5

32 5 0
                                    

Üç gün geçmişdi artık. Jack'in dediği süpermarkete gelmişdik. Buraya gelmek biraz zor oldu ama yapdık. Yapmamız lazımdı. Üç gün önce geldik buraya. Üç gün boyunca bi problem yaratmadı kurt. Bence bu kurt bizim çıkış biletimiz ola bilir. Her kes süpermarketin giriş salonunda, bi köşeye kıvrılıb çoktan uyumuşdu. Uyuyamıyordum. Evet üç gündür bize bi zarar vermedi ama yinede dikkatli olmak lazım. Nöbet tapmam lazım. Ne kadar yakışıklı olsa bile hala güven yok o kurta. İyice göz gezdirdim ortalığa. Ha? Kurt yok? Lanet olsun nereye kalboldu? Hemen ayağa kalkıb etrafı inceledim. Omzuma dokunan elle yerimden sıçradım.

"İstermisin?"

Elinde abur cuburları bana uzatdı. Göz süzerek yanından uzaklaşdım. Aklım çıkacaktı. Ortadan kalbolduğu her saniye türlü-türlü şeyler geliyo aklıma. Ya bizi buraya kilitleyib diğer kurtları buraya toplarsa? Hepsi birden parçalar bizi.

"Ahhş her neyse. İstemem. Öyle ortadan kalbolma bi daha sakın"

"Niye? Özlüyomusun beni? Ay bak şimdi utandımm"

Ciddimi bu? Kurtunda artistine denk gelmişiz. Kendince etrafımda turluyodu. Başım döndü yeter lanet olası şey. Dünya alem umrunda deildi. Jack azmış gibi bide bununla uğraşıcaz. Oyun isteyen köpekler gibiydi şu an.

"Böyle bi durumda nasıl şaka yapa biliyorsun? Ah tabi unutmuşum. Senin için hava hoş. Kurtsun sonuçta. İstesen şimdi gebertirsin bizi burda dimi?"

Yanıma yanaşdı kolunu omzuma atdı. Bu kadar yakınımda olması garib hiss etdiriyordu. Derince gözlerime baktı. Beni yiyecekmiş gibi bakıyor. Fazla rahatsız edici. Yakından gözleri daha bi hoş sanki. Ah lanet olsun ne diyorum ben? Aniden duygusuz yüzüne hüzünlü bi duygu ekledi. Anormalmi bu?

"Neden öyle dedinki şimdi? Bak kalbimi kırdın. Senin için uğraşıyoruz burda. Hah"

Omzumdakı elini alnına göturüb kendince duygusal bi an yaratmak istiyodu. Havaya baktı sonra. Kaşkarımı çatarak baktığı yere baktım bende. Duvaramı bakıyodu? Ah ciddi olamazsın. Kurtunda drama queen'ine rastlamışız desene. Boş-boş baktıktan sonra olmayan göz yaşlarını sildi.

"Tch tch tch. Siz insanlar çok duygusuz ve kalpsizsiniz. Yazık. Size acıyorum Hıh."

Tripmi atıyo şimdide? Ne bu surat? Kafayı yiycem galiba. Kurtdan trip yemediğim kalmışdı. Aslında bi tarafdan şanslı sayılırdık bence. Başka bir kurta denk gelseydik belki ölmüşdük. Bu kurt biraz tripli, küfürbaz, yavşak, yakışıklı olsada en azından şimdilik güvende hiss etdiriyo. Zor bile olsa bu kurta güvenmeye çalışıcam. Kendi kendime boş boş düşünmeye o kadar dalmışım ki kurtun dibimde olduğunu yeni farkedib daldığım duvardan gözümü çektim. Ani bi şokla yerimden sıçradım. Bana bu kadar yakın olması hep garib hiss etdiriyordu. Duygusuz yüz ifadesiyle kan kırmızı gözlerini gözlerime dikmişdi. Öyle boş-boş bana bakıyodu. Niye öyle bakıyo? Yüzünde az önceki espirili halinden eser yoktu. Şu an fazla ciddi. Lanet olsun rahatsız hiss etdiriyo. Biraz daha böyle kalsak beni parçalar kesin.

"Benden korkuyomusun?"

Ne biçim soru bu? Hah tabiki korkmuyorum. Ama korkmuyorum dersem kesin beni parçalara ayırır sonrada bi kapak yapar. Ama korkuyorum da diyememki. Gururum var benim bi kere. Uzunca düşünmüş olmalıyımki cevab bekler gibi kaşını çatdı.

"Hayır korkmuyorum"

Cevabıma inanmamış olmalı ki sırıtdı. Yakınımda olduğu, nefesini hiss etdiyim azmış gibi daha bi yaklaşdı. Aramızda santimler vardı. Biraz daha böyle kalsa kesinlikle aklımı kalbedicem galiba.

"Peki ya etkileniyormusun benden? Kabul et etkileniyorsun. Seni bilmem ama ben sana bu kadar yakın olunca ister istemez etkileniyorum"

Etkilenmekmi? Banamı asılıyo? Hoşlantımı yani bu? Bana aşıkmı oldu? Hayır. Kesinlikle benimle oynuyo. Bunları söylerken bile yüzü duygusuz. Gözleri sürekli dudağıma kayıyodu. Neden dudağıma bakıyo? Beni öpecekmi? Bu kadar yakınımdayken kesin bunu yapacak. Gerimi gitmeliyim? Ah bide düşünüyorum. Adımlarımı bi kaç adım geri atdım. Böyle daha iyi.

WolfmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin