ANNA:Vuruyorlardı. Acımadan, ellerine ne geçiyorsa atıyorlardı ona. Göğsüne saplanan bir kaç tane bıçak ve cam parçaları onun yere yığılmasına sebeb oldumuşdu. Bu kez kalbim korkudan deli gibi atmaya başladı. Koşarak kurta yaklaşdım. Kan gözleri yine boş bakıyordu bana. İnsanlar bize yaklaşmak istiyorlardı. Onu öldürmek istiyorlardı. Ama Tomi onları durdurmak için çalışıyordu. Dolu gözlerle göğsüne saplanan bıçaklara baktım. Yeniden gözleriyle buluşdurdum gözlerimi.
"K-kalk... Lütfen ölme. Yalvarırım. Dönüş yine. Kurtsun sen! Lütfen dönüş yine."
Konuşmuyordu. Susması daha çok kalbimi parçalıyordu. Elimi yanağına yerleşdirdim. Oda elini kaldırıb elimin üstüne koydu. Sadece baktı. Yüzümü inceliyordu. Kalbim acıyordu. Ölmesini istemiyordum. Benimle olsun istiyordum. Bırakmasın beni istiyordum. Ama o susuyordu.
"Konuşsana! Birşey de!"
Zayıf düşmüş bedenini sarsdım. Ama yapdığı sadece acıdan yüzünü büzmekti. Kurtdu o. Karşımda bu şekilde öyleca yatıyordu. Dönüşe bilirdi. Neden ölmeği göze alıyor? Kurtula bilirdi. Yapa bilir. Kan kırmızı gözleri son kez beni başdan süzüb yüzü gülerek kapandı. Ağlayarak göğsüne yasladım başımı. Bu şekilde gitmesi haksızlıktı.
"Sevdiğini söylemişdin! Nasıl böyle gide bilirsin?"
Hıçkırıklara boğulmuşdum. Beni bu şekilde burakıb gitdiği için onu asla affetmiyecektim. Kolumda hiss etdiğib gücle ayağa kalktım. Tomi kollarımdan çekib beni ondan uzaklaştırıyordu. Ağlamaktan sesim bile çıkmıyordu artık.
"Anna. Onun için yapacak bir şey yok. Hadi gidelim."
Dediklerini duymuyor, beni ondan uzaklaştırdıkca kendimi geri çekib ona gitmek istiyordum. Zorla beni gemiye bindirdi.
*****
Gemi tahminimce 45 dakika falan olmuşdu şehirden ayrılalı. Yavaş-yavaş uzaklaşıyorduk San Diego'dan. Büyük bir gemiydi. Kaç kişi vardı bilmiyordum ama çok kalabalıktı. Çok fazla ağlamışdım. Bu yüzden artık sesim çatlamışdı. Tomi bana sarılmış geminin köşesinde hala beni sakinleşdirmeğe çalışıyordu. Zorlukla olsa bile toparlanmışdım. Onunla bu şekilde ayrılmamalıydık. Bu şekilde bırakmamalıydı beni. Umutluydum. Ayrılsakta yeniden onunla karşılaşacağımıza umutluydum. Ama o öldü. Gözlerimin önünde can verdi. Gözlerim ağırlık çökmüşdü. Nereye gitdiğimizi bilmek adına hep yolu izledim ama artık fazla dayanamıyordum. Yorgundum. Biraz uyumak istiyordum. Gözlerimi kapatıb uyumaya çalışdım.*****
"Anna!"Tanıdık sesle yorgunca gözlerimi açıb arkamı döndüm. Annem ve babamdı. Kardeşimde yanlarındaydı... Yaşıyorlardı. Dolu gözlerimle koşarak aileme sarıldım. Sıkıca sarıldılar bana. Kokularını o kadar özlemişimki. Doya-doya içime çektim kokularını.
"Öldünüz sandım... Çok korktum, çok özledim sizi."
Hasretle her birine teker-teker sarılıb çokca öptüm. Annemi, babamı, Victor'u çok özlemişdim. Doyamıyordum onlara. Önceden ağladığım azmış gibi şimdi sevincden başladım ağlamaya.
"Bizde çok özledik seni güzel kızım. Her yerde seni aradık. Ölmüş olmandan çok korktuk. Ömrümden ömür gitdi. Tanrıya şükür canlı şekilde karşımızdasın."
Gülümseyib tekrar sıkıca sarıldım anneme. O kadar özlemişim ki kokusunu. Ayrıldıktan sonra Victora doğru eğildim. Çok korkmuş olmalı. Daha dokuz yaşında. İyiki sağ sağlim karşımda.
"Miniğim. Çok özledim seni. Bir yerine bir şey olmadı dimi?"
"İyiyim. O canavarları gördünmü abla? Çok büyüklerdi. Dişleride kocamandı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfman
WerewolfKurt sürüsünün şehri ele geçirdiğini ve dönüşüm geçire bildiğini düşünün. Güvenirmiydiniz bir kurt adama?