KURT:
Yavaşca bedenlerimizi bir-birinden ayırdık. Şaşırmışdı tabi. Ani haraketle yapmışdım bunu. Sevmek böyle bir şeymiymiş? Garib bir hiss. Ama kesinlikle çok güzel bir hisdi. Daha fazlasını istiyordum, dudaklarında kalbolmak istiyordum. Benim olsun istiyordum. Gözü sağı-solu kesiyordu. Benden kaçırıyordu mavilerini. Yüzü fena kızarmışdı. Domates gibiydi ve bu utangac hali fazlasıyla tatlıydı. Gülmemek için zor tutuyordum kendimi ama yine duygusuz halime geri döndüm. Bana anlamsız bakışlar atdıktan sonra Tomi'nin yanına gitdi hızlı adımlarla. Şu çocuğu kıskanıyorum. Her bokta Tomi'ye koşuyor. Aralarında ne gibi yakınlık var acaba? Sevgilisimi? Hayır. Sevgilisi olsaydı az önceki öpüşmemize bir şey yapardı. Yani bana bir şey yapamazda. Her neyse işte yapmaya çalışırdı en azından.
Biraz daha yürüdük. İğrenc insan zırlamaları kulağımı deliyordu resmen. Amma abartdılar. Bu kadar ağlanacak ne vardı? Anna önceden daha fazla konuşuyordu yolda. Şimdi dilini yutdu resmen. Tomi'nin sırt çantasına aldığı yiyeceklerden yiyordu. Sürekli benimle olan göz temasını kaçırıyordu. Benim ona baktığımı hiss etmiş olmalıki her defasında bana taraf dönmeği redd ediyordu. Her halde şu anda içinden 'bir an önce varsakta kurtulsam şu kurtdan' diyordur kesin. Ama bence böyle demezdi. Oda öpdü beni. Hoşlanıyor kesin. Tomi az önce yaşananların konusunu bile açmadı. Hmm... Kıskanmadımı yani? İyi bari. Sık-sık öperim bende Anna'yı. Tomi'nin bana karşı bakışlarının da değiştiğini fark etmişdim. Konuşmamışdı benimle. Genelde yolculuk boyu hep soru sorardı bana. Ben anlamadım şimdi. Kıskanıyormu, kıskanmıyormu? Bende ona göre haraket edeyim.
"Eee? Daha ne kadar var?"
Soğuk ses tonuyla sorduğunda parmağımla öndeki binayı işaret etdim.
"Şu binanın arkasında olmalılar."
"Coronado denizi orası. Demekki gemiyle falan gidecekler. Hadi Anna"
"Düz devam edin. Ben sizi korurum. Vardığınızda binin gemiye ve gidin"
Yerimde durub geriden onları izlediğimde Anna'da duraksadı. Geri bana dönüb bir müddet bakdıktan sonra minik adımlarla yanıma yaklaşdı. O kadar güzel bakıyordu ki, kendimi kalbedicektim. Gözleri dolmuşdu.
"S-sen gelmiyormusun?"
Sesi titrek çıkmışdı. Nasıl onlarla gide bilirdimki? İnsan bile deildim. Farklı olduğum çok belliydi.
"İnsanlar aralarına almaz beni. Hem sürüm burda. Gidin işte. Anlaşmamızı unutdunmu yoksa? Ben size yardım edicektim ve serbest kalıcaktım"
Göz yaşının biri yanağından aşağı süzüldü. Elimi yanağına yerleştirib parmağımla yanağındakı ıslaklığı sildim. Bir insan için fazla saf ve güzeldi.
"Duygularımdan şimdi eminim galiba. Ben.. Seni seviyorum"
Ayak uclarına yükselib dudağıma kirazlarını bastırarak bu kez o beni şaşırtdı. Kendimi toparlayıb boşda kalan elimi beline doladım. Diğer elimle narince yanağını okşuyor, nazikce öpücüğüne karşılık veriyordum. Kısa ve narin öpücüğünün ardında kirazlarını çekib dolmuş gözleriyle yüzüme baktı. Çok güzeldi. Yüzündeki her zerre çok güzeldi. Hayranlıkla izliyordum onu.
"Bizimle gelsen olmazmı? Dönüşüm geçirmediğin sürece seni bizden sanarlar. Lütfen sende gel"
"O spreyi her gün kullanıyorsunuz dimi?"
Sustu. Gözlerini kaçırdı yine. Kullanıyorlardı. Görüyordum zaten. Tomi hep üstlerine sıkıyırdu o spreyi. Ne olduğunu pek anlamadım ama galiba insan kokusunu önlüyordu. Onlar bu yüzden diğerleri gibi kokmuryormuş. Hala benden korkuyorlar. Haklılar. Eğer o sprey olmasaydı belkide ben nefsime yenik düşerdim. Jassica ve Jack'in kokusu beni ordan geçerken o kafeye girmeye zorlamışdı. Sonra elim ayağım bağlandı. İsteseydim kesinlikke orda onları param parça ederdim. Ama Anna o kadar güzel bakıyorduki. O an sadece Anna'ya odaklanmak istedim. Onun için kendime hakim oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfman
WerewolfKurt sürüsünün şehri ele geçirdiğini ve dönüşüm geçire bildiğini düşünün. Güvenirmiydiniz bir kurt adama?