6 - Alıntı

392 44 15
                                    


Tüm mahcubiyetiyle kapının önüne durdu Ferit. Bu oda onundu, görünürde kapının önünde bir engel yoktu ama o giremiyordu. Girse ne diyecekti sahi? Girmemeyi tercih etti, hızla ayrıldı kapıdan. Cebinden telefonunu çıkardı, en yakın arkadaşını aradı.

"Alo?"

"Kardeşim müsait misin?"

Gülme sesini duydu Ferit.

"İki elim kanda olsa sana hep müsaitim kardeşim, her zamanki yerde. Hadi eyvallah."

Fazla konuşmazlardı Mehmet'le. Mehmet Feritin gözüne bakar içini görürdü. Zira babası öldüğünde Ferit ağa olduğunda bu yükün altında tek kalırım, başkasını hayatımın zorluğuna çekerek başını yakmam deyip vazgeçtiği sevdasını da sadece o bilirdi. Her zaman geldikleri yer belliydi. Varlıklarına rağmen Antepin en salaş en kendileri olabildikleri yerdi burası. Fazla yemeğe gerek yoktu onlar için, birkaç kadeh yanında atıştırmalık. Bu ufak masaya yemekler değil, dertler yatırılırdı. Arabasından inip masalarına yürüdü, Mehmet onu gördüğünde ayağa kalktı. Sımsıkı sarıldı dostuna.

"Hayırdır? Dünyanın en mutlu adamı olman gerekirken gözlerinde ki keder niye?"

Derin bir nefes aldı Ferit.

"Her şeyi bok etmek benim defterin ilk sayfasından yazar bilirsin."

Kadehi doldururken konuşuyordu Mehmet.

"Yengeyle ilgili mi?"

Dolan bardağı bir dikişte içti Ferit.

"Oğlum yavaş lan."

"Çok seviyorum, biliyorsun onu ilk gördüğümde daha lise 2 ye gidiyordu."

Dediğinde masanın alev alacağı o andan itibaren belli olmuştu. 




Tatattaattaadaaam biraz Ferit dinlicez haberiniz olsun, bölüm hazır değil sadece bu kısmı paylaşıp kaçıyorum ne zaman gelir bilmem belki bu haftasonuna kadar belki haftaya. Hala şehirdışındayım çünkü. Sizleri seviyorum ve şizofren Ferit'le başbaşa bırakıyorum ahahahah

Yürek SancısıWhere stories live. Discover now