yuva gibi hissettirmeyen ev

33 2 0
                                    

Dostluk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dostluk.

Hatta kardeşlik.

İnsanın yüz tane düşmanı olacağına bir tane dostu olsun sözüne körü körüne inanan bir insandım. İnsanın onu her zaman destekleyecek ve onun için hep en iyisini isteyen bir dostunun olması çok iyi bir şeydi.

Denizle eve geldiğimizde annemin yemek hazırladığını düşünerek kapıyı çalmadan anahtarımla kapıyı açıp eve girdik. Annem ve deniz benden daha iyi anlaşıyorlardı diyebilirdim. Deniz ayakkabılarını çıkardığı gibi koşarak mutfağa geçip anneme sarıldığında yüzümde bir gülümseme belirdi.

Artık o da aileden biri gibiydi hatta aileden biri gibi olmasını bırak direkt aileden biriydi. Yıllardır Denizle arkadaş olmamızdan dolayı annelerimiz de arkadaştı. Deniz de sürekli bizim evde kalma fırsatı buluyordu, bize sıklıkla yemeğe geliyordu. Evde 14 yaşındaki kardeşim hariç herhangi bir erkek olmadığı için ailesi de çok sorun etmiyordu bu durumu.

Deniz annemle havadan bir sohbet içerisindeyken bende anahtarımı vestiyerin yanındaki anahtarlığa bıraktıktan sonra ağır hareketlerle hırkamı çıkartıp vestiyere astım ve mutfağa doğru yürürken yüzümdeki sırıtışımda hala yerindeydi. Elimdeki poşeti tezgaha bıraktıktan sonra anneme sarıldım. Bir süre sarılı kaldıktan sonra geri çekilince mutfakta gezindi gözlerim. Anlaşılan yemek konusunda yanılmıştım çünkü mutfak şuan çok düzenliydi. Daha yemeği hazırlamaya başlamamıştı ve bu da iyi bir şeydi çünkü film izlerken izlediğim filmin bölünmesini sevmiyordum.

Annem "Hoş geldiniz, bugün dışarıda olacaksınız sanıyordum." dedi. Evet dışarıda olacaktık ama Bora piçi çıktı işte bizde eve geldik. Hızlıca cevap olarak "Kafede sıkıldık o yüzden eve gelip film izlemeye karar verdik." dedim. Biraz daha günümüzden bahsedip gülüştükten sonra anneme yukarı çıktığımızı belirtip poşeti tezgahın üstünden aldım ve üst kata doğru çıkmaya başladık.

Üst katta tuvaleti ve terası saymazsak sadece benim ve Devrimin odası vardı. Evin alt katında ise annemlerin yatak odası, mutfak, salon ve ardiye olarak kullandığımız bir oda vardı. Küçük denilemeyecek kadar büyük ama aşırı büyük denilemeyecek kadar da küçüktü evimiz. Yıllar önce annem veteriner kliniğini açtıktan sonra altınlarını bozdurup bir miktar kredi çekip almıştı bu evi. Çok lüks olmasa bile en azından evimiz vardı ve içinde çoğu zaman huzurluyduk. Bu çoğu zaman babam olmadığı zamanlar oluyordu yani.

Deniz, Devrimle uğraşmayı çok seviyordu. Onları böyle görmek çok hoşuma gidiyordu ve bence Devrim de aslında Denizle aralarındaki bu garip ilişkiden şikayetçi değildi. Hatta bazen Devrim in Denizle benden daha çok anlaştığını bile düşünüyordum.

Odaya geçmeden önce Deniz benim odamı es geçip devrimin odasına doğru yol aldı. Odanın kapısının önünde bir süre duraksadıktan sonra kapıyı büyük bir keyifle sertçe açtı. Küçük kardeşim yerinde zıplayınca Deniz önce en güçlüsünden bir kahkaha atıp sonra yatakta uzanıp telefonla ilgilenen kardeşimin üstüne doğru koşarak onu gıdıklamaya başladı bende koşarak onlara katıldığımda içimi büyük bir huzur kapladı. İkisi de benim kardeşimdi biri kandan diğeri candan.

yara | daddy issuesWhere stories live. Discover now