemek istiyordum. (Yazar notu:Beni ye canım olmaz öyle.)

Gölün yanına geldiğimde adam çoktan gelmişti ve beni bekliyordu. Para göz biriydi büyük ihtimalle. Yanına usulca yaklaştım ve omzuna dokundum. İrkilerek arkasını dönsede beni görünce rahatlayarak nefesini verdi. Biraz boş geyik yaptıktan sonra pişkinlikle konuştu. "Eee, ödülüm nerde?" Gülümsemem büyüdü ve elimi cebime soktum ve tüm parayı avcuna bıraktım. Adam kazancının anlık sevincini yaşarken hipnotize olmuş gibi paraya bakıyordu. Parasını(!) saymak için arkasını döndüğünde etrafı son bir kez kontrol ettim ve boğazını kestim. Uhmm ne denirdi yaptığıma? Ah evet! Hevesini kursağında bırakmak... Dudağımın üstüne gelen kanları temizlemek için dilimi dudağımın üzerinde gezdirdim.

"Mmm, lezzetli!" Adamı ormanın içine çektim ve orda parçalarına ayırıp siyah poşetlere doldurdum. Bu et bir süreliğine yeterdi. Kendimi kullandığım kara büyü sayesinde temizledim ve kanıtlardan kurtuldum. Evime dönerken her zamanki kendimden emin gülümsemem ve dik duruşum benimle birlikteydi. Tanıdıklara selam verdim. Marketten çıkan tanıdık simayla gülümsedim.

"Selam dostum!" Ufak bir kafa hareketiyle beraber selam verdim. Oldukça bıkkın görünen adamın gözleri beni görünce adeta parladı. Sanırım hiç arkadaş edinmemişti ki bu kadar görmemiş davranıyordu. Ama bu hareketleri neredeyse sevimliydi. "Selam, Al!" Bana verdiği lakapla kaşlarımı kaldırdım. "Al?" Biraz utanmış gibi görünerek, "Sana bu şekilde hitap etmemin bir sakıncası var mı?" diye sordu. Sorun etmedim.

"İstediğin gibi hitap edebilirsin problem değil." Utangaç halinden kurtuldu ve tekrar gülümsedi. "Peki nasılsın?" Düşündüm, sorunsuz bir şekilde cinayet işlemiştim ve karnımı doyuracaktım. "Harikayım, sen?" Bıkkınlıkla nefes verdi. "Yorgunum." O somurtkan haliyle çok komik görünüyordu, kıkırdadım. İsyan edercesine yüzüme baktı. Ellerimi havaya teslim olurcasına kaldırdım ve gülüşümü bastırdım "Tamam, tamam bir şey demedim! Eee, neden bu kadar yorgun ve huysuzsun peki?" Şikayet edercesine konuştu.

"Evde 3. Dünya savaşını çıkarttılar, kız kardeşim evdeki her işi kendi yaptığı için isyan başlattı ağabeyim ise cinsiyetçi bir tavırla onu aşağıladı, eh bende arada kalınca evden topuklarımı vura vura uzaklaştım. Şuan hala kavga ediyor olabilirler." Bana bunları o kadar rahat ve çekinmeden anlatmıştı ki kendimi onunla en başından beri dostmuş gibi hissetmiştim. "Eh, kötüymüş." Tek yaşadığım için kendimi şanslı görmeye başlamıştım. Biz onunla ayak üstü biraz daha sohbet ettikten sonra birbirimizin iletişim bilgilerini aldık ve ben evime gittim, yemeğimi pişirdim. Etimi büyük bir keyifle yedim, arada viskini yudumlayarak keyfime keyif katıyordum... Yemekten sonra uykum gelinceye kadar kitap okudum ve daha sonra uyudum.

Vox

Eve geldiğimde yüzümde şapşal bir gülümseme vardı. Salona girdiğimde selam verdim. "Selamlar efenim, bu mükemmel varlık eve geri döndü." Valentino bana bakıp göz devirdi ve Velvette oldukça neşesiz bir şekilde selamıma karşılık verdi. Hâlâ gergin bir ortam vardı ve pek neşelendirebileceğim gibi değildi. Aldığım malzemelerle mutfağa gittim ve bu akşamki yemeği yapmak için işe koyuldum. Biri bile yardıma gelmedi! İşte insanın kardeşleri şerefsiz olmayacak ama nerdeee?! İçimden sövmeye devam ederek yemeği hazırladım ce sofrayı kurdum. Diğerlerine haber verdim, Valentino gelip yemeğe otursada Velvette aç olmadığını söyleyip odasına gitti.

Oldukça sessiz bir yemeğin ardından sofrayı topladık ve bulaşıkları tezgaha bıraktık. Odama geçtim ve şirketimin çalışmalarını yürüttüğü renkli televizyon için birkaç çalışma yaptım. Birkaç fikir yürüttükten sonra kendimi yorgun hissederek, günlük kıyafetlerimden kurtulup pijamalarımı giydim. Yatağıma girdiğimde aklımı yine düşünceler doldurdu. Bir ara kesinlikle Alastor ile bir buluşma yapmalıydık! Onunla konuşmak ve vakit geçirmek çok güzeldi, onun daha çok yönünü öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Zihnim onunla ilgili düşüncelerle beraber karanlığa gömüldü... (Yazar notu: Yani uyudu daha kimse ölmüyor yeni başladık lan!)

----------------------

854 kelime ile kapattık bu bölümüde, çok şükür Yarabbim!

Neyse bu bölümde yaşamlarından bir parçayı sunmak istedim size boş geldi ve pek içime sinmedi ama olsun. Ben yazacağım siz okuyacaksınız beraber gelişeceğiz. (Bah bah sen şuna ne akıllı konuşuyo) Umarım size sunduğum bölümü beğenmişsinizdir. Yazım hatası varsa kusuruma bakmayın bir de hala "Ben mi, Var oluş mu?" Ve "Bizden Olur Mu?" Kitaplarını okumadıysanız okumanızı emrediyorum.👹 cekirdek_kola07 lycifermorningg

Bu arada araştırıp araştırıp yazıyorum ha devamlı google amcaya giriyorum kıymetimi bilin hepsi size güzel bir kitap sunabilmek için~ Medyadaki video peki ;)

Buraya kadar gelmişken kardişimmm yıldızımızı parlatmaya ne dersin?🌟

Love StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin