Yaşamımızda en küçük değişiklik bizleri,dönüm noktasına getiriyordu.Beni dönüm noktasına getiren mucize ailemdi.Onların beni bulması bu hayatta isteyeceğim en güzel haberdi,küçükken.Küçüklüğümde her yıl doğum günüm gelmeden önce istek listem vardı.Aile'me yaptırmak istediğim en güzel istek listelerim.Onlar için yazdığım mektuplar,şiirler...
On sekiz yaşıma girdiğim gün hepsini yakmıştım.Ateşe atıp hepsinin kül olmasını isterken ateşe tutulmuştum.Biyolojik ailem,beni bulmuştu.Beni kendi kızları yapacak, mutlu yaşayacaklarını sanıyorlar.Onlara bu hayatı darmadağın bırakıp gidecektim.Nasıl insanlar aşk acısı çekerken benim ailem, evlat acısı çekecekti.Her gün diri diri öleceklerdi.Onlar benim toz pembe hayallerimi aldılar.Hiç yaşamadığım küçüklüğümü yaşatmadılar.Çocuklar anneleriyle,babalarıyla parkta oynarken ben yetimhanede hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.O küçük Nisan yoktu artık. Ağlayan,sevimli,duygusal ,herkese yardım eden bu kız yoktu ve bir daha hiç gelmeyecekti.
Arabada hiç konuşmaya tenezzül etmeyen biyolojik annem ve babam ,yolun sonuna yaklaşınca kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.Bu benim sinirimi bozuyordu.Beni yanlarına, evlerine götürecek olan insanlar konuşmalıydı.Beni neden şimdi aldılar niye on iki yaşımda değilde on sekiz yaşında.Zenginse neden beni yetimhaneye verdiler.En önemlisi benim gerçek annem ve babam dediğim insanlar beni neden evine götürmek, bana yardım etmek, aile sevgisi vermek istiyordu.Bu yaşa kadar hiç arayıp sormayan insan şimdi ne ister benden .Aklımda sinekler uçuşuyordu.Kafamı dağıtmak amacıyla telefonumu açarak kulaklığımı taktım.Müzik dinlemek en iyisi,en anlamı şarkıları hissederek dinlemek.Teoman'ın Limanında şarkısını açıp gözlerimi kapattım.Müziğin ritmine uyarak mırıldanmaya başladım.Beni rahatlatan sanatçı Teoman'dı. Siniri,stresi benden uzaklaştırıyordu.
Yolculuğun sonuna geldiğimde beyaza boyanmış üç katlı bir ev karşımda duruyordu.Evin sağ tarafında kalan kısımda havuz vardı.Çiçeklere çok hayranlık besledikleri belliydi her türlü çiçek vardı.Adını bile bilmediğim onlarca çiçek.Kahverengi saçlı kadın elini uzatarak beni eve sokmaya çalıştı.Onun yaptığı harekete itaat edip kapıya doğru yöneldim.Evin kapısını açan, küçük bir ufaklıktı.Mavi gözleri bana bakarken beni tanıyormuş gibi ellerini uzattı.
"Merhaba sen Nisandın dimi...Bende poyraz"dediğinde onun küçük ellerini avucuma alıp tokalaştım.
"Evet Nisan memnun oldum"dedim.Bilmiş yüz ifadesiyle başını aşağı yukarı doğru salladı.Gülümseyerek, içeri doğru yürümeye başladım.
"Bizde tanışmadık kızım benim adım Eylül"dedi sarı saçlı kadın. Aklımdan ismi çıkmıyor, Beynim 'Eylül' kelimesini tekrarlıyor.Biyolojik babamda konuşmaya başlamıştı.
"Benim adımda Mehmet prensesim."Prensesim.. ilk defa duymuş gibi şaşkın bir ifadeyle, durduğum yerde çakılı kalmıştım.Kendimi toparlayıp,zorda olsa gülümsedim.
"Benim adımı bildiğinize göre dememe gerek yok.Daha yeni tanıştığımız için şu kelimeleri kullanmayın; 'yavrum,kızım,prensesim,meleğim,bir tanem.'derin bir iç çektikten sonra konuşmama devam ettim."adım Nisan,Nisan demeniz yeterli."Eylül hanımın ve Mehmet beyin yüzleri üzüntü bir ifade alırken, evin hizmetlileri benimle tanışmaya başlamışlardı.
Eylül hanım,"Odana çıkıp dinlen istersen. Yemek saati biz sana haber veririz.Yemek yedikten sonra senle konuşmamız gereken konular var"
"Tamam" dediğimde yanıma evden çalışan hizmetli geldi. kahverengi saçlı zümrüt gözleriyle bana bakıp,odama götürdü.Odama girdiğimde yetimhanenin odalarında çok farklıydı.İlk defa yatak görmüş gibi bakıyordum.Zaten ilk defa görmüştüm.Yatağa uzanarak yattım.Eylül hanıma anne , Mehmet beye baba diyebilecek miydim?Aklımdaki sorulara cevap vermek yerine yatağa uzanıp gözlerimi sıkıca kapattım.Her şeyin eskisi gibi bir hayal olduğunu düşünerek uykuya daldım.
•••
Kapının tıklanmasıyla gözlerimi rahatsız ve yavaş bir şekilde açtım.Yataktan kalkıp kapının kolunu açtım.Açmamla gözlerimin önüne sarı saçlı yeşil gözlere sahip kişiyi gördüm.Beynim durdu,gözlerim yeşil gözlere bakıp bekliyordu.Bedenim hiçsizdi,uyuşturucu almış kızlar gibi gözlerim kısılmış, 6 yıl geçtikten sonra karşımda duran insana bakıyordum.Aklıma o küçük görüntüsü gelince sinir kat sayım artıyordu.Onun burada ne işi vardı.O benim en sevdiğim insandı.O beni yüzüstü bırakıp giden insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN
Romansaİlkbaharın başlangıcı Nisan'dı.Çiçeklerin açtığı,kuşların cıvıldadığı sabah, kız çocuğu dünyaya gelmişti, gün yüzüne gözlerini açmıştı.Anne ve babası onun iyiliği için küçük yaşta yetimhaneye bırakmıştı.Her ne kadar zengin ailesi olsa bile,paranın...