Evet gece gece bölüm atıyroum vunku uyku duzenı olmayan sıkıntılı bı ucubeyım
-------------------------
Betül KutoğluSemih ile havuzun yanındaki kafeye girip ikinci kata çıktıktam sonra terastan sahil gören masalardan birine yan yana oturduk.
Rüzgar esince yüzüme gelen saçlarımı iki elimle yüzümden çekmeye çalıştım.
Bir anda saçımdaki elle afalladım. Yutkunarak Semih'e dönüp sorgular gibi baktım.
Omuzlarını silkti.
"İstersen saçlarını toplayabilirim."
Kalbim göğüs kafesimden fırlar gibi çarpmaya başladı. Titrek bir nefes çektim içime.
"Şey, olur. Yani sen istersen yapabilirsin."
Elini arkanı dön der gibi hareket ettirince oturduğum koltukta arkamı döndüm.
Çantamı alıp içerisinden tokamı çıkaracakken omzumdaki saçlarımı narince alıp tepede birleştirerek topladı.
Saçlarımı alırken enseme değen elleriyle ürpererek nefesimi tuttum.
Bir dakika.
Tokayı nereden bulmuştu o?
Saçları uzun değildi. Hiçbir zaman da olmamıştı. Kız kardeşi kapalıydı.
Nefesim kesilir gibi oldu.
Kimin tokasıydı o?
Daha önce de bileğinde görmemiştim.
"Tamam topladım, dönebilirsin."
Ağlamamaya çalışarak önüme döndüm.
"Yani düzgün topladım mı bilmiyorum. Ama güzel gibi duruyor. İstersen bir aynaya bak. Beğenmediysen tekrar toplarım olur mu?"
Boğazıma oturan yumruyla, halimi belli etmemeye çalışarak telefonumu alıp ekrandan kendimi inceledim.
Tabii ne kadar gördüm, orasını bilmiyorum. Aklım tamamen saçımdaki tokadaydı.
Sorsam mı?
Kim olarak soracaksın ki? Neyi olarak? Haddine mi senin?
Beynimin içinde yankılanan düşünceler daha da moralimi bozarken çalan telefonumla sinirlerim daha fazla bozuldu.
Kimin aradığını görebilmek için ekrana baktım.
Ertuğrul Yıldırım.
Umursamadan meşgule attım. Şu an onunla hiç uğraşamazdım.
"Kim arıyor?"
Semih'in gergin çıkan sesiyle ona döndüm. Cevap verecekken tekrar çaldı.
Oflayarak aramayı tekrar meşgule attıktan sonra telefonu da sessize aldım.
Semih hala bana bakarken ben onu takmadan arkama yaslandım ve elimi kaldırarak diğer bir masayla ilgilenen garsonun dikkatini çektim.
Masadaki kişilere kafasını sallayarak bize geldi. Semih'in delici gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.
"Welcome, what would you like?" (Hoşgeldiniz, ne istersiniz?"
Nazikçe gülümseyerek cevap verdim. "I would lıke to a cup of hot chocolate please?" (Ben bir bardak sıcak çikolata alabilir miyim lütfen?)
Başını sallayarak Semih'e döndü. "Ice americano."
Soğuk bir sesle kafasını garsona çevirmeden cevapladı. Garson başını sallayıp kafenin içine gidince ben önüme dönüp dirseğimi masaya dayayıp çenemi de avcuma yasladım ve denizi izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~•KESKİN KILIÇ•~ Semih Kılıçsoy
FanfikceSonunda stadyumdan çıktığımızda Ahsen bizi de tutup sevinçle kutlamaların olduğu tarafa götürüyordu ki önümüze bir polis sürüsü çıktı. "Excuse me, are you;" Telefonuna bakarken isimleri yamuk aksanıyla telaffuz etmeye çalıştı."Asın Altınıl, Betul Ku...