Bir öpücük için buradayım.

54 10 18
                                    

Bölüm şarkısı: adele - skyfall

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: adele - skyfall

1 yıl sonra
Londra

Jungkook George, bir yılın hayatında nasıl bir değişiklik yarattığından etkilendiği anlardan birindeydi. Onu bu noktaya getiren şartlara bakınca omzundan vurulmuş olmak şimdi yaşananların en iyisi gibi görünüyordu.

Jungkook siyah yarım maskeyi gözlerinin üzerine bağladı ve beyaz duvar ile dikenli ağacın alçak kaidesi arasına çömelerek evin zeminindeki gölgelere daldı. Londra aristokrasisinin saatlerin ve takvimlerinin nasıl ilerlediğini biliyordu ve bu yüzden, gelmek için gece yarısının adamakıllı geçmesini beklemişti. Bu gece intikama dairdi. Ve tehlikeli olmanın ilave faydasına sahipti.

Üst kattaki son ışık da söndü ama o, on dakika daha hareketsizliğini korudu. Zamanı vardı ve mışıl mışıl uyuyan bir ev halkı onun için daha iyiydi. Sonunda, Mayfair'ın döküntü kilise çanı kulak tırmalayan ahengiyle üç kez vurunca, harekete geçti.

Bıkkınlıktan daha iyi bir sebebi olmaksızın kendi cinsini satan bir adamın dürtülerini sorgulaması gerekmesine rağmen, Lord Namjoon Johns'un ona verdiği bilgi kaçınılmaz surette güvenilirdi. Ayrıca o ve Namjoon yaşamlarını birçok defa birbirlerine borçluydular ve Jungkook, Levonzy'nin oğluna güvenirdi. Namjoon, ona asla ihanet etmemişti. Aynı şeyi sözde kendi babası olan Dunston Markisi için söyleyemezdi.

Tabii ki son zamanlarda, markinin muhtemelen kendi şikayetleri vardı. Zalim gülüşüyle Jungkook...
Yarın Dunston, gizliden utanç duyacağı daha fazla şeye sahip olacaktı ve gecenin konusu buydu. Jungkook sağ elindeki ayakkabı çekicini kaldırdı ve yanındaki pencere çerçevesi ile pervazının arasındaki dar uca sıkıştırdı. Sert bir büküşle ikisini ayırdı. Çekici yere bıraktı ve içeri kaymasına yetecek kadar açmak için pencereyi ittirdi.

Peninsula'ya gitmeden önce de, dönüşünden sonra geçen altı ay boyunca da, Darshear Markisi'nin Londra Mayfair'daki evinin önünden hafta da en az bir kez geçmişti. Oturma odasının zevkli mobilyaları arasında sessizce yolunu bulurken yeniden gülümsedi. Şu anda Lord Darshear'ın evindeydi ama bir daha ön kapıdan girebileceğinden kuşkuluydu. Bir daha bunu umursayacağından da... Markinin arkadaşlar konusundaki seçimlerini onaylamıyordu. Özellikle de bir arkadaş için.

Piç olmak zor bir şey diye düşündü ve kendi babası tarafından öyleymiş gibi muamele görmek de bütünüyle başka bir şeydi. Pekala, sahip olduğu hemen her şeyi azar azar dağıtabilirdi. Daha bile iyi olurdu. Gece ziyaretinin en iyi kısmı başka hiç kimse neler olup bittiğini bilmezken Dunston Markisi'nin bilmesiydi. Dunston'un cici meşru çocuğunun bildiğinden de katiyen emindi hatta markinin itiraf ettirmek için şu sıralarda en büyük oğluna saldırmış olmasını umuyordu. Ve Dunston'ın ya da kıymetli Tilden Vikontu'nun bu konuda yapabileceği lanet olası tek bir şey yoktu. Doğru, yerel gazeteleri okuyabilir ve masum asilzadelerinin üzerine saldıkları şey hakkında paniğe kapılabilirdi ama bundan daha fazlası mümkün değildi.

ROBADOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin