Ne kadar oldu bilmiyorum ama bayadır kafede saklanıyorduk. Çoğu kişi çocukları, ailesi için kafeden çıkmaya çalışmışdı. Sonları ne oldu bilmiyorum ama bazıları kapıdan dışarı adımını atar atmaz kutlar tarafından parçalandı. Ne yapmamız lazımdı? Nasıl çıkıcaktık? Ailem güvendemi? Kafayı yiyecektim. İyi deildim. Birden bire bu kadar kan görmek, ceset görmek mahvetmişdi beni..
Yarısı kırık aynadan bi şeyin içeri girdiğini hiss etdik. Ellerimle ağzımı sıkıca kapatdım. Tomi'nin üstümüze sıktığı garib şey kokumuzu gizliyodu. Arabasında böyle bi şeyi ne diye taşıyorduki? Ama iyiki böyle bi şey var. Bunu sorgulamıyacağım bile. Bu vahşileri insan kokusu deli ediyodu her halde. Garib garib sesler çıkarıb yavaş adımlar atıyodu kafede. Saklandığımız yer içgilerin hazırlandığı koca tezgahın arkasıydı. Kurt bi müddet ortada gezindikden sonra tanıdık koku alamayıb çekib gitdi. Kurtun çıkmasıyla derin nefes alırken Tomi kafasını cıkarıb kafeyi inceledi.
"Ben dışarıya bakıcam. Ortalık sakinse çıkarız"
Gözlerim kocaman acıldı dedikleriyle. Bu kesinlikle çok tehlikeliydi. Öle bilir.
"Delirdinmi sen? Ölmekmi istiyorsun? Burda bekleyelim. illa birileri gelib bizi kurtarır"
Hala içimde olan umutla konuştum. İnanıyodum. Kurtulacağımıza inanıyodum. Kaşlarını çatdı sonra.
"Sonsuza kadar burda bekleyelim o zaman. Sadece biz deiliz bu durumda olan. Her kes kendi canında. insanların çok olduğu yerler bulmalıyız. Böyle burda oturub bekleyemeyiz"
Evet haklıydı. Daha fazla burda kalmanın anlamı yoktu aslında. Ama yinede korkuyodum ne yapa bilirdimki. Tomi tam olduğu yerden kalkıcaktı ki kapı taraftan gelen sesle yeniden yerine sığındı.
Bu defa pis hırlamanın aksine insan sesleri Geliyodu. Kafamı azıcık çıkarıb kapı tarafa baktığımda 3 kişinin içeri girdiğini gördüm. Parlayan gözlerimle saklandığımız tezgahdan çıktım. Ani çıkışımızla onları korkutmuş olmalıyız ki oldukları yerde irkildiler.
"Ahh hala sağ kalan insanlar görmek ne mutlu. Ben Jessica"
Sevincle aralarındakı kızlardan biri bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim bende. Sayımız çoğaldı ve artık tek deiliz.
"M-memnun oldum. Anna bende. Dışarısı ne durumda? Siz iyimisiniz?"
Merakla sordum durumlarını. Böyle bi durumda hayatda kalmaları bile bi şansdı her halde.
"Evet iyiyiz. Jack iyisin dimi? En son kolun yaralanmisdi"
Merakla yanındaki erkeğe baktık. Ellerini cebine sokmuş sakin bi şekide etrafda geziniyodu.
"İyiyim ben. Hah şaka gibi gerçekten. Bu lanet yerden kurtulursam daha iyi olucam. Derdim azmış gibi başımıza kurt yavruları çıktı şimdide"
Soğukkanlılığını hiç bozmadan cevabladı soruyu. Sanki yaşadığımız şeyler çok normalmiş gibi tepkiler veriyodu. Yüz mimikleri falan çok sakindi. Telaşlı deildi. Sanki kurtları bu salmışdı şehire. Yanlarındakı diğer kıza sataşdı gözüm. Köşede oturmuş elleriyle sıkıca agzını kapatıb ağlıyodu çok korkmuşdu belliki.
*****
Artık 5 kişiydik kafede. Birlikte düşünmeye basladık. Burda kalmak çok tehlikeliydi. Küçük kafeydi hem burası. Kurtlar biraz zorlasa kolaylıkla bulurlardı yerimizi.
"Tomi eğer arabana zarar gelmediyse anahtarını ver. Eve gitmem lazım. Ailemin ne durumda olduğunu bilmem lazım. Hatda birlikte gidelim. Eğer hala evdelerse onlardanda yardım alırız. Birlikte haraket ederiz. Ne kadar çok olursak o kadar iyi. Ha ne dersiniz?"
Meraklı bakış atdım onlara.
"Hm hm kesin hayatdadırlar. Ailemi gözümün önünde kalbetdim. Onlar yaşlı bireyler sayılır. Şimdiye çoktan tahtalı köyü boylamışlardır"
Kaşımı çatarak ona baktım. Elleri hala cebinde kafeyi turluyor duvara asılmış süs eşyalarını kurcalıyordu. İçime daha beter korku düşürdü. Ya bi şey olduysa onlara? Nasıl yaşarım ben? Ailesini kalbetmiş biri için nasıl bu kadar duygusuz ola bilirdi bu adam anlamıyordum. Fazla sinir bozucu bi tip. Ona göz devirib yandakı kıza baktım.
"Şey... O kız iyimi?" diye merakla kenarda ağlayan kızı işaret etdiğimde Jessica omzuma dokundu.
"Onu merak etme. Bulduğumuzdan beri böyle. Zavallı Alya hala şokta. Fazla bi konuşmaz. Hatda bulduğumuzdan beri hiç denikecek kadar az konuşdu."
"Anladım.. Ailemin yanina gidiyorum. Gelicek olan benimle gelsin. Bir-birimizden uzak olmayalım. Geri dönemeyebilirim"
Lafı değişerek kapıya yönlendim. Kimseden ses çıkmadı. Tomi dışında.
"Tamam. Ben seninle gelirim. Beraber gidelim"
Omzuma dokunduğunda küçük gülümseme sundum Tomi'ye. Hep oldugu gibi yine yalnız bırakmıyacaktı beni.
"Tamam o zaman geri dönmeyi başarırsak kesinlikle sizi alıcaz. Burda bekleyin bizi"
Tamda harakete gecicektik ki yine bi ses geldi. Pis hırlamanın yaklaşdığını duymamızla büyük tezgahın arkasına geçtik yine. Oldugumuz yerde bir birimize sığınırken kurtun iceri girdigini hiss etdik. Yanımıza baktığımda bi kişinin bizimle olmadığını daha yeni farketdim... Alya denen o kız hala kafenin köşesindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfman
WerewolfKurt sürüsünün şehri ele geçirdiğini ve dönüşüm geçire bildiğini düşünün. Güvenirmiydiniz bir kurt adama?