sekiz

105 8 1
                                    

"Hile yapıyorsun!" Çığlık atmamla koltuğun üstündeki yastığı kavrayıp Cem'in yüzüne çarpmam bir oldu. "Düzenbaz!" Bir tane daha vurdum. "Hırsız!" Elimden yastığı çekip yere düşmemi sağladı. "Hain!"

"Oyun bu hayatım, ağlayacaksan oynama." Yerden kalkarken üstüne atlayacak kadar gergin hissediyordum kendimi.

"Hile yapmak için mi oynuyoruz! Defol git evimden." Bu halimden zevk alıyormuşçasına gülüyordu. Ardından Ayla'nın da bana destek çıkarak fırlattığım yastığı alıp Cem'in yüzüne kapaması bir oldu. Kahkahalarımın arasında oyunu tamamen bozup koltuğa çıkıp oturdum. Karnım ağrımıştı gülerken.

"Çok kötü bir ev sahibisin Mina." diye homurdanıyordu Cem. Ona omzumu silkip tekrar eğilip yerdeki telefonumu aldım. Sergen'e mesaj atmak istiyordum. Ancak Cem ve Aylin her an ekranımı görecekmiş gibi korkuyordum da. Sergen ile günlerdir bir şekilde yolumun kesiştiğini bilmiyorlardı. Bir de evine gittiğimi düşünürsek... Ah bu benim için felaket demekti.

Onlar için Sergen konusu çoktan kapanmıştı. Konuyu kapattığımı sanıyorlardı. Bilmiyorlardı ki, üstüne kaç kere görüşmüştüm. İçimdeki heyecana engel olamayarak mesaj kutucuğuna girdim.

Mina Özer: Ne yapıyorsun?

Sergen Timur Dinçer: Yoldayım.

Sergen Timur Dinçer: Sorun mu var?

Mina Özer: Yoo.

Mina Özer: Sadece sıkılıyordum.

Mina Özer: Ne yaptığını merak ettim.

Sergen Timur Dinçer: Sıkıntını gidermemi mi istiyorsun?

Yazdığı mesajla bir an bacaklarımı birbirine bastırdım. Bedenimde sızlamalar oluşmuştu. Yazdığı bu basit mesaj neden böyle hissettirmişti bilmiyordum.

"Mina dolapta su var mı?" Aylin'in hızla bedenini yanıma atmasıyla ekranımı kilitleyip başımı salladım aceleyle. Kendimi yakalanmış gibi hissetmiştim. Onu onaylamamla yerinden kalktığında Cem de mutfağa girmişti.

"Çok güzel tarifim var herkes yemek zorunda!" diyerek dolaptan küçük bir tencere çıkaran Cem ile gözlerim irileşti. "Ne yapıyorsun?"

"Tatlı!"

Yerimden hızla kalkıp mutfağa daldığımda çoktan savaş alanına dönmüş olduğunu gördüm. "Burasını toplamadan çıkarsan seni keserim!" Cem hiç oralı olmayarak Aylin'e açtırdığı şarkıya eşlik ederek boş tencerenin için yumurta ve süt katmaya başladı.

Sinirle salona geri döndüğümde telefonumdan bildirim sesi yükseldi.

Sergen Timur Dinçer: Kapıyı açmayacak mısın ufaklık.

Stresle ellerim terlerken eteğime elimi sürttüm. O burada mıydı? Yüksek sesle çalan şarkı yüzünden kapıyı çaldıysa duymamış olabilirdik. Ancak çok büyük bir sorunumuz vardı. Cem, Aylin ve Sergen. Bir karede asla görmek istemeyeceğim o üçlü. Birbirlerinden haberleri olmayan ve ilk görüşmeleri oldukça olaylı olan o üçlü.

Gerginlikle dudaklarımı dişlerken hızla kapıya koştum. Onu saklamalıydım. Buraya neden geldiğiyle ilgili aklımda teoriler üretemezken kapının deliğinden dışarı baktım ve tüm karizmasıyla orada dikildiğini gördüm. Bakışlarım hızla arkama kaydı ve koridorda kimsenin olmamasıyla kapıyı açtığım gibi parmağımı dudağıma bastırdım. Sergen bu karşılamama şaşırmış olacak ki kaşları havalandı. "Sessiz olmamız gerek." diye ona doğru fısıldadığımda beni asla anlamadığını bakışlarıyla net şekilde gösteriyordu. Stresle yeniden arkama döndüm. İkisi de hala mutfakta olmalıydı.

rota (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin