1. Bölüm

101 8 0
                                    

"Ya kanka yapmayalım bence ya" dedim arkadaşım Ali'ye. "Lan bi kes, olum salak mısın sen? Adama kaç yıldır aşıksın ne güzel eline bir fırsat geçti. Yaz işte." Dedi bana yazmazsam dövecek bakışı atarken.

Yapardı Ali'yi tanıyordum. Ama bu yaptığımız çılgınlık olacaktı, yıllardır aşık olduğum adama yani Ensar'a. Bilinmeyen numaradan yazacaktım ancak korkuyordum. Nedenini bende bilmesemde cidden korkuyordum. Ama eğer şimdi yapmazsam hiç yapamayacaktım.

"Peki kanka yapıcam ulan" dedim pes ederek. Ya şimdi ya ahirette. Sonuçta dünyaya bir kere gelmiştik yapmazsam büyük pişmanlık duyardım. "İşte bu be kimin kankası" dedi Ali sitem ederek.

"Tabi olum neyse gel dağılak hadi geç oldu babam ağzıma sıçacak" dedim korkak sesimle. Cidden ağzıma sıçacaktı bizim gece 2 de dışarıda ne işimiz vardı yani. Birde üsüne üstün şarjım bitmişti. Arasa bile duyamazdım. Bu sefer cidden sıçmıştım.

"Ya kanka kırk yılın başı oturuyoruz işte." Dedi Ali. E tabi ailesi katı falan değildi. Tamam benimde katı değildi ancak babam bana çok kızardı. Kızmaktan dövdüğü bile olurdu. Ondan dolayı hep korkmuştum babamdan. "La sen otur burda yaşlı karılar gibi ben eve geçer" dedim ayağa kalkarken.

Hemen bankın üzerinden çantamı aldım ve evime doğru yürümeye başladım. Arkamı döndüğümde cidden Ali orada oturuyordu. Arkamdan geleceğini düşünmüştüm ancak gelmemişti. Ama onu bırakamazdım da. O benim yakın arkadaşımdı.

Babam kızarsa kızardı yani siktir etmek lazımdı. Geri yürüdüm ve yanına yeniden yerleştim. "Ya ağa bak ciddi gidelim. Şimdi iti sapığı var. Bize bulaşırlarsa ne yapacaz" dedim Ali'ye. Ali hemen bana döndü "Haklısın lan aslında, yürü gidek amına koyim" dedi ve ayaklandı, peşinden bende ayaklandım.

"Heyt be kimin ağası" dedim överek. Bu dediğime iyice gülmüştü. E o gülünce bende gülmüştüm. Yürümeye başlamıştık hemen.

"E kanka senin Ahmet abi ile işler nasıl" dedim Ali'ye. Oda aynı benim gibiydi onun da aşık olduğu kişi Ensar'ın yakın arkadaşı Ahmet abiydi. Ensar dediğime bakmayın normalde konuşurken "Ensar abi" diyorum.

"Kanka ne olsun işte aynı. Bakışıyoruz ama hiç önemli bir şey olmuyor yani" dedi hafif sorgular sesi ile. Hak veriyordum ona aslında. Sonuçta çabalayan sadece ikimizdik. "Doğru be ağa. Biz çabalayalım sadece, onlarda iş miş yok" dedim ona katılarak. Anında kafa salladı. "E yazacaksın değil mi ona"

Kafa salladım bu dediğine ardından ekledim. "Yazıcam kanka öğrenirse öğrensin artık" dedim Ali'de haklı olduğum mırıltılar çıkardı. İkimizde bu konu hakkında uzun bir konuşmaya yaparak yürüyorduk. Ancak bizim evlerimiz yakındı. Neden bu kadar geç kalmıştık ki. Kafamı kaldırdım ve etrafıma baktım.

Ali ise hâlâ konuşuyordu. Fakat burası neresiydi lan. Ali'nin anında cümlesini böldüm. "Ali biz nerdeyiz amına koyim" dedim. Oda kafasını kaldırdı ve etrafına baktı. Çevremizde bütün evler eski ayrıca ormanlık alandı. "Lan harbi ağa biz nerdeyiz" dedi etrafı daha fazla inceleyerek. "Kanka al işte şimdi sıçtık. Konuştuğumuz konuyu sikim" dedim hafif bağırarak.

"Kanka geri dönelim buluruz yolumuzu hem olmaz mı?" Dedi bu fikri güzeldi ancak benim gözüm sadece bir yere odaklanıyordu. Ali'nin arkasındaki yaklaşık 10 muydu? Hayır 15. Yok bunların sayısı daha fazlaydı. Onlar ne miydi?

Büyük devasa dev gibi olan kangallar. Asıl biz şimdi sıçmıştık. Çünkü tek odakları bizdik. Ve ağızlarından salya akarken fazlasıyla aç oldukları belli oluyordu. "Ali yavaşça arkanı dön ağam" dedim gözümü hâlâ onlardan ayırmadan.

Ali yavaşça arkasını döndü ve döndüğü gibi küfür etti. "Kanka işte şimdi sıçtık hadi geri dönelim de yemekleri olalım" dedim gülerek. Ali bu sefer enseme bir tane çaktı. "Kanka harbi biz şimdi sıçtık he ne bok yicez şimdi" dedi. Bende o sırada kaçacak yer arıyordum. Ama o anda aklıma bir fikir geldi.

"Kanka bir şey dicem" dedim Ali'ye. "De" dedi hemen Ali'de. "Kanka bak etrafımız ağaç dolu görüyor musun?." Dedim ve Ali etrafına baktı. "Görüyorum" devam ettim konuşmaya. "Eğer sen en yakındaki ağaca tırmanırsan bende yakınımdaki ağaca tırmanırsam bize yaklaşamazlar." Dedim dahi fikirimle.

Ali hemen cevap verdi. "Yapalım" dedi. "1,2 ve 3 Kooooşşş" dedim uzatarak. Biz koşmaya devam ederken Ali sol tarafa ben sağ tarafa gidiyordum. Kangallarda bizimle birlikle koşarken. Bana en yakın olan ağaca doğru gittim ve hiç düşünmeden dallara basıp en yükseğe oturdum. Ali'ye baktığımda ise o da aynıydı.

Kangallar ise bize alttan bakıp hırlıyorlardı. Ali o sırada bağırarak bana doğru konuştu. "Emre peki bundan sonrası nasıl olacak?" Dedi. İşte bunu düşünmemiştim. "Kanka ondan sonrası bende yok ki" dedim bende bağırarak. "Allah senin belanı versin Emre. Ne bok yicez biz burda. Pardon da altımızda dev gibi kangallar biz maymun gibi ağaçta, lan ne yapıcaz biz" dedi bilmeyerek ofladım.

"Telefonunun şarjı var mı Ali" dedim bu sefer. Ali hemen cebinden çıkardı ve şarjına baktı. "Çok geç Emre şarjım 1 Ve şimdi bitti" dedi daha fazla bağırarak. "Kanka işte şimdi tam anlamıyla sıçtık. Bizi kimse bulamayacak amına koyim. Ayrıca babam ağzıma sıçacak. Kesin sıçacak" dedim. Bu sefer Ali'de benim de ağzıma sıçacak dedi. Ve büyük bir sessizlik karşıladı bizi.

"Ali kangallar gitti diyelim. Sonra evimizi bulamazsak ne yapıcaz olum biz. Zaten ne kadar yürüdük o bile bilinmezlerin içindeyken. Kesin bittik biz amına koyim" Dedim sitem eden sesimle.

Ama o sırada Ali'ye baktığımda bana değil arkamda bir yere baktığını gördüm. Kafamı bende arkama çevirince onu gördüm. Hayallerimi süsleyen o kişiyi. Ancak yanında Ahmet de vardı. Buda Ali'yi heyecanlandırmıştı. Ve dediklerimi duymuşlar mıydı? Bence duymuşlardı.

"Gençler hayrola napıyorsunuz ağacın üzerinde" dedi Ahmet abi o sırada Ali konuşamaz halde sadece yüzüne dalmıştı. Ben onun yerine cevap verdim. "Ya Ahmet Abi kaybolduk. Sonra kangallar bize saldırdı bizde ağaca tırmandık işte, siz?" Bu dediklerime Ensar gülüyordu. Ve Ahmet yerine o cevap verdi.

"Vay sizi uyanıklar vay. Bizde öyle dolaşıyorduk sizin sesinizi duyduk bi gelek dedik. İyi mi yaptık?" Dedi. Hemen cevapladım. "Çok iyi yaptınız Ensar Abi. Hadi alın bizi ağacın üzerinden. Ve şu köpekleri de alın ödüm bokuma kaçıyor yoksa" dedim son cümlemi kangallara bakarak söylerken. Bu söylediğime daha fazla hırlarken ufak bir şekilde bağırdım.

Buna İkiside daha fazla gülerken. Köpeklere iki kızmışlardı. Köpeklerde onları dinleyip kaçmışlardı.

Ensar zaten dev gibi bir şeydi. Adam resmen kas yığınıydı ve ona çok yakışıyordu. Ayrıca Ahmet Abi de öyleydi. Ama benim Ensarım daha yakışıklıydı.

"Tamam la atla kucağıma" dedi Ensar alttan bana bakarken. Delirmişti galiba şu an ağacın en yükseğinde duruyordum ve bana atla diyordu. Ama heyecanlanmıştım da. Ali ye baktım o anda o hemen Ahmet abinin kucağa atlamıştı ve İkiside utanmış bir şekilde gülmüştü.

"Ensar abi taşıyabilcen dimi" dedim korkak sesimle. "Ya olum incecik bir şeysin zaten atla hadi." Dedi ve kollarını açtı. O anda dediğini yaptım ve atladım. Beni sıkıca tutarken yüzüm yüzüne çok yakındı.

O pürüzsüz yüzü çok güzeldi. Buna bakarak bile boşalabilirdim yani. Bana yandan bir bakış attı ve beni yere bıraktı.

Daha sonrası normaldi. Sessiz bir şekilde bizi evlere bırakmışlardı babamda uyumuştu. O yüzden rahattım. Ancak şimdi gözümün önünden hiç gitmeyen birine yazacaktım.

Bilinmeyen numara:
Çok yakışıklısın Ensar.

Bilinmeyen numara:
Sana aşığım.

Bilinmeyen numara:
Lütfen beni sev. Seni cidden
çok seviyorum .

———————————————
Bölüm sonu. Bu kitabı cidden kafa dağıtmak için yazıyorum umarım güzel olur.
Lwerso

ABİM KEKO | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin