Ottoman Music 19'th Century - Bahriyelim Güzelsin
AAAAGHHH lafı dolandıramicam yorum istiyom, yorum yapın yahu!!1!!
İyi Okumalar!
-
Akşam güneşi barbaros kafenin camlarından içeriye düşerken Görkem, müşterisi az evvel kalkmış olan masadaki boşları topluyordu.
Yanakları yüzüne doğrudan vuran güneşten ötürü hafif kızarmış, gözleri kısılmıştı. Dudaklarıysa çalan şarkıya eşlik etmekten geri durmuyordu. Özellikle listeye sıkıştırdığı şarkılarda kanı iyice kaynıyordu.
"Balıkesir bandırma, boşver gitsin aldırma, kaçan balık büyük olur, kaçamayan ızgara."
Masadan aldığı boş fincanı yerleştirdiği tepsinin altına parmağıyla hafifçe vurup ritim tutarken bakışları kapıdan içeriye giren dalyan gibi heriflere ilişti.
Aynı grubun en arkasından içeriye giren simayı tanıdığında Görkem'in tepside ritim tutan parmakları durulmuş burun kenarları saklayamadığı bir iğrentiyle buruşmuştu. Ne güzel engellemişti işte kendisini, şimdi ne diye gelmişti ki?
Atilla, ekip arkadaşlarının ardından mekana girerken gergindi. Üzerine tam oturan jilet gibi ütülenmiş beyaz gömleğin yakalarını parmaklarıyla düzeltirken belli etmeden sağına soluna bakındı. Gözünün kimi aradığını gayet iyi biliyordu.
Bakışları aradığı sarışın çocuğu bulunca başını aksi yöne çevirdi. Kendisiyle dalga geçtiği için ona hala sinirliydi ancak buraya bunun için gelmemişti.
Tam tersine bir daha onunla yüz yüze gelmemek için dostlarına yalanlar uydurmuş ancak en sonunda ısrarlarına dayanamayıp kendisini kafede oturacak yer ararken bulmuştu.
Arkadaşlarının Görkem'in toparlıyor olduğu masaya yaklaştıklarını görünce dişlerini sıkarak onları takip etti.
"Genç, oturabilir miyiz?"
Görkem, kendisine doğru konuşan adamın arkasında kalan Atilla'ya kısaca baktıktan hemen sonra odağını yeniden adama çevirdi. Başıyla onayladıktan sonra onlar birer birer masaya yerleşirken elindeki bezle masayı silmeye koyuldu.
Atilla, arkadaşlarının oturmasını beklerken bir süre daha ayakta kaldı. Kaçamak bakışları sarışını takip ederken eliyle ense kökündeki nizami asker tıraşından ötürü kısacık kesilmiş saçlarını ovuşturuyordu.
Görkem, çarçabuk işini bitirip tepsinin kenarını bedenine yasladıktan sonra seri adımlarla mutfağa doğru yürürken kaşlarını iyice çatmıştı.
Hassasiyetine rağmen neden burada çalıştığını sorguluyordu ancak cevap belliydi. İş yeri evine oldukça yakındı, sıkı çalıştığından ötürü aldığı aylık iyiydi ve en önemlisi Önder abinin yanında çalışmak kolaydı. Ayrıca çalışması gerekiyordu, şımarıklık yapamazdı.
Dilinin ucunu üst dişleriyle ezerken sakinleşmek için büyükçe soluk verdi. Bıraktığı masaya dönüp sipariş alması gerekiyordu.
Elinde tuttuğu tepsideki boşları yıkanması için evyenin yanına boşalttıktan sonra tepsiyi kenara bıraktı. Cebinden ufak not defterini çıkarıp üzerindeki tişörtün göğüs cebinden çektiği tükenmez kalemin sırtını çenesine bastırdı.
Açtığı kalemin yazıp yazmadığını elinde tuttuğu not defterinin kenarını sinirle karalayıp kontrol ettikten sonra bedenini hafifçe öne eğerek mutfak kapısından dışarıya doğru baktı.
Masada oturan çakı gibi gençleri incelerken dişlerini sıktı. Huysuzluğuna rağmen tabii ki defalarca bahriyeli ağırladığı olmuştu ancak sanki Atilla'yla birebir muhattap olmak vücudunda alerjik bir reaksiyona neden olmuş ve şimdi onlara nasıl tahammül edebildiğini unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHRİYELİ - GAY
JugendliteraturAman aman aman bahriyeli Beyaz da giymiş terbiyeli Adım atışı da talimli Yandım ela gözlü bahriyeli Dikkat kedi çıkabilir. Texting & düz yazı karışık kurgu.